Türkiye'de Fantastik/Bilim Kurgu Küçümserliği

4.9K 414 221
                                    

Neden?

Niye? Niçin?

Neden Türkler olarak fantastik ve bilim kurgu türlerini küçümsüyoruz? Artık yazmayı geçtim, okumuyoruz bile. Hâlbuki kafa yormayı gerektiren üç türden ikisi bu. (Diğeri polisiye.)

Edit 5 Haziran 04.12

Acaba bu bölümü yazmasam mı ya...

Edit: 18 Haziran 06.35

Saçmalamayı kes. Üşengeç ya. Daha yatağımı bile toplamadım periler. Anaperi ultra tembel bir an yaşıyor şu an.

Neyse, bölüme geçelim artık değil mi?

Geçenlerde şunu fark ettim, fantastik ve bilim kurgu yazan Türk yazarlar az. Ve bu beni üzdü. Mesela düşünüyorum, Game of Thrones dizi olsa ne çok tutulur, çünkü Amerika sahip çıkıyor bunlara! Ay durun ya, düşünmedim ben bunu, televizyonda gördüm. Tamam.

Game of Thrones da bir fantastik. Harry Potter da. Yüzüklerin Efendisi de.

Sonra Uyumsuz serisi fütüristik bilim kurgu kategorisine giriyor. Açlık Oyunları. Bunların ortak noktası ne? Hepsi gerçekten çok tutuldu. Uyumsuz serisi Amerika'da, Avrupa'da patlama yaşamasaydı Türkiye'ye çevirisi gelmeyebilirdi. Amerika'da daha birçok fantastik kitap var, inanın çok fazla. Ama Türkiye'ye gelmeyebilirdi. Bir örnek vereyim hemen, yazdığım havada kalmasın; Fahrenheit 451 adlı bir fantastik. Dış ülkelerde herkesin en azından adını bildiği bir kitap. Birkaç kitapçıda çeviri kitap olarak bulabildim ama çoğu kişi adını bile duymadı sanıyorum. Hâlbuki çok ilgi çekici bir kitaptı. George Orwell'in 1984 kitabı ve diğer kitapları daha fazla biliniyor. Bunu düşününce direkt şu sonuç çıkıyor kafamda;

Türklerin fantastik okuması Amerika'ya bağlı. Amerika'da popüler olmadıysa Türkiye de bilmiyor.

Ama neden böyle? Neden daha çok fantastik yazılmıyor ki acaba? Ya da yazılsa bile, ki Wattpad'de ilginç bulduğum birkaç tanesine rastladım, neden yayınevleri bunları kaâle almıyor ki acaba?

Gerçekten üzülüyorum. Bir daha düşünün şimdi, okuduğumuz fantastikler hep patlama yapmış olanlar, farkında mısınız? Onlar patlama yapmasaydı Türkiye'de de büyük ihtimalle olmazdı. Amerika'dan Avrupa'ya göndermek sorun değil çünkü sadece kargoya bakıyor iş ve zaten İngilizce! Ama Türkiye'ye gelmesi için çeviri gerekiyor. Bir kez daha düşünün, yayınevlerinin birisi patlama yapmamış bir kitabı çevirmeye kalkıyor. Çevirmene ödenecek para da ekleniyor kitap basım maliyetine. Ve dediğim gibi Türkiye'de az olan bu fantastik okurluğunu da göz önüne alarak, okunmayacaksa neden bu kadar masrafa girelim ki, diyorlar. Haklılar bir bakıma. BİR BAKIMA.

EY YAYINEVİ, SEN BASMAZSAN BİZ NASIL FANTASTİK OKUYALIM.

Değil mi ama?

O yüzden, neden İngilizce'den biz çeviriyoruz? Onlar Türkçe'den çevirsin? Madem gelişmiş bir ülkeyiz artık?

Ah pardon, o sanayide bilmemneydeydi.

