İntikam

63 8 4
                                    

Han yemeğini yedikten 15 dakika sonra zehirden bayıldı. Komutan ve korumalar geldi odaya götürdüler jisoo Han'a serum taktı ve biraz ilaç koydu seruma. 1 saat sonra ayıldı.

-Beni o üç piç zehirledi dimi jisoo.

-Evet Han. İntikamını alacak mısın?

-Sorduğun sorunun cevabını bence biliyorsun.

-Han sen bir şey yapma başına bir iş gelecek.

-Bana yapılanın altında kalamam hallederim sen merak etme.

-Peki sen bilirsin.

Han bahçede o grubu arar ve en sonunda bir ağacın altında oturur halde onları buldu.

-Vay vay vay bizim ki iyileşmiş bakıyorum da.

-Ben iyileştim ama sizi bilemem.

-Ne geveliyorsun ağazında gerizekalı.

Han'ın üstüne yürü.

-Ne yapabilirsin ki bu kısa boyunla hee.

Han birden çocuğun çenesine vurdu ve yere düştü diğerleri de geldi kafalarını birbirine çalıştırdı. Birisinin burnunu kırdı,diğerinin kolunu yerinden çıkardı ve diğeri ise kan kusuyordu.

-Bir daha sakın bana bulaşmayın kalkmayın yoksa bunun iki katını tekrar görürsünüz!

Üçüde koşarak oradan kaçtı sanki tavuk gibilerde. 2 gün sonra Han kafeye gitti.

-Ünlü organ mafyası hakkında hiç bir bilgi nasıl olmaz ya çıldırıcam.

Han'ın bilgisayarı nedensiz bozuldu ne yaparsa yapsın açılmıyordu.

-Hay sıçayım böyle şansa!

-Merhaba rahatsızlık veriyorsam özür dilerim ben bilgisayardan anlarım yardım edebilir miyim?

-Lütfen.çok teşekkür ederim.

-Rica ederim.

3 dakika sonra bilgisayar açıldı.

-Çok teşekkürler. Adınız ne size nasıl borcumu ödeye bilirim?

-Adım lee know. Ne borcu ben isteyerek yaptım.

-Lütfen şurada çok güzel bir kahveci var size oradan kahve ısmarlayayım nolur kabul edin.

-Peki.

-İki buzlu americano Lütfen.

-Siz galiba cinayet mafya ile ilgili şeyler seviyorsunuz galiba.

-Evet. Siz sever misiniz?

-Tabiki bayılırım!

Lee know peçete alırken Han'ın üstüne kahve döktü.

-Özür dilerim.

-Sorun değil gerçekten.

-Üstünüz battı ama.

-Olsun sorun yok.

-Bana telefon numaranızı verin size tekrar buluştuğumuzda yenisini alayım. Olur mu?

-Ama zahmet olmasın.

-Olmaz. Söyleyin.

-148*****

-Adınız ne bu arada?

-Peter.

-Tanıştığımıza memnun oldum Peter.

-Bende Lee know.

Han okula giderken Lee know'un ne kadar yakışıklı ve çekici olduğunu düşünüyordu. Sanki peri masalından çıkmış gibiydi.

-Han hemen gel buraya!

-Efendim Johnny Canter komutanım.

-Artık bu okulda kalmayacaksın kendine bir yer tut orada yaşa ben bilmem!

-Neden! Eğer o 3 kişi içinse haksızlık.

-Ne haksızlığı he!

-Onlar beni zehirledi ve onlara ceza vermeyeceksiniz!

-Sen karışma eşyalarını topla ve git hemen!

-Peki.

Han hem üzgün hemde kızgın bir şekilde eşyalarını topluyordu.

-Han hayırdır nereye?

-Jisoo beni kovdular ben artık kendim yaşayacağım.

-Ne! Nasıl sen yaşayamazsın.

-Deneyeceğim.

-Sana mesaj atarım o zaman bana cevap yazacaksın yoksa seni döverim tamam mı Han?

-Tamam jisoo söz.

Han jisoo'ya sarıldı ve çıktı. Geçen bulduğu bilgi sayesinde kazandığı parayla bir otel odası tuttu. Bu otel şehir merkezinden uzak tam bir ajana uygun bir yerdi. Hemen alıştı ve kendisine  gelecek görevleri bekliyordu.

-Minho Sana iyi bir görev vericez bunu iyi bir şekilde yapabilecek misin?

-Sormanız hata efendim.

-Görevin seninle yarışan Han'ı ile ilgili bilgi bulmak ya da kendisini. Bize çok  iyi bilgiler verecektir.

-Tabi ki efendim bana Han ile ilgili bilgileri verin hallederim.

-Çok zeki ve iyi bir ajansın umarım gözümden düşmezsin.

-Düsmeyeceğim iyice çalışıp güçleneceğim ve en mükemmel insan ben olacağım. Hep bir numara ben olacağım.

-Umarım minho.

İki Düşman AjanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin