Gerçekten kafayı sıyırıcaktım. Ona olan kabalığımı telafi etmeye çalışacaktım fakat ortalıklarda görünmüyordu. Sınıfını da bilmiyordum.Birilerine sormakta olmazdı: Sınıftakilere arkadaşız demişti.Eğer sorarsam İremin kulağı keskin olduğu için o işitirdi ve derdi ki "siz nasıl arkadaşsınız?" Parmaklarımla masada ritim tutmayı bıraktım. Yani sorun İrem miydi gece? Bahane üretmekten başka bir şey yapmıyorsun. Belki dedim deneme sonuçlarının açıklandığı yerde olur dedim. Orada da yoktu.
Birde şu deneme sonuçları vardı. 1.olan Doğukan bana hava atmıştı. Boğazını sıkmamak için zor tuttum. Küçük çocuklar gibi üstünlük taslamaya çalışıyordu. Sadece bir denemede 1.oldu diye iyi heveslenmişti. Acaba sinirimi ondan mı çıkarsaydım? Agaf Beyin sorumlu tuttuğu dövüş hocamdan öğrendiklerimi göstersem falan.Gerçekten saçmalıyordum. Birde derste soruları çözmüştük.Asıl orada delirmemek için zor tutmuştum kendimi.Saçma sapan soruları yanlış yapmıştım.
Agaf Beyin cezalandırılması yerindeymiş. O kadar çalışmadan sonra ufacık bir dikkat eksikliğin seni nerelere götürüyor gece. Gerçekten israfsın,tam bir israf. Yani şimdiye bile böyle dikkatsizlikler yaparsam asıl sınavda ne yapacaktım acaba. Kolum kaşınmaya başlamıştı. Bulunduğum ortam havası azalmıştı sanki.Düşüncelerimin yoğunluğu sanki beni öldürüyordu. En azından iyi bir yanım olsa diye düşündüm..Lakin o bile yoktu. Bencildim.Başarasızdım.Kabaydım. Aklımın kötü yanlarımı sayması gittikçe çoğalıyordu. Kafamdaki düşünce damlaları tek tek damlıyordu. Elimle kulağımı kapatmak istedim. "Gece,gece!"
Düşüncelerim bir anda dağıldı.Afallamış bir ifade ile baktım. Sınıf neden boşalmıştı?"Gece okul bitti. Bugün niye böylesin?" Asyanın söylemesiyle saatime baktım. Gerçekten de zil çalalı birkaç dakika olmuştu.Ders kitaplarımı çantama koydum. "İyiyim Asya. Sağol sorduğun için." Çantamı alıp hızlıca çıktım. Gerçekten bugün noluyordu bana? Kulaklığımı taktım ve zihnimi sakinleştirecek bir müzik açtım.
Eğer ondan özür dileseydim...Belki kafam daha rahat olurdu ya da resim çizmekle kafamı dağıtabilirdim şimdilik.Resim kulüp odasının kapısını çalıp içeri girdim. Birkaç kişi eşyalarını hazırlamıştı bile. "Hoşgeldin birtanem. Hangi tablonun içinde sıkışıp kaldında gelemedin?" gülümsedim. Açelya öğretmen gerçekten güzel ve sanatkar konuşurdu. Samimiliği hoşuma gidiyordu. Elini alıp üstünden öptüm. "Bu aciz insan evladını mazur görünüz madam. Meşgul birisidir kendisi." Yanağımdan makas alıp kıkırdadı." Dalga geçmeyi de biliyorsun, dıştan pek öyle görünmesende." Sandalyeyi çekip oturdum. "Samimiyete samimiyetle karşılık vermeyi severim." Birilerine pek öyle değilsin ama. Kafamı salladım. O olayla bu olay farklıydı.Burayı Agaf Beyin ulaşamayacağı başka bir dünya gibi görüyordum.Yalan hakkımı burada kullanmak bana yetiyordu. Eğer bir tane daha sorumluluk alırsam düzene soktuğum şeyler bozulabilirdi. Ve ben bundan korkuyordum. Hala Agaf Bey öğrenir mi diye düşünüyordum.Planım doğrultusunda hayırdı. Olasılıklar ise çoktu.
"Evet, geleceğin sanatkarları! Bugün ki konumuz bu fotoğraflar."kaldırdığı fotoğrafları gösterdi. "Bu fotoğraflardan birisini seçip o fotoğraflardaki gördüğünüzün duygusunu ve hissiyatını kendi sanatınızla tuvale aktarıcaksınız. "
Farklı bir konuydu.Bu konu biraz zor bir konu gibi görünsede asıl resim sanatını geliştirebilecek bir konuya benziyordu. Sonuçta fotoğrafı çektiğiniz ân da o ânı ölümsüzleştirirdiniz. Bizdense onların duygularını ve o zamanki akıp geçen zamanı çizmemizi istiyordu.Ölümlüyü canlandırmak misali... Basitliliğe kaçmamızı sevmezdi.
Yerimden kalktım ve hocanın masasına doğru ilerledim. Masada duran bana kalmış fotoğraflara baktım. Tek tek gözümle bir müze gezisi yaptım onlardan kendime.Gözüme tanıdık bir yer çarpttı. Elime aldığımda fotoğrafı;dalgaların kayalara çarpışını,tenimde gezen rüzgarı hissettim. Bu o gün gittiğim yerin manzarasının fotoğrafıydı.Kim çekmişti bu fotoğrafı merak etmiştim. Ayriyetten de elime alır almaz bu fotoğrafın resmim için ideal fotoğraf olduğunu anlamıştım. Oranın hissiyatını biliyordum. Lakin bunu çeken kişinin nasıl bir düşünceyle çektiğini bilmiyordum. Bu benim için önemliydi. Bu fotoğrafın ana hususu benim için buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gezegenimdeki Parlayan yıldız Achernar
Novela Juvenil"İnsanlar duyguları olan bir ırkdır." diyor kendi kendine deniz. Duyguları yaşanmışlıklarına ağırlık verir. Fakat bazı sorunlar duygu denizinin içinde boğulmaya başlamasını sağlar. Yavaşça ona çekilirsin farketmeden. Tek kurtuluşun ufacık bir yardım...