(Takeo'nun anlatımıyla)
Akşam eve geç gelmiştim ve Mika'nın, annemin gizli belgelerini okurken uyuya kaldığını görmek yorgunluğumu üzerimden almış, yüzüme bir tebessüm yerleştirmişti. Mika'yı kucaklayıp odaya yatağına yatırdım. Annem ve Naruto bu gün erkenden yatmıştı. Tek uyanık olan bendim. Mika'nın üstünü örterken göz kapağının arasından kaçak bir göz yaşı süzüldüğünden yatağa onu rahatsız etmeyecek şekilde oturup Mika'nın saçlarını okşamaya başladım. Beni duymayacağını biliyordum ama hissederdi. İki parmağımı anlına değdirip hafifçe ittim. Uyanık olup ayakta olsa bana o afallamış boş bakışları ile bakıcağına emindim. "Mika, her zaman senin yanındayım. Tamam mı? Abin her zaman senin yanında." Mika'nın anlına minik bir öpücük bırakıp kendi yatağıma geçtim. Yarın erkenden çıkıcak yeni görevime gidicektim nede olsa.
(Ari'nin Anlatımıyla)
Sabahın erken saatlerinde gözlerimi sesizliği hakim süren odamda açtım. Abim evde yoktu. Naruto da ortalıkta görünmüyordu. Buluşma saatine daha vardı oysa ki? Yataktan kalkarken komodin üzerindeki küçük nota gözüm çarptı.
"Mika,
Kakashi-Sensei sabah erkenden kapıma gelip hemen çıkmamız gerektiğini söyledi. Seni uyandırıcağımı söylediğimde evde kalmanın daha güvenli olucağını söyledi. Lütfen üzülme bir daha ki görevde senide yanıma almak için her şeyi yapıcam. Kendine dikkat et Kızıl, içimde kötü bir his var böylesi daha iyi olucak.
Sevgiler, Naruto."Gözlerimi devirdim. Böyle olucağı belliydi.
Ayak bağı olucağımı söylese daha çok tatmin olurdum ama şu an buna takıcak kafam yoktu.
Notu bi kenara bırakıp üstümü değiştirdim ve aşağı kata indim. Annem bu gün evde olamacağını söylemişti. Kahvaltıdan önce biraz antrenman yapmayı planladığımdan bahçeye yöneldim. Antrenman sırasında aklım çok başka yerlerdeydi. Odaklanma sorunu yaşayan biri değildim ve aynı anda bir çok şeye odaklanabilirdim.
Naruto'ya kızmıyordum. Kakashi-Sensei'ye ise hak veriyordum. Bir birlikleri olmalıydı değil mi? Belki bu gün 3.'ye bir görev vermesi için dadanırdım? Kolay görevlerle işim yoktu, yani ondan zor bir görev almak zor olucaktı.Kafamın bu dağınık halleri antrenmanımın 3,5 saat sürmesi ile sonlanmıştı. Eve girip odama çıktım ve duşa girdim. İşim bittikten sonra kahvaltımı edip dışarı çıkıcaktım.
~☆~
Köyün işlek sokaklarından birinde öylece yürüyordum.Kalabalık olması benim için pekte sorun değildi, nede olsa beni görenler bana yol açıyor korkup uzaklaşıyordu. Arkamdan bağrışma sesi geldiğinde sakince arkamı döndüm, sonra ise etraftan farklı sesler aynı şeyi söylemeye başladı.. "Seni burda istemiyoruz canavar!"..
