BİİİP BİİP BİİP BİİP
AH... diye inledim alarmın ani sesiyle dün gece çok geç yatmıştım bu yüzdende pek fazla uyuyamamıştım saat 12 yi gösteriyordu bir an kendii evimde sandım fakat hemen sonra anılar tekrar zihnime hücum etmeye başladı aklıma ilk gelen şey yemek olmuştu karnım deliler gibi gurulduyordu hemen yatağımdan kalkıp mutfağa indim dolap ağzına kadar doluydu kendime hemen bir ekmek arası salam hazırlayıp mideye indirdim açlığımı dindirdikten sonra banyoya girip iyice bir duş aldım ve tuvaletimi yaptım lavobada hemen sakallarımı ve bıyığımı tıraş edip üstümü giyindim tam kapıdan çıkacakken çıkıp da ne yapacağımı düşünmeye başladım tabii ya kendime bir silah bulmalıydım yola çıkıp silahlığa doğru yürümeye başladım sığınağımızda en az 100 kişilik yer varken nüfusumuzun bu kadar az olması insanı üzüyordu neyse kızlar birilerini daha bulurlar ne de olsa diye düşünüp adımlarımı hızlandırdım silahlığa vardığımda durumumuzun hiç iyi olmadığını anlamaya başladım sadece 2-3 tane tekli 1 tanede av tüfeği vardı kendi magnum umu aldım ve yollarda işsizce dolaşmaya başladım bir yandan da duvarı inceliyordum duvar her ne kadar zombilere karşı güvenli olsada insnalara karı pek de iyi koruyamazdı bizi fakat az da olsa zombi romanı okumuştum ve insanların 1 ay sonra gruplaşmaya başladığını biliyordum yani 1 ay içinde kendimizi koruma altına almalıydık duvarın üzerine çıkıp araziyi incelemeye başladım 1 km sonra etrafta ağaçlar başlıyordu bu hem iyiydi hem de kötü iyi haber zombiler ve insanlar bizi uzaktan göremez kötü haber ise biz onları farketmeden birden üstümüze çullanabilirler ormanda çok rahat saklanarak ilerleye bilirlerdi duvarların etrafı su ile kaplıydı kapı hariç ve bu gerçekten de çok iyiydi hem zombiler bize gelemez hem de insanlar suyun içinde çok ses çıkarır ve herkesi uyandırabilirdi fakat diğer bir sorun ise kapı tarafının tahtadan olmasıydı yani bunu hem zombiler hem de insanlar rahatça kırabilirdi Ahmetlerden tel ve demir aramalarını istemeliydim sığınaktaki araçlar ise 2 motor ve 1 tanede kamyon du bu sığınaktaki her kesin kaçması için yeterli değildi bu da ayrı bir sorundu sığınakta gruplaşmalar olacağını tahmin edebiliyordum şu an da kimsenin benim ile bir sorunu yoktu ve olmaması için dikkat de etmeliydim yere inip erzak deposuna yürümeye başladım bu gün ilk kez şans yüzümüze gülümsedi diye mırıldandım içimden erzak deposu ağzına kadar su ve yemek ile doluydu burada en az 6 aylık yiyecek vardı fakat mutlu olmaya zaman bulamadan Ahmet yanıma gelip bana
-halil dışarıda bir grup insan var ellerinde silahları ile buraya doğru geliyorlar
-ne zaman buraya varırlar ?
Ahmet 1-2 saniye düşünüp
-10 dakika sanırım dedi
-tamam Muhammet i de uyandır onları karşılayacağız sen de gel bulabilirsen buğrayı da çağır
dedim ve silahlığa doğru koşmaya başladım silahlığa vardığımda tüm silahları ve mermileri alıp kapıya doğru koşmaya başladım Muhammet ve Ahmet beni orada bekliyordu fakat buğra yoktu içimden bir küfür savurup silahları dağıtmaya başladım
- Ahmet sen tüfeği al kendine bir yer bul eğer çatışma çıkarsa bize oradan destek verirsin Muhammet ve ben ise onlarla konuşmaya gideceğiz biz ya da onlar ateş etmeden sakın onlara ateş etme
dedim ve yola koyulduk Ahmet yolun yarısında yanımızdan ayrılıp çalılardan ilerlemeye başladı yaklaşık 5 dakika kadar yürüdükten sonra onları gördüm 2 kişi idiler içimden Ahmet in çoktan bir yere pusmuş olması için dua etmeye başladım
birden kısa olan adam:
-hey sakin olun amacımı-
demişti ki birden silahlarını bana tutmaya başladılar 2 si de silahlarını bana tutarken Muhammet de hemen birine nişan aldı
uzun olan birden:
-yere yatın diye bağırdı ve bir el havaya ateş etti ondan sonra ise her şey bir anda oldu birden bir silah sesi duyuldu ve uzun olan adamı vuruldu Muhammet de kısa olanı vurdu
-helal beyler
dedim ve bir anda uzun olanın silahını doğrultmaya çalıştığını fark edip silahımla onu vurdum bu duygu... nasıl desem hiç te hikayelerde ve romanlarda anlatılan gibi değildi kendimi hiç te pişman hissetmiyordum aksine silah ile birini vurmak bana keyif vermişti belki de deliriyordum fakat açıkçası kendimden korkmuştum bunun gibi bir durumda üzülmem gerekiyordu
-vay be dedi Ahmet açığa çıkıp bu iş çok hızlı oldu
-neyse ne şunların silahlarını alalım ve sığınağa geri dönelim
-haklısın karnım çok acıktı
dedi Muhammet bunun üzerine gülsek te Ahmet ve Muhammet in üzüldüğü belliydi belli ki etkilenmişlerdi bu konuda onlarla dalga geçmek aklıma geldiyse de sığınak tan gelen silah sesleriyle tüm düşüncelerim bölündü ve sığınağa doğru tam gaz koşmaya başladım arkama bakınca Ahmet ve Muhammet inde benim gibi koşmaya başladıklarını fark ettim doğal olarak Ahmet beni hemen geçse de Muhammet ve ben aynı hızda ilerliyorduk sığınağa vardığımızda...