Yalnız başıma kalınca ellerimi bedenimden çekip kendimi karanlığa bıraktım. Sağ elimi kaldırıp parmak uçlarımla duvarı aradım. Duvarlar birkaç santim kalınlığında yastıklanmış kadife kaplıydı. Parmak uçlarım bu yumuşak yüzeyde gezinirken aniden duvar sona erdi, belli belirsiz konuşmalar ve gülüşmeler duymaya başladım.
Etrafımdaki açık alanı hissedebiliyordum artık. Bana rehberlik eden duvarı bırakıp boşluğa doğru birkaç adım daha atınca kendimi birdenbire kaybolmuş hissettim. Son derece tuhaf bir his beni ele geçirdi. Sanki hareketlere karşı ani bir hassasiyet geliştirmiştim. Hava basıncının değiştiğini hissettiğimde tüylerim diken diken oldu. Az önce yanımdan birinin geçtiğinden emindim. Çıplak bir vücut. Erkek miydi yoksa kadın mı? Emin olamadım.
O vücuda sürtünürsem neler olacağını merak ettim. Ayrıca, eğer biriyle karşılaşırsam erkek olduğunu nereden anlayacaktım? Ortamda pek fazla konuşulmuyor gibi görünüyordu. Göğsüne uzanıp yanlışlıkla dolgun bir memeyi avuçlama ihtimalim neydi? Yine de en güvenli yöntem bu olacaktı herhalde. "Aşağıları" yoklayarak deneme yanılma yapmak istemiyordum.
Bu sorular kafamı kurcalarken etrafta biraz dolaşmıştım ve artık nerede olduğumu kesinlikle bilmiyordum. Derken bir anda bir vücuda çarptım ve kalbim güm güm atmaya başladı. Teni bir kadınınki gibi yumuşaktı ama görme duyum olmadan emin olmanın yolu yoktu. Dikkatle dinledim ve sanki kısa temasımızı değerlendiriyormuş gibi vücudun yanımda dikildiğini hissettim. Mumya filmlerindeki mumyalar gibi kolumu yavaşça kaldırıp yanımdaki vücuda uzattım.
Ellerim vücuda temas ettiğinde iri, sünger gibi yumuşak kürelerle karşılaştım. Avuçlarımda bir kadının sertleşmiş meme uçlarını hissedince çabucak ellerimi geri çektim. "Ay" dedim yüksek sesle, odanın göreceli sessizliğini bozarak. Karanlıkta birkaç kişi güldü. Az önce çıplak bir kadının çıplak memelerini avuçlamıştım. Benim de güleceğim gelmişti ama kendimi tuttum. Sadece birkaç dakika önce bunun olma ihtimalini düşünüyordum aslında.
Bir anlığına o memelerin benim olmasını diledim. Benimkilerden baha büyük ve daha yuvarlaktılar. Ama karanlıkta insanların benim memelerimi diğerlerininkiyle karşılaştırmasının imkânsız olduğunu kendime hatırlatarak olumsuz düşüncelerden sıyrıldım. Amaçsızca ve olabildiğince yavaş bir şekilde dolaşmaya devam ettim. Kalbim giderek daha hızlı atıyordu.
Yönümü bulmak için görme yerine işitme duyuma odaklanmaya başladıkça her taraftan gelen hafif sesler duymaya başladım. Fısıltılar, kıkırdamalar... Uzaktan gelen bir konuşmanın sesleri iki kişinin bağlantı kurduğunu gösteriyor gibiydi. "Ne çabuk?" diye düşündüm kendi kendime. Etrafımda ayak sesleri de vardı ama ayakkabı tabanlarından çıkan tanıdık seslerden farklıydı. Çıplak ayakların yere çarpan yumuşak sesleriydi bunlar. Çıplaklığın sesi, görme duyunuzla desteklenmediğinde epey tuhaf geliyor.
Zihnim boşlukları dolduruyordu. Gözlerimin önünde uçuşan desenler karanlığa tamamen alıştığımın bir işaretiydi. Gördüklerim veya göremediklerim sanki belli belirsiz insan biçimlerine dönüşüyordu. "Az önce bir çift meme mi gördüm?" diye düşündüm. Sonra birinin sallanan penisini gördüğümden emindim. O kadar çok çıplak penis etrafımı sarmıştı ki dikkatim dağılıyordu.
Yine gülesim geldi ve tahrik olmaya başladığımı fark ettim. Parmaklarımı hızlıca aşağılara kaydırarak, gerçekten hissettiğim kadar ıslak olup olmadığımı kontrol ettim. Evet, epey ıslanmıştım. Sonra elimi kokladım ve kokumun tüm parmaklarıma yayıldığını fark ettim. Dokunacağım ilk adamın vajinamın kokusunu alınca yaşayacağı şaşkınlığı hayal etmeye çalıştım. Duruma bu kadar güçlü bir tepki verdiğime inanamıyordum. Artık birisiyle bir şeyler yapmak istiyordum ama kiminle ya da ne yapmak istediğimi hâlâ bilemiyordum.
Ama kesin olan bir şey vardı: Bu kadar çok yabancının karşısında çırılçıplak olmamama rağmen kimsenin beni göremediği gerçeği, yoğun ve erotik bir heyecan duymama yol açıyordu.
Göğsümü gererek kendimden emin bir şekilde yürümeye başladığımı fark ettim. Odada dolaşırken herkesin vücudumu görebildiğini hayal ediyor ve bunu artık sorun etmiyordum. O zamana dek insan temasından kaçınmıştım ama içimdeki bu his giderek büyüyor, kreşendoya yaklaşıyordu ve sonunda... Uzun, sert bir vücuda bodoslama çarpıverdim.
Bir erkek olduğunu anında anlamıştım.
Onu göremiyor olsam da bakacakmış gibi ona döndüm, aynı anda o da bana döndü ve uzunca, etsi bir cisim uyluğuma çarptı. "Acaba bu sandığım şey mi?" diye düşünürken kalbim hızla çarpmaya başladı ve yine bir memeyle karşılaşmamayı umarak göğsüne uzandım. Ellerim erkeksi kasların üzerinde süzüldü. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Ellerim bu gizemli göğüs üzerinde amaçsızca aşağı yukarı hareket ediyordu. Ne yapacağımı, nereye gideceğimi, bu işlerin nasıl yürüdüğünü bilmiyordum.
Neyse ki bir karara varmam gerekmedi. Yabancının eli, kararsızlığım karşısında sabırsızlanmış gibi bana uzandı. Karşımda birinin nefes aldığını duyabiliyordum. Nefes kesici bir oyunun parçaları gibiydik. Elimi tutup aşağı doğru yönlendirirken kendi elimin kontrolünü kaybettiğimi hissettim. Göbek deliğinden geçtiğimi hissettim. Sonra kısa tüyler... Pelvik bölgesi tamamen tıraşlı değildi ama tüyler kısaltılmıştı.
Hemen ardından elim uzun bir penisin üzerinde durdu. Sıcaktı, tamamen sertleşmişti ve avucumun içinde hafifçe seğiriyordu. Derin bir nefes aldım. "Büyükmüş" diye düşünürken şaşkınlığım sürüyordu ve devam etmek isteyip istemediğimden emin olamadığımdan elimi çektim.
Paniğe kapılmıştım. Arkamı dönüp az önce geldiğim yöne yöneldim. Yoksa orası değil miydi? Görünür bir çıkış olmadığı gerçeğinin bilincine vardım sonunda. Zaten ortamda pek bir şey yoktu. Sadece karanlıkta dolaşan çıplak vücutlar... Olduğum yerde kaldım, derin bir nefes aldım ve kendimi topladım.
"Az önce bir penise dokundum." diye tekrarladım kendi kendime. "Tanımadığım çıplak bir adamın sertleşmiş penisi." Bunun farkında varmak başımı döndürdü. Yine de o adamın bana göre olmadığını düşünüyordum. Sadece ona dokunmamı ve sikinin büyüklüğünden etkilenmemi istiyor gibiydi. En azından kendi sırlarım gizemini koruyordu hâlâ. Bana dokunmaya fırsatı olmamıştı. "Kendi kaybeder!" diye geçirdim içinden karanlığa doğru sırıtarak.
Seçimi ben yapmalıydım. Avcı bendim. Bir sonraki adamda kontrolün bende olacağına karar verdim. Hazır olduğumda dümeni ele alacak, gemiyi ben yönetecek ve kararları ben verecektim. Artık hücumda olmak farklı bir histi. Karanlık beni tehdit etmiyordu artık. Kendi şartlarıma göre ve daha ustaca avlayacağım, habersiz, cinsel av hayvanlarıyla doluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıkta Randevu
Romance"Karanlıkta Randevu diyorlar buna. Şehir merkezinde bir yere gidiyorsun. Sana bir numara veriyorlar. Soyunup zifiri karanlık bir odaya giriyorsun ve oradaki erkeklerle tanışıyorsun. Dokunmak serbest. Hoşuna giden birisi olursa numaranı söylüyorsun...