Gecenin en koyu tonu....Ay ve yıldızları arkasına almış kara bulutlar, tüm ihtişamıyla kaplamışken gökyüzünü.
Uzaklardan gelen kurt ve çakal sesleri ürkütüyordu bu zifiri karanlıkta, sert esen fırtına eşliğinde.
Nehir kenarındayız. Su o kadar dingin ki meydan okuyordu, adeta fırtınaya karşı durgunluğunu korumaya çalışırken.
Etrafıma bakıyorum koca bir kalabalık. Ellerinde serazat ateş tutulmuş meşale.Meşale ışığının aydınlattığı alana kayıyor gözlerim.
Tanıdığım ve tanımadığım onca yüzle karşılaşıyorum. Üzerlerinde yöresel kıyafetler. Hazırlık içinde herkes. Sanki akşam benim düğünüm olacaktı.
Çok uzaklardan geldiği belli olan kaba bi o kadar da sert bir ses duyuluyor arkamızda.
"BULUN ONLARIIII"Telaş içindeydi etraftakiler. Birşeyler aramakta olduğumuz belliydi.
Ama ne aradığımız kimi aradığımız hakkında hiçbir fikrim yoktu.Üzerimde kırmızı uzunca bir elbise. Siyah saçlarım düz ve açık.
Saçlarımın arasına giren rüzgar fırtınanın savurduğu yöne doğru uçuşturuyordu.Fırtınayı göğsümüze alıp hızla ilerliyorduk. Sanki arkamızda bizi içine gömüp yok etmek isteyen ve önüne geçilemeyen bir heyelan varmışçasına..
Her arkadaki kaba ses tekrarlandığında daha da hızlanıyorduk. Umursamadan taşları kayalıkları..Bir bir sönmeye başlamıştı meşalelerimiz, teslim olurcasına fırtınaya karşı savaşmaktan.
Yüksek bir uçurumun doruğundaydık. En önde ben varım. Uçurumu yalnızca ben hissediyorum sanki arkadaki kalabalığın üzerime gelmesiyle.Hışımla döndüm düşmeme sebebiyet veren kalabalığa. Hızla üzerime geliyorlardı. Nefes ritimlerimi kaybetmişim gecenin karanlığında. Var gücüm ile bağırmaya çalışıyorum. Beni itmek isteyenlere. Ama Sesim... Sesim çıkmıyor. Içimdeki haykırışları dışa vuramıyorum. Üzerime gelen insanlara durun gelmeyin diye söylenmeye çalışsam da başaramıyorum. Bazen canın çıkar sesin çıkmaz. Iki elim boğazımı sarıyor. Öksürmeye çalışıyorum. Yapamıyorum. Eğer ben düşersem arkamdan birçok insan benim gibi yok olacak. Demeye çalışıyorum. Susuyorum. Sonra korkunç bir el şakırtısı kopuyor. Uğultu içerisinde sesler derinleşiyor, bulanıyor, fakat bir türlü sönmüyor, uğultulu dağ rüzgarları gibi ta uzaklarda haykırıyordu. "BULUN ONLARI."
Aradıklarını bulmuşçasına alkışlamaya başlıyorlar.
Insanlar bu kadar korkutucu olamazdı. sırtımda hissediyordum soğuğu. Ayaklarıma boşalırcasına soğuk terler dökülüyor üzerimde. Beni niye alkışlıyor bu insanlar. Neden üzerime geliyorlar. Hep birlikte.Felaketin tam ortasındayim. Uçurumun kıyısında.
Bitmeyen lanetli bekleyişler
İçimde kalan çığlık haykırışları
Dışımda fırtınaya karşı savaşan zayıf benliğim
Dudağımda suskunluklar ve fısıltılı semavi isyanlar...Kahretsin.
Yağmur yağmaya başlamıştı.Gök yüzünün uğuldamasıyla irkildim. Uçuruma ramak kala. Gökyüzünde gezindi gözlerim. Korkutucuydu tüm benliği ile. Ihtiyacım olan bir el aradım etrafımda. Bana uzatılacak bir dal.
Alkış seslerinin dolgunluğu kulağımda yankılanıyordu.Bir şimşek çakıldı gökyüzüne, Karabulutların yüzünü beyazlatan dünyayı ikiye böldüren çizgisi ile.
Kesik bir nefes aldığımı hatırlıyorum. Titriyordu tüm vücudum ayak parmaklarıma kadar.Kalabalığın hızla üzerime gelmesiyle usulca kapattım gözlerimi. Bıraktım kendimi uçuruma sırt üstü. Beni parçalara ayırmak için bekleyen kayalara....
Bir el uzandı bana kalabalığın içinden. Ayaklarım henüz durgunluğunu bozmamışken.
Sıcaklığının vücuduma yayılışını hissediyordum ilmek ilmek.
Ruhuma yeniden üflenilmiş gibi idim.
Gözlerimi hızla açıyorum.
Bu inanılır gibi değil.
Gördüklerimi yalanlarcasına tekrar kapatıp açıyorum gözlerimi gördüklerim karşısında.
Makasla bulutlara şekil vermek gibi imkansızdı bu gördüklerim. Şaşkınlığımı gizleyemediğim belliydi. Garip olan ise benim tek şaşmamdı.
Karabulutlardan eser yoktu artık. Bol yıldızlı bir gökyüzü karşılıyor beni gözlerimi kapatıp açmamla.
Gökyüzünün maviliği Ay'ın beyazlığı göz kamaştırıcıydı.Beni tutmakta olan elin sahibi hışımla kendine doğru çekiyor beni. Soluğu göğsünde alıyorum.
Ay ışığının yüzünü aydınlattı gözlere kayıyor bakışlarım.
Yabancı bir yüzle karşılaşıyorum.
O kadar derin ki gözleri , dipsiz bir kuyuya merakla ve zevkle atlamak içinde kaybolmak gibi.
Bana bişeyler söylüyor ağız kımıldamasından anlaşılan. O kadar büyüsüne kapılmışım ki, ne söylediğini duyamıyorum. Sadece hatırladığım kulağıma fısıldadığı son cümlesiydi. "ACILAR GELECEĞİN MUTLULUK BASAMAKLARI"...*****
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEVAY
Teen FictionMutluluğun selası çoktan okundu. Geriye sadece yas tutan hazin bir acı kaldı... Ruhlar tutkuyla birbirine bağlıyken, Bedenlerin arasındaki mesafenin bir önemi var mıydı ? Peki aşk neydi dokunmak mı? Yoksa binlerce kelimeyi süslemek mi ? Kendini...