Sinir ve refleks karışımıyla hızlıca Gökçe'nin elinden telefonu aldım. ''Bana ne demek istiyor görüyor musunuz? Bana?!'' Hareketle kendimi bir de telefondaki fotoğrafı kızlara göstererek telefonu hızlıca kendime geri çektim. ''Ben şimdi ona göstereceğim.'' Telefonun uygulamasından arama motoruna girerek hızlıca dokunmaktik ekrana parmaklarımı yerleştirdim. Birkaç arama görselinden sonra aradığımı bulmanın verdiği rahatlık ile fotoğrafı iletip kızlara dönerek sırıttım.
''Şimdi görsün gününü!'' Sanırım içime bir şey kaçmıştı bu ben değildim ya da alkol dedikleri ve yaptırımları bu olsa gerekti. Utanmıyor, çekinmiyor ve sanırım en önemlisi de rahattım. Kızlar delirmişim gibi bana bakarken Eliz telefonu alarak fotoğrafa baktı. ''Bu ne şimdi?'' Ses tonundan tepkisini anlayamasam da omuzlarımı düşürerek dudağımı çarpık bir gülümseme sundum. ''Benimle dalga geçiyor, görmüyor musunuz?'' İlk kez dalga geçiliyormuşum gibi hissetmem umrumda mıydı? Bilmiyorum...Yaso gözlerini devirerek Gökçe'ye tüm bunların sorumlusu sensin bakışı attı. Gökçe ise eğlenir bir tavırda gülümsemesine otuz iki diş devam etti sadece. ''Neden böyle bir fotoğraf gönderdin?'' Aslında cevabı olmayan bir soruydu ama bu sorunun bir cevabı yoktu. Kuyruğu dik tutmak adına elimi rastgele attığı fotoğrafı gösteriyormuş gibi telefona dokundurdum. ''Görmüyor musun o fake fotoğraf atarak bana meydan okudu, benimle dalga geçti. Neden ben de geri durayım?'' Her zaman böyle savaşçı mıydın Afra? İç sesim de ortama ayak uydurmak istiyormuşçasına kendine bir sandalye çekerek masaya dahil oldu. ''Emin misin?'' Tam ağzımı açacakken devam etti Eliz ''Yani fotoğrafın fake olduğundan.'' Tanrım, emin değildim ama kuyruğu dik tutma çabam yüzümden kuyruğum gövdemden ayrılacaktı. ''Eminim tabii, hem böyle fotoğrafı internette aratsam milyon tane çıkar, bunda ne var?'' Bu gece hayatıma yalan tohumları serpildi ve bir anda büyüdü sanki. İkna olmamış ama oluyormuş gibi gözükmeye çalıştı. ''Sen bilirsin.'' Cümlesini kıvırarak söyledi Eliz.
Bildirim sesi kalbimin gümbürdemesine neden olsa da bu sesin dışarıya yansımadığına şükrettim. Telefona uzanarak açtığımda beş meraklı göz de benimle birlikte aynı doktaya odaklandı, mesajın sahibine...
05******* : Özgün olacağını düşünmüştüm, sesinin altında yatan öz güven patlamasından. Fotoğrafa bakıyorum da, arama motorundaki görselim diye bağırıyor. Tüm cesaretin bu kadar mıydı küçük kız?
Mesajı okumam dudaklarımın aralanması, kendime gelemem arasında ruhum amaçsızca dolaşırken bir fotoğraf geldi mesajın sahibinden. Çarşafı sıkan, uzun ince beyaz parmakları...Uzun ince, beyaz parmaklar...Uzun ince, beyaz parmaklar...Kirpiklerim peş peşe açılıp kapanırken verdiğim tepkinin sadece bana özel olmamasına sevinerek yutkundum. ''Daha cesaretli ol, daha cesaretli ol! Beni haklamaya gelen iblis ile karşılaştım ilk kez. Yasak elmayı ister gibi istiyordum cesaretli olmayı. Bacaklarımın arasında bir sızı peydah etti, kalbim yerinden fırlamak istercesine attı, nefesim düzensizleşti. Şeytan bana tatmak istediklerimi veriyordu, gözümü boyuyor ve kandırmak istiyordu. Ve ben kanmak istiyordum. Kendimi hemen tekli koltuklardan birine atarak, yüzümün gözükmeyeceği şekilde fotoğrafı çekip gönderdim.
Fotoğrafa bakmadım bile! Baksam eminim ki hemen silecektim ama şeytanın inine girmiştim bir kere geri dönmeye niyetim yoktu. Çevrimiçi, yazıyor...Çevrimiçi, yazıyor...05***** : Siktir! Sanal sekse ne dersin?
YOU ARE READING
OYUN +18
Novela JuvenilEllerimi kulaklarıma bastırarak derin nefes aldım. ''Yeter'' kaç dakikadır bu zulüme dayanıyordum bilmiyorum lafin peş peşe gelen inleme seslerinden yukarıdaki komşumun evini basmamak için sabrımın son demini yaşadığımı biliyordum. Telefonuma gelen...