Bana böyle denmesi yasaklanmamıştı. 3. Bunağı zamanın da böyle bir karar vermiş ve değiştirmeyide düşünmemişti. Aptal moruk.Küçük çocuklar vücuduma taşlar atarken sessizce arkamı dönüp ilerlemeye başlamıştım bile. Küçük çocukları benim bir canavar olduğuma ikna etmişti o acımasızlar. İnsanları bu yüzden sevmiyordum. Her birimiz bencildik. Kendi düşüncemizi herkes onaylasın isterdik. Bende öyleydim,.. bu genellemeden ayrılan az kişi vardı, onlardan biri Abim'di. O bencil olanları tatmin eden ama onurunu esirgemeyen bir kahraman. İnsanları kurtarıyor, değersizliğe yüz tutmuşlara değer kazandırıyordu. Belki de Ninjalığın asıl olayı budur ama pekte ilgi alanıma girmiyor. Ben, sadece onlar gibi olduğumu kanıtlamak için bir ninja olmak istemiştim, şu an ise.. sadece bir araftayım. Kim ve neye göre değişiklik gösteren 2 zıt ama aslında bir biriyle iç içe olan iki kavram arasında. Ben, İyilik ve Kötülük arasındaki ince köprünün ortasında aşağı bakıyor, duvarın arkasını göremeye çalışıyordum, olmayanı hayal etmek, yeni bir yol üretmek ama bu imkansızdı. Bu dünya da ki ana seçimdi. Ya iyi olurdun, ya da kötü. Bu kesin ve netti, ne kadar keskin olsada.
Tenha sokakların birinde durup sırtımı duvara yasladım. Küçük bel çantamdan taş atılar yerleri kapamak için yara bantlarından aldım. İşimi bitirdikten sonra saçımı söküp tekrar bağladım. Üzerini düzeltip bel çantamın ağzını kapadım. Tekrar o sokaklardan geçmeyecektim. Kısa yoldan eve gitmem en güvenlisi olucaktı. Neyseki küçüklüğümden beri tenha sokaklarda takıldığımdan yolları ezbereydim. Sokak aralarından ve ıssız mekanlardan geçerken arkamdan gelen ayak seslerini işittim. Durduğumda ses kesilmişti. Hafif cilveli ve alay tonlamalarına ayarlanan sesimle konuşmaya başladım. "Or-da.. kimse var mı?"
...
Sessizlik. Tahmin ettiğim gibi sadece paranoyaklaşıyordum. Ya da yalnız kalmak bana yaramıyordu, başka çarem vardı sanki de.Eve geldiğimde her zamanki sessizlik yine yüz tutmuştu. Odama çıkıp kendimi yatağa attıktan bir süre sonra uyuya kalmıştım.
~☆~
"Mi'ka"
Gözlerimi açıcak halim yoktu. Üzerime bilmediğim bir yorgunluk düşmüştü, sanki aylardır hiç düzgün uyumamışımda şu an aylar sonraki tek huzurlu uykummuş gibi. Abimin sesi tekrar zihnime düştü
"Mi'ka"
Gözlerimi araladım ve onun şefkat dolu yüzüne baktım. "Erkencisin, ben de bu akşam biraz abi kardeş sohpeti yaparız sanmıştım." gözlerimi açıp doğruldum ve yatağın baş ucuna yaslandım. "Yo, ne uyuması." abim yanıma yatakta karşıma oturdu. "Uykun varsa kendini uyanık kalmaya zorlama. Sonra da konuşabiliriz." Başımı olumsuz anlamda iki yana sallayınca gülümsedi. Ben ise ona sorular sormaya başlamıştım bile. Görevlerinin zorluğu, neler olduğu ve karşılaştığı diğer kişiler hakkında sorulardı bunlar. Belki 1 belki 2 saat sürmüştü bu sohpet. Kendim hakkımda konuşmamıştım. O da istemediğimi tahmin edicek olmuş ki hiç konusunu açmadı. Bu hoş sohpetin sonunda abimin omzuna başımı koymuş ve narin olan huzurlu uykularımdan birine dalmıştım.~~~~~~~~~~~~~~~
Bu bölüm biraz daha boş oldu kusura bakmayın. Bir sonraki bölüm biraz daha karakterin sorunlarına yönelik iç dünyası olmasını istiyorum ama bölümde izlenen tatlı Kızılımız Ari'yi izleyen kişilerle ilgili de olabilir. Yorum yazarsanız çok sevinirim :')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Kızıl / Naruto Fan Hikâye
Fanfiction"Ben Arikatatsu Mika Yui. Sadece Ari diyebilirsin, zaten hiç kimse gerisini merak etmiyor." Kızıl Uzumaki Klanına özgü saç rengi onu hep farklı gösterdi. Güçlü olmak onu yalnız yaptı. Yalnızlık abisindeki gibi onun kaderinde vardı.Güç için bedeller...