Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Sana zaten bir uyarıda bulundum. Eğer ikinci kez kaçmaya çalışırsan seni cezalandırırım, bunu söylemedim mi? Fakat sen ise.. beni terk etmeye çalıştın."
Subaru'nun bir parçası senden nefret ediyordu. Onu kendine aşık ettin. Bir insanı sevdiği gerçeğini kabullenemiyordu. İnsanların aşk dediği bu sahte kavramla onu zayıflattın. Sensiz yaşayamayacağını düşündükçe, sana olan nefreti daha da arttı.
Ama...
O da siz olmadan yaşayamayacağının farkındaydı. Ondan uzaklaşmana izin vermemesinin nedeni de bu. Sizi ondan almaya çalışan herkesi tereddüt etmeden, zerre kadar merhamet göstermeden öldürecektir. Kardeşleri de buna dahildir.
Ve sonra onu kendine aşık ettikten sonra ondan kaçmaya çalıştın.
Şu anda seni öldürmemek için çok uğraşıyordu.
Her kadın senin gibi mi?
Adamı baştan çıkardıktan ve sonunda onu kendine aşık ettikten sonra, onu aldatır.
Ne olursa olsun, seni öldüremezdi. Ancak bu sizi cezalandırmayacağı anlamına gelmez.
Sizi cezalandırmak onun için zor olacak. Size acı çektirdiği için her zaman kendini kötü hisseder. Ancak, ona ihanetiniz nedeniyle karşılaşacağınız sonuçlar size bir ders verecektir.
Senin hafif hıçkırığını duyduğunda, sonunda düşüncelerinden sıyrıldı.
Sesine bayılıyor.
"Subaru-Kun! Sana yalvarıyorum, yapma! Özür dilerim, çok özür dilerim- *hıçkırıklar* lütfen bana zarar verme!"
Çığlıklarınızı ve ıstırap çığlıklarınızı duymak bir zevkti. Diğer yandan, bunu duymak cehennem gibi acıtıyordu.
Hıçkırıklarınız ve yalvarışlarınız sağır kulaklara düştü. İri elini yavaşça iki sıska bacağınızın üzerine koyarken acele etmedi. Gözyaşlarıyla dolup taşan gözlerinize baktı. Gözlerinizde görülen endişe ve korku onu memnun etti.
Sana bu cezayı verirse onu terk edemezdin. Evet, bunu yapmalıydı. Bu senin iyiliğin içindi. Dışarısı senin için tehlikeliydi.
"Subaru-Kun- çok üzgünüm. Lütfen yapmayın! Yemin ederim ki kaçmaya çalışmayacağım. Ne dersen yapacağım!" Ah-Ah!
Siz daha cümlenizi bitirmeden kemik kırılmasına benzer bir ses tüm odadan duyuldu. Sıska bacağın onun iri ellerinin gücüyle boy ölçüşemezdi ve bacağını ezdiler. Istırap çığlıklarınız çok yüksekti.
Sakamaki malikanesindeki herkesin acı çığlıklarınızı ve hıçkırıklarınızı duyabildiğinden emindiniz. Bunu sana neden yaptı? Subaru bunu yapamazdı. Senin incinmen konusunda çok endişeli olduğu için sarılmak bile onun için söz konusu olamazdı.
Ama şimdi size acı çektiriyor. Bu yüzden en çok acıyı sen çekiyorsun.
Ağlarken bacaklarınıza bakıyorsunuz ve korkunç morluklarla kaplı olduklarını görüyorsunuz. Her iki bacağınızın da ateşte yandığını hissediyorsunuz.
Siz Subaru'ya titreyen gözlerle baktınız, o da size hüzün dolu gözlerle baktı; ancak şu anda bunların hiçbirinin önemi yoktu. Acı, başka bir şeye konsantre olmanızı engelledi. Gözlerinizi sıkarak kapattınız ve daha da şiddetli hıçkırdınız.
Acı çekmenizin ve ağlamanızın sebebinin kendisi olduğunu bilmesi, kendinden nefretini ve tiksintisini artırdı.
O bir canavar.
Sana bunu yaptığı için kendinden nefret ediyordu ama sen ona başka bir seçenek bırakmamıştın.
İstediği tek şey senin onu sevmendi.
Sen acı içinde kıvranıp haykırırken, o seni nazikçe güçlü kollarının arasına aldı, başını güçlü göğsüne yasladı ve yüzünü saçlarına gömdü. Senin kokunu içine çekti.
Vücudunun titrediğini hissettiğinde, gözlerinden birkaç damla yaş akmasına engel olamadı.
Onun kucaklaması şu anda size hiçbir teselli getirmedi; aksine, daha çok ağlamanıza neden oldu.
Siz hıçkıra hıçkıra ağlarken, o başınızın tepesini nazikçe öptü ve alçak bir fısıltıyla sizinle konuştu.
"Bana başka seçenek bırakmadın; beni sana bunu yapmaya zorladın..."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
