9

724 37 4
                                    

İnsanlar eşit değildi, eşit doğmadılar ve hiç bir zaman eşit olmadılar. Doğmayı biz  seçmedik, doğduğumuz bedenide biz seçmedik. 

Olduğumuz kişiyi biz seçmedik.

Müslüman bir ailede doğdum, 'modern' denilen ama içinde hala yozlaşmış insanlar olan bir ülkede doğdum: Türkiye..

Tarihi şüphesiz en zengin olan ülkelerden biriydi, iyi insanların ülkesiydi.

Gerçekten öyle miydi sahi? Tarihimizde kan vardı, tarihlerinde kan vardı. Tanrı'nın onlara armağanı olan topraklar için savaştılar, zayıfları öldürdüler ve toprakların kendilerine ait olduğunu iddia ettiler. 

Adem ve Havva'nın soyundan gelenler birbirlerini katlettiler. Ten renkleri farklı diye kendini üstün zannettiler, bir devlet yöneticisi olduğu için kendilerini farklı zannettiler.

Bu dünyadaki herkesin ruhu siyahtır: yeni doğmuş bir bebeğin ruhu bile gridir. Üzerinde onu dünyaya getiren insanların günahlarını taşır.

Benimde ruhum siyahtı. Bende doğdum, büyüdüm ve öldüm. Tüm bunlar gerçekleşirken ruhum her insanın ruhu gibi siyahlıkla dolup taştı.

Ruhum yer değiştirdi. Evrenin yasaları vardır, öyleyse neden zamanda geriye gittim ben?

Neden Fatih Sultan Mehmet'in haremine aldığı bir kadın oldum? Benim gibi birinin tarihe ne gibi bir etkisi olabilirdi ki?

Evet, şuanda Fatih Sultan Mehmet'in dönemindeyiz, en saygı duyduğum Padişahın. Ama ona saygı duyuşum durumdan hoşnut olduğum anlamına gelmezdi tabii ki! Yani kim kendini her an Saray entrikasına kurban olarak gidebileceği bir durumda olmak ister ki?

Etli pilavı kaşıklarken bana atılan tüm o sorgulayıcı bakışları görmezden geldim, eski bedenimdeyken aldığım bakışlar daha ağırdı ama o bedendeki zaman diliminde kanunlar vardı.

Kanun? Şey insanların buna pek uyduğunu söyleyemem ama en azından göz korkutuyordu?

Harem'in kuralları gerçekten ağırdı; her yerde olduğu gibi burada da güçlü olanlar güçsüzü kullanıyorlardı.

Yemekler bitti, yemeklerini bitiremeyen çoğu köle yemekleri servis edip hizmet ettikleri için yemeklerini bitirememiştiler ve verilen öğünler dışında yemek yiyemiyordunuz.

O an kendimi şanslı hissettim. Haremdeki bir köle olmadığım için. Acaba onlar kendini ne için şanslı hissediyorlardı?

Kalfa -ismi Fatma'ydı sanırım? Pek hatırladığım söylenemez- bu gece Hünkar için şölen yapılacağını, dans edecekleri ve hizmet edecekleri duyururken ismime kulak kesildim ama ismim geçmedi.

Sahi bunu Muhteşem Yüzyıl'da da görmüştüm. Acaba mor mendili kime verecekti? Gözlerimi sarı saçları ve kahverengi gözleriyle Çiçek Hatun'a çevirdim. Bir kaç yerde Fatih Sultan Mehmet'in en sevdiği eşi olduğu söyleniyordu, doğru muydu acaba?

Umursamayarak omuz silktim, mor mendil beklentim yoktu o zaman bende diğerlerinin birbirlerini yemesini izlerdim.

Harika plandı.

Koma | Fatih Sultan MehmetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin