Justin, Miley'nin ne kadar utanmış olduğunu biliyordu ve bu ona çok şaşırtıcı geliyordu. Çünkü böyle bir bok çukurunda bulunan kızlar hep sürtük olurdu. " Bu da bu küçük sürtüğün yöntemi olmalı." diye düşünüyordu. Miley'i öldürmek istediğini her fırsatta kendine hatırlatıyordu çünkü -her ne kadar kabul etmese de- bu küçük sürtüğün onu etkisi altına aldığının farkındaydı. Şimdi ise tek umduğu şey Bill'in bir an önce iyileşip gelmesi ve sonunda buradan defolup gitmekti. Aslında kendince haklıydı da. Her ne kadar boktan olsada orada bir hayatı vardı, Bill'in Jack'ten alacağı intikam onu pekte ilgilendirmezdi.
Öte yandan Miley kafasının içindeki duvarı oluşturan hiçbir soru işaretini yok edememenin verdiği sinirle gittikçe daha çekilmez biri olduğunun farkındaydı. Justin'de bu soru işaretlerinin arasındaydı. Ve Miley'in istediği ise en azından "o" soru işaretini yok edebilmekti. Justin'i yok edebilmek. Bu onun için pek zor değildi, tırnağı kırıldığı için ağlayan kızlardan olmadı hiçbir zaman. O insan öldürebilirdi. Hata çoğu kez yaptı da. Bu yüzden sıradaki hedefi için pekte endişeli değildi. Öte yandan annesini özlüyordu. Onun şimdi yaşıyor olmasıyla tüm hayatının değişebileceğinin farkındaydı. Bu farkındalığı bir kenara itip hayatına odaklanmaya çalıştı.... Bir kaç ay sonra da babası terk etti onu. Şimdi Bill de yoktu ortalıkta. Herzaman yalnız olduğunu bilmesi için daha fazla tecrübeye gerek yoktu. Birini öldürse yeterdi...
MİLEY CYRUS
Odama çıkıp kapımı sıkıca kapattım. Yan odadan su sesleri geliyordu. Belli ki Justin duş alıyordu (yaa daa...neyse ben sustum ;) . Aklıma takılan soru Bill'in ne zaman geleceğiydi. Onu aradığımda telefonunun kapalı olduğunu anladım. Sanırım Justin'e sorsan daha iyi olacaktı. Ben telefonumla biraz oyalanırken yan odadaki su sesleri kesildi. Hem odamdan çıkıp Justin'in odasının kapısını tıklattım. Ses gelmeyince tam kapıyı açcaktım ki Justin birden kapıyı açtı. Korkmuştum ama belli etmemeye çalıştım. Umarım başarılı olmuşumdur. Onu öyle görünce giyinmesi için ona zaman tanımayı unuttuğumu fark ettim. Özür dileyip odadan çıkacakken Justin soğuk ses tonuyla " Söyle!" diyerek emir verdi. O atışı yapsaydım ben ona, o emiri yedirirdim ama.. Tüm korkaklığımı bir kenara attım. Sırtımı dikleştirdim ve onunla aynı soğuklukta konuştum:
- " Bill ne zaman geliyor?"
- " Bilmiyorum."
- " Ne...nasıl bilmiyorsun? Buradan ne zaman defolup gideceğini bilmiyor musun?"
- " Bilmiyorum dedim ya! Şimdi odamdan s*ktir ve bir daha bana bağırmaya kalkma küçük sürtük!" boyun tabiki eğmeyecektim yani orada küçülmeyecektim ama burası onun odasıydı ve çıkmamı söylemişti. Yani sanırım odama s*iktiriyorum... Bir kaç saat sonra akşam olacağını varsayarsak aşağıya indim. Sanırım bugün yemek yapması sırası Steve'deydi. Tavanın içine koyduğu pirzolaları kızartırken diğer taraftan da salatayı hazırlamaya çalışıyordu. Ahh hayır..tabi ki ona yardım etmeyeceğim. Bahçeye çıkıp Damon ile Deby'yi görünce aklıma küçük bir şaka geldi. Hemen uygulamaya geçelim. Mutfağa girdim ve orada duran plastik eldivenlerden bir tanesini alıp içine birazcık su doldurup ağzını düğümledim. Elime bir tane de bıçak alıp bahçenin arkasından dolaşarak oturdukları masanın arkasında bittim. Deby'nin çığlık atmasına fırsat vermeden eldiveni kafalarının hemen üstünde patlattım. Damon küfrederek arkamdan geliyordu. Bir kaç dakkika daha kaçtıktan sonra tuzağa düştüğümü fark ettim. Arka bahçede duvara yaslanmış bir şekilde olacaklara boyun eğip Damon'un buraya yaklaşmasını izledim. Damon'un hemen arkasındaki Deby piççe sırıtıyordu. Elindeki bahçe hortumundan akan suyu üzerime fışkırtmasıyla çığlık atmam bir olmuştu. Kaçmaya çalışıyordum ama Damon buna izin vermiyordu. Ben titreşim moduna geçtiğimde Damon'un arkasından Justin'i gördüm ve yalvarmaya başladım:
- " Just..yar..m..et." Justin beni duymazdan gelerek küçük bir küfür savurdu ve yukarı çıktı. Biraz sonra Deby bana acımış olacak ki vanayı kapattı. Ben koşarak odama girdim. Küvetin içine sıcak su dolarken üstümdekilerden kurtuldum. Birkaç dakika küvette kalarak vücut ısımı düzenlemeye çalıştım çünkü hala titriyordum. Ayağa kalkıp havluya sarındım ve odama girip üzerime bir şeyler geçirip aşağıya indim. Bizim öküzler ölümüne yemeğe gömülmüşlerdi. Bende masaya geçip onlara uydum. Yemekten sonra bulaşık işi yine Steve'deydi. Yukarı çıkıp odama girdim ve telefonumu kontrol edip kendimi uyumaya adadım...
ARKADAŞLAR ASLINDA BU BÖLÜM ÇOOK DAHA UZUNDU FAKAT WATTYE ARATKEN YANLIŞLIKLA HEPSİNİ SİLDİM VE ŞUAN ÖLME İSTİYORUM...ÖZÜR DİLERİM SİZİ DE BOŞUNA 5 GÜN BEKLETTİM..SORYY..HEPİNİZİ KOCAMAN SEVİYORUM BYEE.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAD BITCH -ARA VERİLDİ-
Fiksi PenggemarMiley masumiyetinin paramparça olmuş kırıklarını asla birleştiremeyeceğini sandığı bir anda onun gibi bir çok kırılmış duyguya sahip olan-ama duygusuz sanılan- Justin onun kırık cam parçalarını bazen nefret bazen ihanet ve bazen de sevgi ile birleşt...