1. BÖLÜM: "Özgür"

559 6 0
                                    

Ciğerlerim yırtılırmışçasına yanıyordu. Dudaklarım kurumuş, saçlarım dağılmıştı. Zor durumlarda her şeyi unutturan bu acıyı - kaçış yolunu - seviyordum. Yanımdan hızla geçiyormuş izlenimi veren ağaçlara dönüşüyordu bütün anılarım.

Moralim bozuk olduğunda hep koşardım bu korulukta. Herkesten, her şeyden uzaklaşabildiğim güzel bir aktiviteydi koşmak...

Alışmıştım bu döngüye. Boğaza oturan bir yumru, gözlerin sulanması, yumrunun zorla yutulması, gelen yaşların bastırılması, hızlanan adımlar, soluksuz kalmak, acıyan bir geniz, histerik küçük bir kahkaha ve gülümseyen yalancı bir yüz...

Boğaza oturan bir yumru, gözlerin sulanması, o yumrunun yutulması, gelen yaşların bastırılması...

Aynıydı.

Tekrar toparlanacak, tekrar daha umursamaz ve ruhsuz bir şekilde ayağa kalkacaktım.

Ben güçlüydüm.

Yenilmemeli ve ezilmemeliydim. Benim lugatımda düşmek yoktu. Daima kalkmak vardı. Ağlamayanlardandım.

Sümükten nefret ederdim. Ağlayan insanlar bir avuç zavallıydılar benim için.

Özgür'düm ben...

Beni anlatan bu ismi, "ismimi" çok severdim. Daima siyah giyen,
esmer, kısa siyah saçlı, siyah gözlü, genelde siyah ojeli, siyah deri bileklikleri olan, genelde farkında olmadan dalıp giden ve insanlardan "Korkutuyorsun beni." tepkisi alan, kitaplara düşkün, yüz hatları feminen, fakat erkeksi ve tuhaf sayılan, -aslında sayılan denemez-
Kesinlikle tuhaf ve rahatsız edici olan, minyon bir kızdım.

Haksızlığa gelemez, sıkboğaz edilmeye dayanamaz, umursamaz, umursamaz ve umursamazdım.

Kurallarım yoktu. Yeniliklere açıktım. Keyfim yerinde olduğunda eğlenceli bir insana dönüşürdüm. Boş konuşan, saçma şeylere gülen ve dogmatik, seviyesiz insanları sevmezdim.

Daha önce sevgili edinmemiştim. Insan kimi seveceğini seçemiyor ya hani...
Hep imkansız, züppe, ya da kısır beyinli, uzun saçlı at gibi kızlardan hoşlanan tipleri sevmiştim. Hep kalbim kırılmış, kendimi ezik hissetmiş, fakat hiç ağlamamıştım. En belirgin özelliğim "güçlü olmak"tı sanırım.

Buğra'dan hoşlanıyordum. Bugün hemen her kızın birlikte olmak isteyeceği, ortalamanın üzerinde yakışıklı bir çocuktu Buğra. Onu sevdiğim için kendimden utanıyordum. Her gün kendime tam bir embesil olduğumu söylüyor ve ondan vazgeçeceğim günü iple çekiyordum.

Fakat eğer objektif yaklaşırsak, Buğra zeki, kültürlü ve otoriterdi. Aşık olmak için çok da kötü bir seçim değildi. Eğer normal ve prototip kızlardansanız...

Beni asıl Buğra'ya çeken şey yakışıklı oluşu değil, hiç de azımsanmayacak kadar fazla olan ortak yönlerimiz olmuştu.

Buğra'nın şimdi yeni bir sevgilisi vardı. Bunu yeni öğrenmiştim ve içimi acıtmıştı. Bu şuursuzca devam eden koşumun sebebi, Buğra ve at gibi olan sevgilisi olmuştu. Bunların düşüncesi bile kendimden tiksinmeme sebep olurken, koşmayı durdurdum. Nefes nefese kalmıştım. Çok susamıştım ve bacak kaslarım adeta yanıyordu. Sırtımdan akan ince terin varlığını hissettim. Güneş batmak üzereydi. Eve dönmeye karar verdim.

...

Dik yokuşu tırmanırken, evdekileri düşündüm. Annem ve babam öğretmendi. Orta halli bir aileydik. Kendimize yetiyorduk. Bir de abim vardı üniversitede. Bizimle değildi fakat bu şehirde yaşıyordu. Annemler onun için okuluna yakın bir ev tutmuşlardı. Babam daha iyi bir şekilde okuyabilmemiz ve bizim rahatımız için hafta sonları özel ders veriyordu. Dışarıdan bakıldığında mutlu bir aileydik. Lakin, annemle ben çok kavga ederdik. Evde her gün bir gürültü kopardı. Sonra babam da dahil olur ve kavgayı üçler, büyüttükçe büyütürdük. Yine de onları seviyordum. Sonuçta onlar benim ailemdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 10, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KORULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin