[1]

228 21 53
                                    

"Hadi Plagg, uyan!" diyerek başında bağırmaya başladı küçük kwaminin başında sarışın. Bir yandan da yattığı yastığı çekiyordu. "Kokuşmuş peynirler adına, Adrien. Beni sabah sabah uykumdan edecek kadar heyecanlandıran şey ne?!" diyerek havada süzülerken minik bedenini esnetti.

Adrien küçük bir çocuk edasıyla "Bugün Paris'e dönüyoruz." deyip odada zıplamaya başladı. "O gün bugün müydü?"

"Evet, Plagg. İnanabiliyor musun, yıllar sonra oraya dönüyoruz." Kendi dediği şeye üzülmüştü Adrien. Yıllar önce Paris'ten ayrılmıştı.

Adrien'ın birden bire durgunlaştığını gören Plagg sahibinin omzuna konup minik patisini yanağına yasladı. "Çocuk, bugün üzülmeyeceksin. Artık o adamın hayatında yeri yok. Unut artık, arkadaşlarını, sevdiklerini göreceksin." Plagg Adrien'ın burnunun ucunda kondu. "Özellikle de birilerinin seni çok özlediğinden eminim."

Plagg'in dedikleri Adrien'ı yeniden gülümsetmişti. Zaten ilişkileri yıllardır böyle yürümüyor muydu? Plagg, Adrien'ı çok küçükken -14 yaşındayken- tanımıştı. Onun çok güçlü olduğunu görmüştü. Jelibon babasına rağmen, kalp kırıklıklarına rağmen mutlu ve neşeli olduğunu görmüştü. Keyfi kaçtığında onu neşelendirmemiş miydi? Plagg, onun en yakın arkadışıydı.

Sonra bir asker gibi elini başına koyarak "Emredersiniz efendim." diyerek dik durdu Adrien. Kıkırdamalar eşliğinde otel odasından çıktı.

Kahvaltı salonuna inip yiyecek bir şeyler aldı. Bir masaya oturdu. Adrien 3 yıldır Newyork'taydı fakat Paris'e döneceğinden evini satmıştı. Kahvaltısını yaptıktan sonra odasına çıktı, valizlerini alıp havaalanına gitti. Nihâyet uçağa binip koltuğuna yerleşti.

Plagg deri ceketin içinden seslendi, "Sonunda bindin, mutlu musun?"

"Hşt, sessiz ol Plagg. Bir benim ceketimle konuştuğumu görürse deli olduğumu düşünebilir," dedi ceketi hafif sıyırarak. "Zaten delisin."

Adrien kaşlarını çattı şakacıktan. "Şu lanet olasıca peynirlerinden birini ağzına sokup çeneni yolculuğun sonuna kadar kapa." Bunu sert bir dille değil, aksine tripli bir sesle söylemişti.

᯽✫᯽

Nihâyet ayakları yere basmıştı. Paris'te hafif bir sonbahar havası vardı. Arada sırada yağmur çilidiğinden yerler nemliydi. