Monika'nın 20 yaşında olduğu zamanlar. (Kira ve Dai 5-6 yaşlarında oluyor."
"Hey, sence de şirin değil mi?"
Wylan, gülüşen ikizleri göstererek konuştu.
"Hayır, çocuklar fazladan sorumluluktan başka bir şey değil." Ocean kaşlarını çatarak baktı.
"En yakın arkadaşı 15 yaşında anne olmuş birine göre tuhaf bir bakış açın var."
"Monika benim arkadaşım değil."
"Ah, peki."
Viola saçlarını çektiği için Kira ağlamaya başlayınca Wylan gidip Viola'yı kucağına aldı.
"Küçük çocuklar neden bu kadar vahşi.."
"Ne bileyim be-"
Monika hızlıca kapıyı açıp içeri girince sözleri kesildi.
"Gelirken az kalsın yolda araba yüzünden ölüyordum yahu."
"Ne güzel."
Ocean kaba havasına rağmen yine de gülümseyip Monika'ya geri sarıldı. Wylan ise Viola ile konuşmaya çalışıyordu. 5 yaşındaki bir çocuğun normalde konuşması gerekirdi ama ne dese Viola sanki uzaylı görmüş gibi bakıyordu.
Kira annesinin eteğinin arkasına saklandı.
"Resmi olarak ayrılacağım. Bugün Kira ve Viola'ya baktığınız için teşekkürler. Arkadaşlığınız benim için gerçekten değerli. İletişimden kopmayalım."
"Bu son görüşmemiz olacak Monika."
Ocean çok rahatsız görünüyordu.
"Ayrılmak zorunda değilsin, yetimhaneye ver gitsi-"
"Ama ben onları seviyorum Cory."
Ocean anlamaz bir şekilde bakarken Monika eğilip oğlunun kahverengi saçlarını okşadı.
"Şuan saçma geliyor sana biliyorum, anne olunca anlayacaksın."
"Hayatını nasıl mahvettiğini mi? Anlayacak neyi var bunun?!"
Wylan anlayışlı bir şekilde Ocean'ın omzuna elini koydu.
"Beraber son gecemizi kavga ederek geçirmeyelim. Umarım pişman olmazsın Monika."
"Olmayacağım, saygı duyduğunu bilmek güzel Wy."
"Odaya son varanın gece ayaklarını palyaço kapar!" Viola, Wylan'ın kucağından inip kardeşine seslendi.
"Ne!? Hayır, palyaço gerçek bile değil!"
Kira çoktan koşmaya başlayan kardeşinin peşinden gitti.Wylan hayal kırıklığına uğramış şekilde baktı.
"Konuşamadıklarını düşünmeye başlamıştım.""Ah, neden bilmiyorum ama insanlara aptal bir çocuk gibi davranmak hoşlarına gidiyor. Neyse, siz oturun ben biraz turta getireceğim."
"Ben turta sevmem."
"Turta senin en sevdiğin-"
"Artık değil."
Monika gülüp Ocean'ın yanağına bir öpücük kondurup mutfağa gitti.
Ocean kanepede otururken Wylan'a dik dik bakıyordu.
"Wylan aklıma bir şey takıldı."
"Buyur?"
"Çocukların babası kim?"
İkiside kaşlarını çatık bir şekilde düşünürken Monika sıcak bir gülümsemeyle elinde turta dilimleriyle döndü.
"Çocuklar için mi yapmıştın?"
"Turta sevmiyorlar maalesef. Çok sevgili kız kardeşim ve dostum için yaptım."
"Kardeşin değilim bu imalarından hiç hoşlanmıyorum."
"Cory sanırım zaman yolculuğunda kafanı çok sert çarpmışsın. Çok yaşamak sana iyi gelmiyor. İyice bunadın."
"15 yaşındayım."
"Ne güzel, 5 sene önce ben de öyleydim."
Wylan çatalın turta dilimine batırdı.
"Moni, Cory lakabı nereden geliyordu? Yine unuttum. Bunayan biri varsa da benim sanırım."
"Ocean'cığımın ilk yaşamında sahip olduğu isim Cory. Hatırladığı tek şey bu ne yazık ki."
"Hatırlıyorum gayet."
Ocean'ın tek yeteneği insanların ruhlarıyla anlaşma kurup onlardan karşılık bir şey almak değil. Ocean her öldüğünde reekarne olup duruyor ve daha önce var olduğunu hatırlasa da arkadaşlarını ve hayatındaki kişileri, nasıl öldüğünü falan hatırlamıyor. Tüm hayatlarını sayarsak 600+ yaşında. Her seferinde bedeni ve kimliği değişiyor tabii.
"Birden fazla hayat kulağa güzel geliyor."
"Eh."
Günümüz.
Ocean bu anılar aklına gelince kendi kendine gülümsedi. Monika'nın arkasına saklanıp duran utangaç çocuk şuan 15-16 civarlarındaydı ve Monika artık ikisinin de hayatında değildi.