Hao haftada bir olarak piskoloğuna gidiyordu ve günden güne daha iyi bir hal aldığınısöylüyordu piskoloğu hao'ya. Hao buna sevinemiyordu, hala aklı jundaydı ne yapması gerekiyordu bilmiyordu ve ona tavsiye verebilecek biri yoktu piskoloğuna bu konuyu danıştığında ona zamana bırak diyordu sanırım hao'nun junun gerçekten var olduğunu ya da hayal olduğunu hemen anlayamayacaktı.
-------------------
"hao"
"evet?"
"şu çocukla artık konuşmuyor musun?"
"hangi çocuk?"
"şu senin renkli resim çizmeni sağlayan"
"hayır görüşmüyoruz"
"neden?"
"bilmiyorum"
--------------------
hao gene çıkmaza düşmüştü hocası daha önce jun'u görmemişti adını bile bilmiyordu ama onun hao'ya iyi geldiğini o bile anlıyordu hao'nun artık gerçekten bir seçim yapması gerekiyordu.
sağlığını mı seçmeliydi yoksa jun'u mu?
--------------------
hao bu sefer kendi için anlamı çok büyük bir tablo çizecekti bu tablo onu nereye götürürdü bilmiyordu ama iyi bir yer olmadığı kesindi.
bu sefer renkli çizmesi gerekiyordu bu resmi. Her resminde olduğu gibi bir deniz çizdi uçsuz bucaksızdı gene bir insan,hayvan veya bir bitki yoktu etrafta. Kumlar sarı ve kahverengi karışımıydı bir sürü deniz kabuğu vardı hepsinin içi boştu. güneş gene kıpkırmızıydı batıyordu ama sanki güneş bile hao'nun kalbi gibi kan ağlıyordu bu sefer. hao gene bir kaç kayalık çizdi ve gene bir kayalığı kanla kapladı ve kayalığın hemen karşısındaki denize kendini ölüme bırakmış bir genç çizdi. güneş hemen gencin üstündeydi ve kaya da hemen gencin karşısındaydı. güneş ve kayalık aslında gencin kanayan kalbiydi...
ve minghao bu fotoğrafı büyük harflerle "SACRIFICE" olarak anlandırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sacrifice | junhao
Fanfictionhao çizimini bitirmişti çizimde bir sahil vardı ve gene siyah beyazdı deniz grinin en açık tonuydu derinleştikçe açık grinin yerini koyu gri alıyordu kayalıklarla dolu bir yerdi burası kayalıklar simsiyahtı bir kaya hariç o kaya kırmızıydı kan kırmı...