1-"Çürümeye Yüz Tutmuş Zaman."

445 45 92
                                    

Merhaba bebeklerim. :)
İlk bölümü heyecanla yazıyorum, okumanız için sabırsızlanıyorum. Umarım siz de heyecan içerisindesinizdir. Bölüm sonunda görüşmek üzere.

Keyifli okumalar dilerim.

🫀

"Zaman lazım sadece." diyordu Cemal Süreya.

Zaman...

Çürümeye yüz tutmuş zaman.

"Unutacaksın." diye devam ediyordu;

"Nasıl unuttuysan çocukluğunu, kırılan oyuncaklarını. Kırılan kalbini de öyle unutacaksın."

Son 6 yıldır kafamın içini acımasızca didik didik eden bir şey vardı. Sadece aklımı değil kalbimi de zehirli tılsımlarıyla ele geçiren fısıltılar artık sadece beynimin içinde çınlıyordu. Kalbimi kontrol edemiyordum, kalbim bir zamanlar çok ağrıyordu artık onu hissedemiyordum. Acımasız aklımın seçtiği yollar kanla kaplıydı lakin ben ayaklarımın altını delik deşik eden dikenlere rağmen zihnime zincir vuramıyordum.

6 yıl geçmişti, zaman geçmişti. Peki ya ben neden unutamıyordum?

"Yine ne düşünüyorsun kız?"

Dirseklerimi dizlerime saplamış, ranzanın ilk katında oturur bir vaziyetteyken hemen yanımda onun sesini işittim.

Yıldız abla.

Bu koğuşta anlaşabildiğim tek kadın.

Evet son 6 yılımın 1 senesini ıslahevinde, 5 senesini ise cezaevinde geçirmiştim.

Bakışlarımı boşluktan çekip hemen sağıma denk getirdiğimde, çayından bir yudum alarak göz kırptı.

"Tabii çıkıyorsun bugün, Nalan'a kavuşacaksın. Benimki de soru işte." Gülümseyerek geçiştirir gibi konuştuğunda gülüşünü bana da bulaştırdı.

"Evet abla, burnumda tütüyor valla." Gözlerimin içine şefkatle bakarak derin bir iç çektiğinde çayını yere bıraktıktan sonra yönünü tamamen bana çevirdi. Omuzlarımdan tutarak gözlerimin içine daha derin bakmaya başladığında yine nasihat vereceğini çoktan anlamıştım. Benimle her konuştuğunda, bana her akıl verdiğinde bakışları aynen böyle değişiyordu.

"Bak içinde belli etmesende son 6 aydır seninle birlikte büyüyen bir kin var bunu görebiliyorum." Söyleyeceklerinin devamını adım gibi bildiğimden gözlerimi devirerek omuzlarımdaki ellerini hafifçe iterek ayağa kalktım.

"Abla lütfen yine girme oralara, beni bu deliğe tıkan, kardeşimin delirmesine neden olan her kimse öyle ya da böyle karşıma çıkacak."

Sema ve köpeklerinin bakışlarını üzerimde hissetmemle bir anda kan beynime sıçramıştı fakat sakin kalmaya devam edecektim.

"Niye durdunuz ya? Ne güzel acıklı bir hayat hikayesi dinleyecektik."

Sema'nın söyledikleriyle kararan bakışlarım onu hedef aldığında dişlerimi sıkarak susmaya devam ettim.

Bugün bu delikten çıkacaktım. Beni kışkırtarak yanlış yapmama yol açacağını sanıyordu.

"Kızı kışkırtma Sema!"

Yıldız abla yanıma gelerek sakin kalmam adına kolumu sıktığında Sema koğuşun ortasında duran masanın baş köşesine oturmuş, pis pis sırıtıyordu.

"Niye Yıldız? O kadar akıl veriyorsun şimdi de ver hemen kışkırmasın." Rahatça kurulduğu sandalyeden sırtını ayırarak ayağa kalktığında bana doğru yürümeye başladı.

Ateş ve SuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin