Bölüm 12

16.9K 155 1
                                    

116'nın ağzı aniden kapandı ve yüzünde ciddi bir ifade belirdi. Endişeli gibi görünüyordu ama ben kendimle gurur duyuyordum. Artık top onun sahasındaydı. Talep ettiklerime sahip olma arzusu beni çıldırtıyordu.

Hiç vakit kaybetmeden elimi tutup beni odanın öbür ucundaki "oyun odalarından" birine götürdü ama bu özel sığınakların her biri çoktan icraata geçmiş üç dört çiftle dolmuştu. Aksiyon çoktan oturma odasına, yani mahremiyetten uzak ve çok daha iyi aydınlatılmış bir alana taşmıştı. Bunu 116'nın da fark etmiş olması beni biraz geriyordu. Köşedeki kanepede bir çift az önce işlerini bitirmiş, adam son bir homurtuyla yastıkların üzerine yığılmıştı. Oraya yanaşarak birbirlerini aşkla okşamalarını izledik.

Ama hemen sonra olanları görünce müthiş bir heyecana kapıldım. Birbirlerinin maskelerini okşadılar. Sonra, ikisi de aynı şeyi istediklerini anlamış gibi, dikkatle birbirlerinin maskelerini çıkardılar. Birbirlerini tanımadıklarını gözlerinden okuyabiliyordum. Kendilerini göklere çıkarıp tekrar yere indiren kişiyle o an ilk defa yüz yüze geliyorlardı. Duygularının netliği büyüleyiciydi.

Çift, siyah kanepenin üzerine serdikleri havluyu kaldırıp toparlandı. Ayağa kalktıklarında 116 kanepeyi kapmak için hızla harekete geçti. Yakınlardaki temiz havlu yığınını bulup kanepeye bizim için yeni bir havlu serdi ve beni yanına davet etti. Yaklaştıkça en az dört beş çiftin yakınlarda dikilerek kanepeyi izlediğini fark ettim. Yeni bir gösterinin başlamak üzere olduğunun farkındaydılar.

Bu fikir beni korkutuyordu. Çırılçıplak etrafta dolaşmak başka bir şeydi, bu başka... Ama bu korkunun beni inanılmaz bir şekilde tahrik ettiğini de anlamaya başlamıştım. Üstelik, korkumu yenme umudu beni güçlendiriyordu.

Dışarıdan nasıl göründüğümü düşünürken "Kimse seni göremez. Kim olduğunu kimse bilmiyor." diye geçiriyordum içinden. Tüylü kırmızı maskeli kadın... Dişi Zümrüdüanka... Hayatımda ilk kez, ben bile seksi göründüğümü düşünüyordum.

Kanepe biraz dardı. Uzandığımda sırtım kanepenin kenarına sıkışıyordu. Bir bacağımı kaldırıp kanepenin sırtına uzattım. Böylece bacaklarımı tamamen ayırmış ve kanepede ona da biraz yer açmıştım. Kendimi hiç olmadığım kadar çıplak hissediyordum. Islaklığıyla parlayan pembe vajinam âdeta tüm dünyanın gözleri önündeydi ve seyirciler de onu gözlemliyor, ne kadar ıslak ve beklenti içinde olduğunu 116 ile birlikte keşfediyorlardı.

Hemen işe girişmesini beklemekle hata ettiğimi anladım. Acele etmiyor, beni herkesle birlikte izliyordu. Önce bana hayranlıkla baktı, göğüslerimi nazikçe okşadı, sessiz bir merakla parmağını bedenimde gezdirerek çıplaklığımı keşfetti ve göbeğime ulaştığında vücudum kıvranarak tepki vermeye başladı.

Birkaç saniyelik duraklamanın ardından bacaklarıma yöneldi. Tenimin her santimini keşfediyor, vücudumun merakla onu bekleyen malum bölgesi dışındaki tüm noktalarıyla flört ediyordu. Ve sonunda temas gerçekleşti. Parmakları kasıklarımdan aşağı kaydı, vajinamın dudakları arasına girip onları araladı ve o ipeksi pembeliğe dokunduğu anda sıvılarımla kaplandı. Orada kaldı. Beni okşuyor, gözlerimi izliyor, her iç çekişimi ve hareketimi okumaya çalışıyordu. Daha önce hiçbir erkek bana bu kadar şefkatle, bu kadar merakla, bu kadar hayranlıkla dokunmamıştı.

"Mmm... Lütfen... Çok ıslandım..." diye inledim. "Dayanamıyorum. Lütfen..."

Dudaklarıma kondurduğu öpücükle sözümü kestikten sonra kararlılıkla aşağılara kaydı. Bacaklarımın arasında kayboluşunu izledim, sabırsızlıkla saçlarını okşadım ve kafasını vücuduma yaklaştırdım. Sonunda dilinin sıcaklığının vücudumun en hassas ve mahrem yerinde gezindiğini, karıncalanan tenimde gezinirken merakının ve arzusunun her zerresini bana aktardığını hissettim. Klitorisimden uzak duruyor, benimle oynuyor, arzularımın alevlenmesine ve onu daha da çok istememe neden oluyordu.

Karanlıkta RandevuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin