beomgyu
Kafam bu aralar çok doluydu. Kendimi daha tamamen anlayamıyordum. Mutlu muydum yoksa üzgün müydüm? Ya da hiç biri. Bunun üstüne bir de okul stresi binince kendimi çok yıpratmaya başlamıştım. Eskiden düşük seviyede olan yeme bozukluğum artmıştı. Günde bir çok vitamin kullanmak zorundaydım. Hayatım değişmişti kısaca. Neden olduğunu da tam olarak anlayamamıştım.
Bu süreçte arkadaşlarım yanımda oluyorlardı. Cidden onlar olmasa ne yaparım bilmiyordum. Sunoo, Jay ve annem şu anda en büyük destekçilerimdendi. Ve bir de Heeseung mı demeliyim? Modumun düşük olduğunu o da fark etmişti. Gün içinde pek fazla görüşemesek de bu aralar fazlaca yakındık. Ortak noktalarımız çok olduğu için beraber aktiviteler yapıyorduk. En azından biraz kafam dağılıyordu.
Heeseung sayesinde biletine sahip olduğum okul maçları sonunda başlamıştı. Basketbol takımı uzun zamandır hazırlanıyordu. Sınıfımızdan takımda olanlar neredeyse bir aydır doğru düzgün derslere gelmiyorlardı. Açıkçası heyecanlıydım. Tarihler önceden belirlendiği için Sunoo ve Jay'in katılamayacağı kesinleşmişti. En azından ilk maçı izlerken yalnız olacaktım. Heeseung olmasaydı yalnız olacaktım. Yani artık yalnız değildim.
Heeseungla maç öncesi buluşacağımız için evden biraz erken çıkacaktım bu yüzden erken uyanıp hızlı bir duş almıştım. Annem kahvaltıya beklediği için yanına biraz inmiş ancak sadece sohbet edip odama çıkmıştım. Aç hissetmiyordum. Enerjim de pek yoktu. Bu yüzden özenmeden basitçe giyinip evden çıkmıştım.
Heeseung ile maç öncesi stadyum'a yakın bir cafede oturmuştuk. Biraz okul hakkında dedikodu yaptıktan sonra onu sakinleştirmeye çalışmıştım. Sevgilisi ne zaman maça çıkacak olsa bu şekilde heyecanlandığından bahsetmişti. Tatlı bir heyecandı. Ardından biraz yürüyüp stadyuma gelmiştik. Onun sayesinde ben de heyecanlanmıştım. Normalde duygularını uçlarda yaşayan bir insan değildim. Sadece insanlara ayak uydurmayı severdim.
O sırada son antrenmanı biten Sunghoon yani namı değer Heeseung'ın sevgilisi yanımıza gelmişti. Heeseung ona heyecanla bir şeyler anlatıyor ve sarılıp duruyordu. Dışarıdan fazla tatlı görünüyorlardı. Heeseung'ın bıcır bıcır konuşması Sunghoon'un onu aynı ilgiyle dinlemesi fazla güzeldi. Tam kendimi üçüncü teker gibi hissedecekken omzuma atılan kolla anlık irkilmiştim. Yanıma baktığımda gülerek onları izleyen Karina olduğunu görmüştüm. Karina ile okulda pek fazla konuşmasak da bana karşı çok samimi yaklaşırdı. Denk geldiğimiz zamanlarda ise sanki on yıllık arkadaşmışız gibi hissettirirdi. Yani sonuç olarak iyi birisiydi ve sanırım onlarla arkadaştı.
"Geç kalmadım umarım." demişti gülerek. Sahi onu bu zamana kadar üzgün bir şekilde görmemiştim zaten. Heeseung bir anda konuşmasını bölüp bize doğru dönmüştü. "Selam!" diye bağırmıştı fazla enerjikti bugün.
Sonrasına ikisi tamamen bize yönelmişti ve beraber biraz sohbet etmiştik.Sonunda maç saati geldiğinde Heeseung Sunghoon'a başarılar öpücüğü verdikten sonra biz seyirci kısmına Sunghoon ise arka kapıya ilerlemişti. En ön sıradaki koltuklarımıza oturduğumuzda ne kadar şanslı olduğumu bir daha anlamıştım. Buradan her yer fazlasıyla net gözüküyordu. Ve tek değildim.
Maç sonunda başlamış ve birkaç dakika geçmişti. Gerçekten fazlasıyla iyi oynuyorlardı. Zaten çok fazla çalıştıklarına da emindim. Heeseung yanımda elleriyle oynayarak maçı takip ediyordu. Tüm odağı Sunghoon'du. Karina ise çok enerjik bir şekilde maçı takip ediyor bazen ise tezahüratlar yapıyordu. Ben ise öylece oturuyordum.
Çok zaman geçmeden Karina'nın tarafında hareketlilik olduğunu görmüştüm. Yeonjun gelmişti. Ne alaka diye düşünmeden edememiştim. Arkadaş oldukları aklımın ucundan hiç geçmemişti. "Geç kaldım mı?" demişti fısıldayarak. Karina ise ensesine vurarak yanıtlamıştı onu. "Aptal, bitişine gelseydin. Her neyse sadece on dakika oldu."
