Merhaba,
İlk hikayemizle başlıyoruz kemerleri bağlayınn
Zincirlikuyu metrobüs durağındayım. Hafta içi saat akşam 7. Alabildiğine kalabalık yığınla insan benim gibi evine varmak mücadelesi vericek birazdan. METROBÜSE BİNME MÜCADELESİ!! Sonunda kiminin mutlu ayrıldığı kiminin pes edip sıradaki aracı beklediği kiminse 'sikerler böyle işi' deyip diğer kader arkadaşlarıyla beraber sıcak temaslar kurmayı göze aldığı bir mücadele.
Bu mücadele sonunda ben ilk gruba -biraz da şansımın yardımıyla- dahil oluyorum. Karşılıklı bakan 4'lü koltuklardan birinin diğer yarışmacıların gözünden kaçtığını görüp zıplıyorum hemen.
Yanımda kirli sakallı, gözlerinden okul yorgunluğu fırlayan bir genç çocuk oturuyor. Yaşlı birini görüp yer vermek zorunda kalmayayım diye kendisini telefona gömmüş durumda xd Yolunun uzunluğuna göre 2. evreye yani uyku evresine geçebilir.
Karşımdaki ikili koltukta çantalarından ve duraktaki konuşmalarından anladığım kadarıyla öğrenci bir çift ve muhtemel kızın bff'i olduğunu düşündüğüm, beyaz tenli, iri gözlü, kıvırcık kumral saçları ve turuncu ojeleriyle bir kadın oturuyor. Evet 3 kişi oturuyorlar. Sıcak tebessümüne eşlik eden gamzelerine kıyamamış olacaklar ki 'gel üç kişi sıkışırız' deyip oturdular.
Topkapı durağına yaklaşıyoruz. Kulaklığımın tekini çıkarıyorum. Konuşulanları duyup bir şekilde muhabbetlerine dahil olmaya çalışacağım. Evet ben Beylikdüzüne gidiyorum yolum uzun ama onun yolu o kadar da uzun olmayabilir. Bu yüzden elimi çabuk tutmam lazım.
Sıkıcı konular. Ekonomi dersleri ve sınavları hakkında bir takım konular üzerinde konuşuyorlar. Bu dakikada olaya dahil olamam. Hiç bilmediğim yerden sordunuz hocam olmadı şimdi bu... Pusuya yattım ilgimi çeken herhangi bi konu hakkında konuşmalarını bekliyorum...
Bakırköy durağına gelirken konu Netflixe ve filmlere geldi işte bu bir firsat olabailir.
Bizim kıvırcık Hateful Eight'den bahsediyor. Diğer ikili filmi izlememiş. Hangi mağarada yaşıyorsunuz, bunu da izlersin abiii gibi bir takım eleştirilerden sonra (Bu sırada ben twitterda sağ sol yapıp takılıyorum) 'yoldan 5 kişi cevirsek 6'sı izlemiştir' gibi soğuk ve mantık dışı bir espri yapıyor ve ben istem dışı gülerken kulaklığımın diğer tekini çıkardım ve ona dönüp 'Kusura bakmayın kulak misafir oldum ama bu kadar da insafsız olmasak mı insanlara karşı' deyip gülmeye devam ettim o da bana aynı samimi tebessümle karşılık veriyordu (1-0 öne geçtik) ama diğer iki arkadaşı gülmeyi kesmiş bana bakıyorlardı. Sanırım bana gıcık oldular (rakip taraftarı kışkırttığımız için durum 1-1).
'Gerçekten ama çok ünlü bir film nasıl izlemediniz yani?' diye sordu 3ümüze. 'Ben izledim canım' diyip filmin konusunu ve yüzeysel olarak olay örgüsünden bahsettim (canım olayı ve konuşurken sadece onun gözlerine bakmamla durumu 2-1'e getirdim). Diğer kızın bayağı hoşuna gitti film 'izleyelim bu akşam' dedi erkek arkadaşına dönerek. 'Ya Arif geçen gün izleyelim dedi onu da fragmana baktık sarmadı izlemedik başka bişeyler izleriz bebeğim' DEDİ. bebeğim hshshs peki....
Bunun üzerine kıvırcık kızın inanılmaz gözleriyle baş başa bir kaç saniye geçirip gülümsedim, o da çocuğun salladığını anlamış olacak ki 'aynen aynen' mimiği yapıp güldü.
Bir müddet sessizlik oldu ben twittera ve kulaklığıma geri dönmüştüm. Kıvırcık sessizliği bozdu ve bacağımı dürterek 'Sen hangi okulda okuyorsun?' diye sordu. 'Mezun olalı bir yıl oldu' dedim ve peşinden herkesin sektirmeden sorduğu o iç sıkan bunaltan soru geldi... 'Nerede çalışıyorsun?'... İnsanlar neden hep bunu merak eder? Nerde okuduğumuzun ne iş yaptığımızın hangi muhitte oturduğumuzun ne önemi var?
Normal şartlarda daha adımı bile sormadan ne iş yaptığımı soran insanlara karşı kusursuz çalışan yalan mekanizmamı devreye sokarım. Kimi zaman üniversite mezunu bir taksi şoförü, kimi zaman firmalara danışmanlık yapan bir kalite mühendisi, kimi zaman özel bir lise eğitim kursunda hoca olduğumu (ki şuan ilk aklıma gelenler bunlar) söyler dalga geçerim. Bunların yalan olduğunu ve benimde böyle bir huyum olduğunu bilen arkadaşlarım da gülerek yalanıma ortak olurlar. Fakat bu kadın sorunca benim yalan makinası devre dışı kaldı 'Çalışmıyorum henüz, iş arıyorum.' diye dökülüverdi dudaklarımdan kelimeler.
Tam da ilk sorusundan daha da gıcık bir soru olan nerelerde iş aradığımı soruyordu ki, onlar için son durak olan beşyol durağına geldik (Hakemin olaya el atmasıyla maç 3-2 bitiyor... Taraftar üzgün tribünlerden yönetim istifa sesleri duyuluyor...). 'Biz iniyoruz sana iyi yolculuklar' deyip indiler. O inerken el salladı, bende mağrur bir bakışla onu uğurladım ve bir metrobüs aşkı daha bitmiş oldu...
İyi günler sevgili okur....