hao ilaçlarını içmeye başlamıştı buna şuan zorunlu tutuluyordu hem ailesi hem piskoloğu onu zorluyordu ve o da mecburen tekrar içmeye başlamıştı. ilaçlar onu iyileştiriyordu evet ama o bunu istemiyordu.
----------------------
"şunu görüyor musunuz ilk defa kendi kendine konuşmadığı bir an"
"bence bundan daha çok korkmalıyız"
"hey çocuklar, ilaçlarını almaya başlamış sınıftan bildiri aldım"
"o gerçekten deli"
"evet"
ne diyorlardı? hao anlamaya çalışıyordu ama anlayamıyordu. kendi kendine konuşmamıştı hiçbir zaman. nerden çıkarıyorlardı. hao jun ile konuşuyordu bunu anlamıyorlar mıydı? hao'nun aklı çok karışmaya başlamıştı evet bi hastalığı olduğunu ve bazı olmayan şeyleri gördüğünü biliyordu ama jun vardı değil mi? jun a hao'nun aklında kurduğu bir hayal ürünü müydü?.
hao bu yüzden jun'u göremiyordu, jun gerçekten yoktu. ama şimdiye kadar gördüklerinden daha farklı daha gerçekçi ve daha şefkatliydi olamazdı hao jun'u kendi dünyasında yaratmış olamazdı.
-----------------------
hao ilaçlarını içmeye devam etti hatta etkilerini görmek için gereğinden fazla içiyordu. bu konu cidden aklını fazla kurcalıyordu. Jun o yüzden mi hao'ya sürekli "beni bırakmak istemiyorsan ilaçlarını içme" diyordu
şu an jun yoktu ve ona jun etkisi yaratabilecek tek şey resim çizmekti bundan bile bıkmıştı artık ama hayatında başka bir aktivitesi yoktu hao'nun bir tek jun vardı ve artık onun bile olduğundan emin değildi.
her zamanki gibi tuvalini aldı ve sandalyesine oturup çizmeye başladı. doğum gününde çizdiği resmin aynısını çizdi bir sahil vardı deniz masmaviydi. sahilde insanlar vardı iki genç denizde çocuklar gibi eğleniyordu güneş tam tepedeydi. Ama bu resmi o resimden ayıran birşey yaptı hao. Çizimin üstüne siyah boya ve kalın fırça ile bir çarpı çizdi.
ve bu sefer resmin sol alt köşesine "lie" yazdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sacrifice | junhao
Fanfictionhao çizimini bitirmişti çizimde bir sahil vardı ve gene siyah beyazdı deniz grinin en açık tonuydu derinleştikçe açık grinin yerini koyu gri alıyordu kayalıklarla dolu bir yerdi burası kayalıklar simsiyahtı bir kaya hariç o kaya kırmızıydı kan kırmı...