Dilimi ıslatarak derin nefes alıp verdim. Ciğerlerime nüfus eden hava bedenimi sarsarken tüm yaşadığım bu hissin sadece içimde var olduğunu elbette biliyordum. ''Doğruluk hakkının sonuna geldik, Bayan doğru.'' Tam olarak kaçmak istediğim noktaya adım atıldığında hızlıca açmak istedim lakin ayağıma çelme takıldığı hissinin ise gayet farkındaydım...''Başka seçeneğim yoksa, sorunun cevabını da almana gerek yok sanırım?'' Yanaklarımı şişirerek gözlerimi Gökçe'ye diktiğimde işaret parmağını kumral buklelerinin arasına geçirerek keyifle oyalanıyor, ceylanı kapana kıstırmış bir aslan gibi sırıtıyordu tam karşımda. Kızıl düz saçlarını ayışığı misali masamızı aydınlatan Yaren'e kirpiklerimi kırpıştırarak beni kurtar dercesine baktım ama nafile olduğunu ise gayet iyi biliyordum. Masayı çevreleyen tam beş kız arkadaşımın içerisinde en acımazsız olana cesaret demek zorunda kalmıştım. Ve evet gayet sakin ve de galiba sıkıcı biriydim. ''Hadi ama Afra! Senin tek düze geçen hayatını ki maalesef ezbere biliyoruz. Sence de doğruluk senin gibi birisi için fazla fazla sıradan değil mi?'' Dedi Didem diğer dört arkaşımızın da onayını alarak. Tüm bunlardan aşırı sıkıldığımı ve kapa kısıldığımı fark ettiğimde artık dönüşümün olamayacağı gayet belliydi. ''Cesaret?'' Soru sorarcasına ilettim. Sıkıldım, bunaldım ve de sanırım beş kız arkadaşımın yanında dahi böyle geriliyordum. Dedim ya tam bir tek düze hayat abidesiyim! Gerçi ben bu halimden memnunum diyen iç sesime hayali bir sarılma serüveni yaparak içten içe gülümsedim. Gökçe hayatının en büyük keşfine çıkmış gibi oturduğumuz küçük masanın kenarından tutunarak hızla ayağa kalktı. ''Telefonunu çıkar.'' Büyük bir plan yapıyormuş ve ben onun küçücük parçasıymışım gibi düşüncelerini iyice tartıyor ve kendi kendine konuştuğunu belli eden mırtılar çıkarıordu. Ellerimi koyacağım yeri bilmeyerek hemen masanın kenarında duran telefonu elime alarak salladım. Odağın ben olacağımı düşünürken, önce kızlara tek tek bakıp ardından bana bakmadan telefonuma ulaşarak ekranı kaydırdı. Ne yaptığını anlamak istercesine yükselmeye çalışırken eliyle beni durdurup yeniden kızlara döndü. ''Yaren, Dido Eliz, Yaso.'' Kızlar isimlerini duymalarıyla dikkatlerini Gökçe'de toplarken, Gökçe ise sadece sırıtıyordu. ''Kendimden başlatarak telefonu sırayla döndürüyoruz veee ortaya güzel bir telefon numarası çıkmasını sağlıyoruz. Bakalım bu gecenin şanslı erkeği kiiiiim?'' Uzattığı i harfi ömrümden birkaç yılı almaya yeminli gibi kulaklarıma işlerken aceleyle yerimden kalkıp telefonu almaya çalıştım lafin telefon hangi ara tur attığını anlamadığım şekilde yeniden Gökçe'de buluştuğunda gözlerime bakmayarak mırıldandı. ''Son bir sayı.'' Parmağını adete dokunmatik tuşların üzerinde gezdiriyor gibi yaparak dolandırdı. Dudaklarım mühürlenmiş gibi öylece yüzüne bakmaya devam ederken, kaşlarını çatarak bu sefer tam gözlerimin içine büyük bir öfkeyle baktı. Mavi gözlerim adete kahverengi gözlerinde dalgalanıyormuşçasına gidip gelirken korkuyla karışık panikle ''Altı.'' diyebildim sadece. Sonradan altı sayısının beni nerelere sürükleyeceğini tahmin etseydim, bugün bu kadar rahat olabilir miydim acaba? Asla. Çatılan kaşları bir anda yay gibi etrafında usulca dağılırken parmağıyla altı sayısının üzerine gitti. ''Aferin benim kızıma.'' Arayıp klasik telefon şakalarından yapacaktık sanırım. Yemek siparişi vereceğim diyebilir, dürüm mü döner mi karar veremedim diyip telefonu en kötü kapatırdım. Başka ne yapılabilirdi ki bir telefonla zaten?
