"Dostum daha ne kaar burada oturacğız?"
"Bilmiyorum."
"Acaba geri odaya mı dönsek? Pans'i orda bırakarak ne kadar doğru yaptık bilmiyorum."
"İbbie'ye mesaj attım odadadır şuan."
"Shay ve Amy de onunla mı?"
"İbbie Amy'nin Shay'i birşey için sürüklemeye başladığından bahsediyordu ama işleri bitince belki yanına giderler."
"Ne için sürüklediğini ikimiz de biliyoruz Draco direk söyleyebilirsin."
"Yemin ederim bana söylemedi!"
At yalanını sikeyim inananı
"At yalanını sikeyim inananı"
İşte benim erkeğim
İkisi de müdirenin odasın çıkan merdivenin yanında yere oturmuşlardı. Blaise'in gülerek söylediği bu cümleden sonra Draco bacaklarını çok hafifçe kendisine çekip kafasını dizlerine koyarak gülümsedi. Başını kaldırdığında da karşısında gördüğü kişi kuzeni olmuştu.
Kollarını karnında bağlamış ve ayakta duruyordu. Bakışlarından da ikisine ne oldu sorusunu sorduğu belliydi.
"Neden öyle bakıyorsun?"
"Pansy'ye ne oldu?"
"Yine aynı şey işte onu bırak sen neden buradasın?"
"Ne diyon dayı"
"Pansy yanlız değildir umarım?"
"Değil Amy yanında."
"Demek sonunda önemli işi bitti?"
Blaise sonunda sohbete katılmıştı ve ilk sorduğu soru buydu.
Bu da bize bakmıyo bitmişiz
İbbie bağladığı kollarını bıkkınca bir iç çekişle gevşetti ve birbirine neredeyse omuz hizasında konumlanmış ayaklarını yaklaştırdı.
"Neden öyle bakıyorsunuz?"
İkisinin kuzen olduğu bakışlarından (shipleyici bakışlar mucidi çilek ahahahah) belliyken tek farkları neredeyse boyları ve saçlarıydı.
"İbbie saçını sarıya boyatsana kardeş olun."
"Konuyu dağıtma yavrum."
"Of sorgulanıyorum resmen!"
"Herneyse."
Kısaca ikisine de bakıp saçlarını ensesine attı ve konuşmaya başladı.
"Siz neden buradasınız?"
"Proföser McGonagall'ı bekliyoruz. Odası burası değil mi?"
"Evet burası ama neden içeri girmediniz ki?"
"Şifreyi bilmiyorum."
Kız kafasını bu sefer Blaise'e çevirdiğinde o da omuzlarını yukarı kaldırıp başını iki yana salladı.
"Bilseydim sence bu kadar burada oturup bekler miydim?"
Bunu söyleyip ibbie'nin elinden destek alıp kalktıktan sonra üstünü silkeledi. Draco'ya döndüğünde o da kızdan destek alarak kalkmış ve üstünü silkeliyordu.
"E ne yapacağız?"
İki arkadaşı da düşünüyormuş gibi birkaç saniye birbirine bakıp tekrar kafalarını ona çevirdiğinde o iki elini cebine sokmuş bir şekilde sırtını duvara yaslamış onlara bakıyordu.
"Cevap veremeyecek misiniz?"
"Beni takip edin." *Söyleyen ibbie*
Bu sefer ikisi de ellerini ceplerine atıp merdivenlerden inmeye başladığında Blaise sırtını dayayarak destek aldığı duvardan hızlıca ilerledi ve ellerini ceplerinden çıkarıp başının iki yanına kaldırdı.
"HADİ AMA BE!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
By Mistake | Drarry (ASKIDA)
Fanfiction"Bana bak Potter. Bunu aramızda anlaşmazlık olmasını istediğim için veya art niyetle söylemiyorum. Sen beni bozdun ben de seni? Sadece iyileşene kadar..."