ALABORA NEFES

6 2 0
                                    

Çok değil iki saat öncesinde ki gibi tekrardan yaşayabilecek miydi hayatı? Florasanı ömrünün son demlerine varan koridorun soğuk zemininde cenin pozisyonunda komaya girmiş gibi donuk olan genç bile sayılamayacak kız aslında ona ait olmayan hayatında nasıl bir rota çizecekti? Yalanlarla kendini avutabilir miydi? Hiç tanımadığı insanların güveninin kollarına gözünü kırpmadan atabilir miydi kendini? En fazla ne olabilirdi ki değil mi? Kim bilir belki de böyle düşünmek ileride farkına varacağı en büyük hataydı

Kalmalıydı artık değil mi şu soğuk koridordan? Evet eğer böbrek yetmezliğiyle karşılaşmak istemiyorsa kesinlikle kalmalıydı ama dizleri sanki onun sözlerinden bağımsız kendi egemenliğini kurmuş gibi davranıyordu. Çaresizlik zihninin derinliklerinde pusu kurmuş bekliyorken minik kızın yüzüne vuran Florasan ışığını engelleyen sahibinden daha büyük duran gölge oldu. Başını kaldırıp bakmalıydı değil mi? Fakat o zaman neden yapamıyordu? Zaten bir kaç dakikanın ardından gerek de kalmamıştı. Karşısında ki kişi önce eğildi sonra tek dizini altına alarak oturdu. Amacı neydi ki bu zavallı kızı neden görmezden gelip yoluna devam etmiyordu. Başını kaldırması gerekiyordu ama güçsüz çabaları işe yaramamış ve yaşamasına da gerek kalmamıştı otuzlu yaşlarının sonunda ki adam avucuna göre fazla minik kalan çenesini tutup yukarı kaldırdı. O an adamın yanında kendisi yaşlarında bir çocuğun daha olduğunu fark etti. Yanıp sönen florasana rağmen minik çocuğun metalik gözlerine takılı kaldı. Sadece gözlerinin değil aklının da takılı kaldığının farkında değildi ömrü boyunca unutmayacağı gözlerde. Bu soğuk koridor ona çok şey getirecekti iyi ve ya kötü hiç fark etmez. Metalik gözlerden bedenine değen bakışlar tüylerini ürpertiyordu. Orta yaşlı adamın 'artık bizdensin' demesiyle gözlerini alabildi o metalik gözlerin sahibinden. Sonunda ömrünü bitiren florasan minik kıza büyük korkular bahşetti. Burada onu öldürseler cesedi bile bulunmazdı. Karanlık, korku ve adrenalin minik kızı krizin eşiğine sürüklüyordu. Kendinden kat kat büyük bir beden tarafından havaya kaldırılıyordu. Bilinci bulanıklaşıyor, kendini kaybediyordu yavaş yavaş. Ve sonunda kapanmıştı gözleri bu acıdan kurtulmanın bir başka yoludu.

Gözlerini ömrü daha uzun olan bir başka florasanın ışığıyla açtı, kafasının hemen yanında damlayan serumu gördü. Minik elinde ki parmağına takılı satrasyon cihazına anlamsız bakışlar atıyordu. O sıra üzerinde yoğun bakışlar hissediyordu kafasını sola çevirince bu bakışların metalik gözlere ait olduğunu anladı. Koridorun soğuk zemininden daha soğuk olan bu gözlerle ne kadar bakıştığını hesaplamayı bilmiyordu küçük kız ama her ne kadar buz gibi olsa da bıkmazdı bakmaktan. İlk defa soğuk olan bir şeyi sevmişti ve bu şey sevemesi gerekenler listesinde zirveyi zorluyordu.

Yerinden kalktı metalik gözlerin sahibi onu ilk görünce kendiyle yaşıt sanmıştı ama şimdi dikkatli bakınca kendisinden üç ve ya dört yaş büyük olduğu düşünmeye başladı. "Artık bizdensin" dedi metalik gözlerin sahibi "Hızlı toparlan" diye de devam etti. Onlar kimdi ki ve nasıl onlardan biri olmuştu, onlardan biri olmak ne yapmayı gerektiriyordu kafasında onlarca soru vardı fakat karşısında ona buz gibi bakan metal gözler varken nasıl soracaktı bu soruları. O buz gibi bakışların sahibi ayağa kalktı ve kapıya doğru yürümeye başladı minik kız bir cesaretle "Adın ne" dedi.

Metalik soğuk bakışlar saniyelik kızın gözleriyle buluştu "Kayra" dedi ve yoluna devam etti. Bu ismi ilk defa duyuyordu minik kız acaba anlamı neydi? İlk defa duymasına rağmen ilerleyen zamanlarda duyacağını ve asla unutmayacağına dair bir his kapladı içini.

Bu benim ilk deneyimim, umarım her hangi bir anlam bozukluğu ya da yazım yanlışı fark ettiğiniz zaman anlayışlı olur affeder,görmezden gelirsiniz.
Sizden ricam hikayeyi sadece giriş bölümüyle değerlendirmeyin. Tahmin ve düşüncelerime göre uzun bir yola çıkacağız. Umarım bu yolda yanımda olursunuz.
~

Nisa

ALABORA NEFES Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin