"Demek sonunda o da öldü ha."
Alex yatakta yatan Daichi'nin düzensiz nefeslerini izledi. Kira elini tutuyordu, sanki bırakırsa bir daha nefes almazmış gibi.
"Ölmedi, düzgün konuş. Daichi iyi olacak."
Kira ağlamaktan şişmiş gözleriyle sevgilisine baktı. Her zaman muhteşem olduğunu düşündüğü saçları canlılığını yitirmişti. Bedeni ölümü kabul etmiş ancak ruhu kalmaya direniyor gibiydi.
Mutlu sona ulaşmak üzereylerdi, sadece bir adım uzaktaydı. Ancak sonra..
Chris'in asıl amacı Kira'yı vurmaktı, oğlunu geri almak için. Daichi buna izin vermedi.
Zehirli kurşunun vurduğu kişi Daichi sayesinde Kira değildi. Chris sonrasında yine yok olmuştu. Daichi o günden beri komadaydı.
Yaklaşık 1 aydır..
Doktorlar fişini çekmenin Daichi için bir iyilik olduğunu, uyanmasının mümkün olmadığını söylemişlerdi ama Kira kesinlikle kabul etmiyor, işin sonu kavgaya gidiyordu.
Alex bu hissi biliyordu, Kira'ya bu sefer zorbalık yapmadı. Yatan kişinin uğruna.
"Kira, annen seninle görüşmek istiyor. Bugün onda kal. Artık evinizde kalman iyi değil. Hasret gidermek bahanesiyle gittiğin evde cesedini bulmak istemiyorum."
"Ölürsem uyandığında üzülür, ölemem ki."
Kira, Daichi'nin anlındaki saçlarla oynayıp kafasına bir öpücük kondurdu."Git Kira. Toparlanana kadar da sakın dönme. Uyandığında böyle acınası mı görünmek istiyorsun?"
"Hayır."
Saat geçti. Monika, oğlunu görmek istiyordu. Daichi 'gittiğinden' beri Kira'ya kendini affettirmeye çalışmıştı, oğlunu geri aldığı için mutluydu.
Kira çantasından çiçek buketi çıkarıp hastane yatağının yanındaki masaya bıraktı. Son kez sevgilisinin yanağını öptü ve odadan çıktı. Eğer arkasına bakarsa geri döneceğini bildiği için hastaneden koşarak çıktı.
Arabasına bindiğinde bile içi yanıyordu. Daichi'nin artık onunla seyahat etmemesi koyuyordu.
Arabayı annesinin evine sürdü.
***"Bu çok sıkıcı..."
Kar yağıyordu. Hava çok soğuktu, soğuktan kaçış yoktu.
Botlarını kara batırarak yürümeye çalıştı Daichi. Kollarını kendisine sararak ilerlemeye devam etti. Çevredeki insanlar, gürültü onu bunaltıyordu.
Evinin onlardan uzak olmasına her gün tekrar şükrediyordu.
Daichi yalnız yaşıyordu. Onun için önemli biriyle tanışmamıştı, babasından kaçtığından beri yalnızdı ancak birinin yokluğunu hissediyordu. Everie'yi özlediği için böyle olduğunu düşünmüştü ama hisler aynı değildi.
Hisleri tuhaftı, olmayan birini özlüyordu kalbi. Bunun hakkında kimseyle konuşamaması çok acıydı.
Evi bu sefer onu çok sıcak karşılamadı. Nedenini anlayamamıştı ancak ev çok huzursuz hissettiriyordu. Eşyalarını bıraktıktan sonra mutfağa girip yemek hazırladı.
Tepsisini alıp odasına götürmeye karar verdi. Kitabını yazarken yemek zaman tasaruufu etmesini sağlardı.
"Yemek hazır K-"
Bir anlığına misafir odasının önünde dikildi.
"Bir saniye, ne diyorum ben?"
Yalnız kalmak artık ona iyi gelmiyordu galiba. Kendi kendine konuştuğunu fark edince gülüp odasına geçti.