Yeonjun kafa sallayarak onaylamıştı onu. Sonrasına ise göz göze gelmiştik. Ne alaka diye düşündüğüne emindim. Büyük ihtimalle Heeseung ile arkadaş olduğumu bilmiyordu. Ama o anlık umursamak da istememiştim. Son konuşmamızın üstünden fazla geçmemişti. Mesajıma ne zaman görüşelim yazsa bir şekilde görüşüyorduk cidden nasıl bir manifest anlayışıydı bu.
En azından aramız şu anda kötü değildi. Ne iyi ne de kötü diyebilirim. O sıralarda maça olan odağım tamamen bozulduğu için şu anda atılan üçlükten habersizdim ve bir anda ayaklanan öğrenciler yüzünden anlık irkilmiştim. Şu anda öndeydik ve Juyeon'un attığı üçlük de buna katkı sağlamıştı. Sonrasında yarıya kadar fazlaca sayı almıştık. Özellikle Sunghoon baya iyi oynuyordu.
Aralarda tam oturduğumuz kısmın altında bulunan mola alanına geliyorlardı. Heeseung ise Sunghoon ile konuşabilmek hem de motive etmek amaçlı yerinden kalkıp aşağıya doğru eğiliyordu. Karina ise annesiymişcesine onu kıyafetinden sıkıca tutup düşmesini önlüyordu. Dışarıdan bakınca hem komik hem de tatlı bir görüntüydü.
Onlara bakarken Yeonjun ile göz göze gelip duruyordum. Ve açıkçası biraz rahatsız olmaya başlamıştım çünkü gözümü kaçıran kişi hep ben oluyordum. Görmezden gelmeye çalışıyordum sadece. Ve bu fazlasıyla zordu. Sonrasında aynı şekilde devam etmişti ve sonunda Heeseung düşmeden maç bitebilmişti.
Maçı almıştık ve fazlasıyla seyir zevki yüksek bir maç olmuştu. Cidden geldiğime hiç pişman olmamıştım. Heeseung aşağıda oyuncuların olduğu kısma giderken biz de onları beklemek için dışarı çıkmıştık. Yürürken Karina ile birçok konuda sohbet etmiştik yabancılık çekmemiştim. Yeonjun da bazen konuşmaya katılıyordu cidden garip bir ortamdı.
Yaklaşık 10-15 dakika sonra Heeseung ve Sunghoon da gelebilmişti. Hepimiz Sunghoon'u tebrik etmiş ardından çıkışa yürümeye başlamıştık. Karina bu ekiple hep beraber kutlama yemeğine gitmemiz gerektiğini diretmeye başlamıştı. Açıkçası bu beni memnun etmezdi. Zaten şu aralar yemekle aram hiç yoktu bir de toplulukla gidecek olmak daha gericiydi. Ancak reddetme gibi bir durumum da yoktu.
Yeonjun "Maalesef, başka zaman. Bizim farklı bir planımız vardı." deyip elini omzuma atmıştı. Neden yaptığına dair hiçbir fikrim yoktu. Acaba kabul etmek istemediğimi çok mu belli etmiştim. Karina imalı bir şekilde "Peki madem." dedikten sonra farklı yönlere yürümeye başlamıştık. Onlar bizden uzaklaştıktan sonra "Zor durumda kalmanı istemedim ama eğer istersen hâlâ onlara katılabiliriz." demişti.
Yeme bozukluğumdan ona pek bahsetmememe rağmen anlaması biraz garibime gitmişti. Ama memnun da olmuştum çünkü onları tek başıma reddedersem ayıp olurdu. "Teşekkür ederim." demiştim kısaca. Başka ne denirdi bilemiyordum. "Evine kadar sana eşlik etmemi ister misin?" diye sormuştu. Bir anda nasıl bu kadar kibar biri olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ama hoşuma gitmişti en azından insan gibi konuşabiliyorduk.
Onu onayladıktan sonra evime doğru yürümeye başlamıştık. Fazla uzak değildi çabuk varmıştık. Gelene kadar da pek bir şey de konuşmamıştık. Giderken de tekrar teşekkür edip dikkatli gitmesini söylemiştim. Uzun zamanın ardından yaptığım bu aktivite beni mutlu etmişti. En azından Sunoo ve Jay olmadan bir şey başarabiliyor olmak bile önemliydi benim için. Tabii ki bu onlardan tamamen koptuğum anlamına gelmiyordu. Hatta eve girer girmez onlara olanları anlatmak için telefonuma sarılmıştım.
———
selamlarrr nasilsiniz
sinavlaarim cok yaklasti bolum sozu vermiyorum o yuzden
bu bolum de pek icime sinmedi. bu arada sizi uzecek bir haberim var ama diger bolumdeki tahminlerinizi okudum ama maalesefbeomgyu yeonjuna asik degil
en azindan su anlik degil ama bunu bir surece yayacagim
bu arada 1klik bolum yazmisim guzel yorumlarinizi alirim🤙🏻diger bolumde gorusmek uzereee💕💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hope ur ok • beomjun
FanfictionUzun zaman önce en yakın arkadaşlar olan Yeonjun ve Beomgyu aynı kişiden hoşlanmıştı. Bu aralarında kavgaya sebep olup onları ayırmıştı. Ama kader kırık parçaların onarılması için onları tekrar bir araya getirmişti. (sunjay,heehoon) omegaverse/texti...