Beyaz tenimini çevreleyen kızarıklıklar yüzümde yerini alırken avuç içlerim ise hızla terlemeye başlamıştı. Ellerimi saten şortuma silerken, kızlara döndüm lakin ben dışındaki herkesin heyecanı giderek artmıştı adeta. ''Yani tam fotoğrafı belli olmasa da takım elbiseli biri, yüzü gözükmüyor lakin kadın olmayacağına 100 dolara bahse girerim.'' Parmakları arasında ekranı büyüterek daha detaylı incelerken parmağını şıklatarak ''Oldu oldu.'' dercesine mırıldandı. ''Şimdi ses kaydını açacağım ve orgazm olmama yardımcı olur musun? diyeceksin bu kadar basit.'' Sinsi gülüşü yüzünde peydah ederken tükürüğüm boğazıma kaçmış adeta ciğerlerime işkence çektirmek istercesine zorluyordu. Yaso'nun sırtıma inen birkaç eliyle ciğerlerimin düşeneceğimi düşünsem de hızla kendimi toparladım. ''Bunu ben mi diyeceğim?'' Dışından söylediğim cümlemi iç sesim tamamladı. Hiç kimseye yaklaşmamış ve bundan deli gibi kaçan ben? İzlediğim filmlerden bile utanan ben? Ses kaydı atacağım? Ardı ardına kendi kendime sorduğum sorular cevapsız kalırken Eliz'in kolumu dürtüklemesiyle kendime geldim. Yani gelmek sayılabilirs elbette. Masanın tam ortasında duran cin'i işaret ederek bardağa doldurdu. ''Alkol kullanmıyorum vs diyeceksin yine ama bunu yapmanın en kolay yolu. En azından senin için en kolay yolu.'' Gökçe'ye bakarak dudaklarını yaladı, dili dudaklarının üzerinde öyle uzun ve yavaş gezdi ki ne yapacağıma dair olan bütün düşüncelerim de adete kuş olup uçtu. ''En azından yarına hatırlamazsın, böylelikle de utanmaz ve unutur gidersin.'' İçki bardağını hangi ara avuçlarımın arasına sıkıştırdı bilmiyorum lakin dudaklarım yeterince kurumuş, büyük bir maraton koşusundan gelmiş gibi susuzluğa açtım. Kaçışım yoktu, lanet olsun ki yoktu. Hangi ara utangaçlığım cesaretime yenilerek kendi mezarını kazmıştı bilmiyorum ama elimdeki bardağın dudaklarımından büyük bir serinlikle boğazımı yakıp geçmesine alışamadan elime şişeyi alarak diktim. Sıçtım! Büyük sıçtım! Acı ile kavrulan boğazım, ağzımda dolanan acımsı tat ile mayhoşlandığında şişeyi bırakarak dudaklarımı elimin tersiyle silip sırıttım. ''Sarhoş olmadım, gayet iyiyim.'' En azından filmlerde içer içmez sarhoş olduklarını görmüştüm ama arkadaşlarımda ise bu durum tam tersi bir tezattı. Gökçe elindeki telefonu uzatarak ses kaydına basıp basmama konusunda gözleriyle işaret ederken başımı salladım. Parmak ucu ses kaydına gittiğinde sesimi düzeltmek adına öksürdüm. ''Selam yakışıklı, bu gece orgazm olmama yardım eder misin?'' Küçük bir kız çocuğu gibi çıktığını düşündüğüm sesim, karşımdaki adamın beni ciddiye alamayacağını garanti etmek istesem de, Gökçe gönderdiğim ses kaydını dinlemek adına başlatırken olduğum yerde çivilendim. Hep kendimi çocuk, korkak biri gibi görürken sesim oldukça erotik ve bana uymayan bir özgüven içerisinde çıkmıştı. Kendi sesim olduğunu bilmesem karşımdaki sese hayranlık bile duyabilirdim ama lakin bendim, soluk ben!
Çevrimiçi yazısının ardından ses kaydını dinlediğine dair beliren tik ile tüm tüylerim diken diken olurken yazıyor... yazısını görmem ile olduğum yerde çivilenerek robot gibi dönüp şişeyi hızla elime aldım. Madem içince unutuyor olacaktım, bu gece içecek ve unutacaktım. Evet, evet içmeli ve unutmalı!
Ekrana öylece bakarken gelen fotoğraf ile gözlerimi büyüterek baktım! Bu fotoğraf? Sanırım birileri de bizimle eğlenmek istiyordu!
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.