Tablo'nun 1. Katmanı; Hırs
(Ari'nin Anlatımıyla)
Ceza almıştım, 1 hafta boyunca evden çıkmama cezası. Annem bana saatlerce azar atmış en sonunda sesleri duyup yanımıza gelen Abim annemi sakinleştirmişti. Bu olanlarda sevilmememin kanıtıydı belki. Bana görünmez olmadığım ve bu hayatta bir yerim olduğunu hatırlatacak mektupları bile benden esirgiyordu. O gece rüyamda yüzünü bile bilmediğim babam bana gerçekleri söyleyecekken annem beni çekiştirerek ondan uzaklaştırıyordu, böyle rüyalara kabus diyorlardı sanırım.
Gözlerimi aralayıp bilindik ev tavanına bakarken görüş alanıma abim girmiş anlıma bir öpücük bırakmıştı, saçımı okşadıktan sonra geri çıktı ve sanırım çantasını almak için oda kapısının yanına gitti. Yatakta doğrulup oturur pozisyona geldim ve gülümsedim. "Sanada günaydın Onii-san?" Çantasını tek koluna takıp bana döndü "Oh, evet günaydın.. şey ben göreve gidiyorum- sana iyi eğlenceler, görüşürüz!" İç çektim ve abimin odadan çıkışını izledim. Naruto çoktan çıkmış olmalıydı, nede olsa bu gün onun ilk Sensei'si ile tanışacağı gündü. Kendimi tekrar yatağa bıraktım ve gözlerimi kapatıp mırıldandım. "Çok eğleneceğime eminim onii-san."
Bıkkın ve üzgündüm.Normalde bu ceza olmasaydı takımım ya da büyük ihtimalle Sensei'm olmayacağından tek başıma görev almaya gidecek ve alabileceğim en zor görevi alarak ilk görevimi yerine getiricektim. Aklımda mektup vardı, son gördüğüm harf K'idi. Ne olabilirdi bu? Mektubu tekrar bulmalıydım. En azından babam için. Yataktan doğrulup ayağa kalktım ve üstümü değiştirip odamdan çıktım. Aşağı kata (giriş kat) indiğimde annem kapıda beyaz saçlı tanındık tipli bir adam ile konuşuyordu. Konuştuklarına kulak misafiri olma amaçlı onları dinlemeye başladım. Annem konuşuyordu "oh, tabi ki anlıyorum. Tabi tabi. Ceza ertelenebilir." Cezamı erteleyecek bir şey mi vardı? Bak bu şaşırtıcıydı işte. Annem böyle cezaları asla ertelemezdi. Beyaz saçlı maskeli adam başını salladı ve gözlerimiz kesişti. "Merhaba Arikatatsuri-chan!" kapıya yaklaşıp annemin yanında durduğumda cevap istercesine konuştum. "Merhaba?" Gülümsediğini düşündüren bakışları nazik ve anlayışlı gibi duruyordu. "Ben Hatake Kakashi. Senin geçici Sensei'nim." Geçici? Sensei? Bu adam mı? Desene Mika senin işin zor. Aptal gibi görünen bir Sensei ve ileri zeka Kızıl'ı aynı seviyeye koyan 3.'ye kızmadan edemiyordum. İyi yanından bakmayı deneyerek en azından oda hapsinden kurtulmuş olabileceğimi düşünüyordum.
Kakashi-Sensei ile evden ayrıldıktan sonra ağaçlık ama düz bir mekâna gelmiştik. 3 kesilmiş kütükten ortada olanda Naruto bağlanmış diğer iki elemandan Uchiha olan Naruto'ya yemeğini paylaşıyordu. Manzara ilginç denilecek kadar garipti kısacası. Kakashi-Sensei bir anda kızar gibi olmuş bir kaç dinlemediğim konuşmadan sonra onları mezun ettiğini falan gevelemişti. Açıkçası saçma dialoglara takılacak biri değildim. Bana fayda sağlamayan konulara dokunmaz aksi şekilde uzak dururdum. Sanırım Naruto, Sasuke ve Pamuk şeker beğinlinin Sensei'si Kakashi'idi.Aynı Sensei'nin bir takım ve takım gücünde bir kişi için tek olduğunu hiç görmemiştim. Kakashi-Sensei bana döndüğünde istemsizce ürpertici bakışlarımla karşılaştığında hemen yüz ifademi değiştirmiştim. Sıkıldığım ya da anlamadığım konularda yüzüm bir duvar gibi sert ve ürkünç olabiliyordu. Kakashi-Sensei maskesinin altından konuşmaya başladığında dinlemem gereken şeyler olduğunu düşünüp umursamaz tavrımı diğer o boş duygularımın arasında bıraktım. "Arikatatsuri-Chan," sözünü keserek araya girerken kabalık gibi görmediğimi tam tersi düzeltme olduğunu düşünüyordum. "Kısaca Ari,Arika ve ya Tatsu diyebilirsiniz, size kalmış." Gülümsemeyi denesemde yüzümde hâla soğuk bir tebessüm vardı. "Arika-Chan," dedi ve yumruk yaktığı elini kaldırıp açtı, kısa bir ipin ucunda küçük bir zil vardı. Başımı bir kedi gibi sağa yatırıp bir başımı havaya kaldırdım. Konuşmak yerine vücut dili kullanmak işime gelir ve göze batan haraketler tercih ederdim. "Her öğrenciye kendi Sensei'si kendine göre bir sınava sokar. Senin geçici Sensei'n olarak sınavım bu. Bu zil'i benden almaya çalışıcaksın ve sadece yarım saatin var." Kendimden emin tavrımla başımı aşağı yukarı sallayarak onayladım. Çocuk oyuncağı değildi. O benden üst bir konumda Sensei seçilen bir Ninja ise bir zorluğu olmalıydı. Gözüm sarışın kuzenim Naruto ve yanındaki ahmaklara kaydığında yüz ifadelerinde Sasuke hariç belli bir şaşırma vardı, Sasuke'nin ise gözleri bunu yapamayacağımı bağırıyordu. "Not olarak, Zil'e dokunman yetiyor, yinede benden alırsan daha iyi olabilir." Kakashi-Sensei sözünü tamamladığında Naruto araya girip benim için telaşlı olduğunu belli eden ses tonunu zor bastırırcasına konuştu. "Ama Kakashi-Sensei! Biz saatlerce bunu başaramamışken o tek başına!" Sakura paçozu onu onaylarken göz devirdim ve ağzımı açıp laf yetiştiricekken Kakashi-Sensei beni susturup kendi konuştu. "Bu yüzden onun bir gurubu yok." Bu söz bana gurur mu kazandırmalıydı? Kakashi-Sensei'i bana öyle bakıyordu. Naruto gülümserken Sakura beni sorgularcasına inceliyordu. Gözlerim Sasuke'ye kaydığında beni hızla süzüp alaycı tavrı ile sinirimi bozarak konuştu. "Tch. Bahse varım ki sadece bir ahmak olduğu için gurubu yoktur." Gözlerini gözlerime dikip sert bir bakış attı. "Rüyanı bölmek istemem ama özel olduğunu sanma."
Sessizlik.
Sırıttım, "Hah" iri mavi gözlerim iddaya girer gibi bakıyordu ve bu idda belkide korkulucak farkımın tablosu olucaktı. "Özel olmak mı? Buna ihtiyacım olduğunu sanmıyorum." Soğuk tavrım içten kıkırdamalarımla buluşunca Sasuke'nin içinde geri adım atmasını bağıran seslerin olduğunu hissediyordum. "Hadi gel bir iddaya girelim." Kollarımı birbirine bağlayıp ağırlığımı tek ayağıma verdim. "Dinliyorum?" Hevesli gibiydi. Onu yıkıp geçtiğimde bu tavırları için yıkılan benliğinin üstüne bir köyü de yıkabilirdim. "Kakashi-Sensei'nin sınavını 10 dakika içerisinde geçersem, benle vs atıcaksın hemde var gücünle." Kakashi-Sensei'nin gözlerinde ne yapmaya çalıştığımı anlamış ruhunu görüyor ve onu tekrar tekrar onaylıyordum. İsterse en zoru olsun ben zaten karşıma çıkıcak her engele hazırdım.Naruto, Sakura ve Sasuke kenara çıktığında ben Kakashi'nin karşısına geçtim. Beni dibine kadar zorlayacağını biliyordum ama zaten istediğimde buydu. Naruto beni destekliyor, Sakura sessizce sonucu bekliyor, Sasuke ise yapamayacağımı düşünerek egosunu tatmin ediyordu. Kakashi başlama emrini verdi, "Başla." durdum. Ani haraketler sadece zamanımı kısaltırdı. 30 saniyelik bekleyişim çoğunun aklına tereddütü getirmiş olmalıydı ama yanılıyorlardı. Atılmak için adımlar atıp sıçrayacağımı ima ederek koşarken pozisyon aldım. Vücut dili. Her zaman bilerek abartarak kullandığım bu dil insanların zihninde bir ilizyon yapmamı sağlıyordu, yanıltmacalar. İlizyon gibidir ama sadece zihninle oynar. Kakashi-Sensei kolay kanacak birine benzemiyordu bu yüzden ilk başta oyunu devam ettirip gerçekten sıçradım kendimi onun kacacağı tarafa attım. Her haraketini ondan önce farkediyor, anlıyor ve görüyordum. İşte bu da benim sihrimdi. Kendini durdurup geri çıkan Sensei'm tepkisizdi. Sadece 1 dakika geçmiş olmalıydı ve..
Zil sesi narince yankılandı.
Kakashi-Sensei'nin dengesini önüne geçerek bozmuştum ve geri attığı adımda dengesizliğini belli ettirmişti. Zili almayı denesemde çok zert çekmeme rağmen alamamış yanından bir yaprak gibi süzülüp arka tarafına geçip ona dönmüştüm. İçimden milyarlarca kere kahretsin diyordum, en kısa sürede zili almak işime gelirdi ama başaramamıştım. Kakashi-Sensei başı ile onayladı. "Yeterli." Hırsıma yenik düşerek başımı iki yana sallayarak reddettim. Onlara gücümü kanıtlamak istedim ve ilk kez bu güç ile birilerini gerçekten korkutmak istedim. "Yeterli Arika. İsteğini anlıyorum ama bu yeterli." İç çektim. Bu herkes için yeterli miydi? Yoksa Kakashi-Sensei beni sevmediğim tarafımdaki o hırstan uzak tutmak için mi böyle demişti. Gözüm hala zildeydi ama başımı hafifçe sallayıp kendimi toparladım. Kakashi-sensei ben Sasuke'nin yanına ilerlerken elini açıp bir şeye bakmıştı. Çok hissedilmeyen kan kokusunu almıştım. Omzumun üzerinden Kakashi-Sensei'ye bakıp ona döndüm ve hızlı adımlarla yaklaştım. O elini tekrar yumruk yaptığında sakince sordum. "İyimisiniz Sensei?" Bana gülümsediğini hissettiren o bakışı ile baktı "Bir şey olacak değil ya Arika-Chan" sanırım ipe asıldığımda ip onun elini çizmişti. Tahmin yürütmek zor değildi fakat abartıyor olma ihtimalimde vardı. "Peki Sensei." Sasuke'nin yanına tekrar gittim ve soran bakışlarla cevap bekledim. "Belkide sandığım kadar Ahmak değilsindir. Vasat üstü." Kısa kızıl saçlarımdan önüme doğru düşen tutamları kulağımın arkasına attım. "Onu senle kapıştıktan sonra düzelteceğini umuyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Kızıl / Naruto Fan Hikâye
Fanfiction"Ben Arikatatsu Mika Yui. Sadece Ari diyebilirsin, zaten hiç kimse gerisini merak etmiyor." Kızıl Uzumaki Klanına özgü saç rengi onu hep farklı gösterdi. Güçlü olmak onu yalnız yaptı. Yalnızlık abisindeki gibi onun kaderinde vardı.Güç için bedeller...