Fantastik okumayı seven okurlar olarak, bence yazmayı da denemeliyiz. Kabul ediyorum Wattpad'de çoğu "fantastik" kitap gerçekten okunası değil. E biz yazalım o zaman? Size söyleyip gitmek kolay, o yüzden bunu yapmayacağım. Ben de fantastik yazmaya çalışacağım.

Gerçi hiç güzel yazamıyorum ama, işte.

Bilim kurguyu unuttum arada ya, ah yavrum kıyamam, gel annene. *bilim kurguya sarılır* Bilim kurgu da aynı şekilde. Bilim kurguyu yazmak fantastik yazmaktan daha zor kannımca. Çünkü fantastik bir yana, bilim kurgunun gerçekten gerçeklere dayalı olması gerekiyor ve üstüne, bu gerçeklerin üzerine fantastik ama gerçek ürünler koyman gerekiyor. Gerçek diye diye bir hâl oldum.

Klonlama olayı tamamen bundan ibaret. Koyunların klonlanması gerçeğine dayanarak insanların klonlanabilir olması fantastik bir olduyken bilim kurguya dönüşmüş.

Ki zaten, hiçbir insanoğlu yoktan bir şey üretemez. Bunlar fikirler için de geçerli. Sanat felsefesinde filozoflar ayrılıyor, kimi sanatı özgün, kimi taklitten ibaret görüyor.

Ve ben de sanki bir halt biliyormuşum gibi bu fikirlerin ikisini de saçma buluyorum.

İnsan yoktan bir şey var edemez, mutlaka bir yerlerden çalar çarpıştırır, yama yapar ve bir şey ortaya koyar. Bu da rekabeti ortaya çıkarır. Uzaya mekik gönderme konusunda Amerika ve Rusya gibi.

Durun ya, konu bu değildi. Neredeydiiik, hah!

İnsan doğadan, başka birinden, icatlardan birer parça kopararak resim yapar. Sanatı özgün ve değerli yapan, önemli olan o parçaları nasıl birleştirdiğin, hatta hangi parçaları seçtiğin.

Şimdi tek boynuzlu atları düşünün. Onlar gerçek. Gerçekten öyleler. Tek boynuzlu atta gördüğünüz her şey gerçek. Boynuz gerçekte var olan bir şey. Atlar da öyle. Pegasuslarda kanatlar ve atlar gerçek. En karmaşık ve eşsiz çizilen yaratıklar da gerçek. Tek gözlü, sekiz ahtapot bacaklı, iki boynuzlu ve sümükten bedeni olan bir yaratık düşünün. Çizdiğinizde o, dünyanın en özgün yaratığıdır. Ve gerçektir. Çünkü sümük, boynuz, ahtapot bacakları; hepsi gerçekte var!

Çok uzattım yine.

İşte böyle, sanat taklittir ama özgündür.

Bilim kurgu ve fantastik yazarlığı da böyledir. Özellikle fütüristik romanlarda bu çoktur, akımlar vardır. Son zamanların akımı ülke yapısı. Herkes kurgusunu buna göre yapıyor, Açlık Oyunları temelde uydurulmuş ülke yapısıdır. Uyumsuz serisi de öyle. Herkes birbirinden etkilenir çünkü. Orayı burayı değiştirir, bir şeyler ekler ve tadaa! Özgündür.

Ve küçük bir öneri, çaldığınız parçalar ne kadar birbirinden uzak olursa ve ne kadar bu ilgisiz parçaları birleştirirseniz, kurgunuz o kadar özgün olur.

Örneğin, benim en sevdiğim meyve, çilek. Çileği bir ülke yapısıyla nasıl bağdaştırırım?

Ülkeler çilek üretimine göre değer kazanıyor belki. (?) Bu sefer cidden saçmaladım sanırım...

Ama, öyle işte.

Bölüm sorusu: Siz sanat konusunda ne düşünüyorsunuz?


Wattpad'de Yazar OlmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin