'Yağmursuz Bir Yıl' .4.

3K 215 17
                                    

Merhaba Şirin Melezlerim... İlk kendim başlamak istedim çünkü 3 gün kuralından geride kaldım sanırım ve whatsapp grubu kurmak istiyorum. Katılmak isteyenler bana mesaj olarak numaralarını ve adlarını atsınlar çok katılım olursa kuracağım. Yazar-okur buluşması gibi bir şey olsun ve bir şey rica edeceğim. Yeni bir genç kurgu hikayesi yazmaya başladım EYRAZ adında bakarsanız sevinirim. Profilimden bulabilirsiniz :) Öpüldünüz :*

Şarkı; Selena Gomez- A Year Without Rain


*Stephanie*,


Derin bir nefes alıp kötü bir kabustan uyanmışcasına terler içinde ve telaşla gözlerimi açtım. Ensemde başlayan ağrı tüm başımı zonklatıyordu. Başımı kaldırmam bu ağrı bakımından hiç de yardımcı olmamıştı açıkçası. Görüş alanım hala bulanıktı. Fakat sanki bulanıklığın nedeni gözlerimin uyuşuk olması değilde başka bir şeymiş gibi geliyordu.

Vücudumdaki en küçük iliğe kadar hiçbir yerimi hissedemiyordum. Yıllarca aynı pozisyonda yatmışım gibi geliyordu. Biraz da olsa iyi bakmaya başlayan gözlerim, sağ göğsümün üzerinden yükselen hançerle karşılaşınca tüm o eskitilmiş parlaklığıyla ve ucundaki taşla bana göz kırpıyordu. Adım üzerine o kadar derin kazınmıştı ki kazınan yerleri doldursalar dahi belli olacak gibi duruyordu. İşlemeli ve antika görüntüsü benim zararıma olmasa onu odamın duvarına asabileceğim bir süs haline getiriyordu. Belkide masamın üzerine sabitleyip takılarımı asmalıydım. Ona kanım değdiği düşüncesi aklıma gelince hemen diğer düşünceyide derin odalarıma süpürdüm ve orada her gün biraz daha biriken toza baktım. Buraların ciddi anlamda süpürülmesi gerekiyordu. Her şeyi buraya süpürerek tozun parmak kalınlığında olduğu bir yere dönüştürmüştüm burayı. Düşünülecek o kadar şey vardı ki.. Ama hatırlayamıyordum.

Dikkatimi tekrar hançer zerinde yoğunlaştırıp uyuşmuş ellerimle onu oradan nasıl çıkaracağımı düşünmeye başladım. O oradan çıkmadan halsizliğim geçmeyecek gibiydi. Ya da... Başa saralım. Yani ilk uyandığım zamana. Benim uyanmam için bunun çıkmış olması gerekmez miydi? Ben uyandığımda başımda Justin'i filan bulacağımı düşünürdüm. Bu demek oluyordu ki hançerler etkisini kaybetmişti. Belki de belli bir zaman sınırı vardı. Yapan bunu düşünmüş olmalı. Ama neden ve kim bizim aleyhimize olan bir icat yapardı ki? Hemde doğaüstü bir icat.

Bunu daha önce hiç düşünmediğimi fark ettim. Hatta aklıma bile gelmemişti, çünkü onu o tozlu alandaki dosyaların arasında bulamıyordum. Ensemdeki ağrı 'Ben hala buradayım sersem!' dercesine sızladı ve dudaklarımdan bir inilti kaçmasına sebep oldu. "Ah!"

O zaman fark ettim. Nefes almıyordum. Tamam bir vampir olarak ölü olabilirim ama nefes alan bir ölüydüm. Yani... İronik..

Kendimi nefes almaya zorladım. Sanki birisi akciğerlerime bağlı soluk borusunu tıkamış gibi hissediyordum. Havayı hissedebiliyordum ama ne içime çekebiliyor ne de dışarı üfleyebiliyordum. Sanki o hançer oradayken bütün yaşamsal faaliyetlerim kısıtlanmış gibi geliyordu. Damarlarımda kan akmıyor, kalbim atmıyor gibiydi. Hoş, içinden geçen bir hançer varken kalbim nasıl atsın onada hak veriyordum.

Hançeri izlemeyi bırakıp ellerime baktım. Parmak uçlarımı ancak küçük titreşimler şeklinde hareket ettirebiliyordum. Beynim kendine yeni gelmiş gibi burnumun ucundaki camı yeni fark ettim. Neyin içinde olduğumu hala kestiremiyordum. Ama rahat bir yüzeyde yattığım sırtıma değen yumuşak şeylerden belli oluyordu. Kutu gibiydi. Düşündüğüm şey olamazdı değil mi? Tanrım! Bir tabutun içinde yatıyordum.

Ani refleksle kasılan kolum güçlü telaş sayesinde artık hissedilebilir olmuştu. Ensemdeki ağrı yerini sızıya bırakmıştı. Orayı yakan soğuk bir şey akıyormuş gibi hissediyordum. En azından bana dokunan şeyleri hissedebiliyordum. Fakat hissetmemeyi dilerdim çünkü bu his beynim patlamış ta suyu akıyormuş gibi hissettiriyordu. Refleks sayesinde birazda olsa düzelen kolumu yavaş ve uyuşuk hareketlerle kaldırıp hançere götürdüm. İşlemeler hançere değdiği an göz kapaklarım istemsiz bir şekilde kapandı ve gözlerimin önünde koyu yeşil belirdi. Yeşil toplandı ve bir zümrütün içine hapsoldu. Sonra boyun kısmında parlayan o zümrütle ne olduğu belli olmayan bir siluet belirdi. Her şey o kadar hızlı olmuştu ki ben neler olduğunu anlayamadan bir ses kulaklarım çınladı ve ensemdeki ağrı baskınlığını bir kez daha gösterdi.

▼Şirin Melez 2▼Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin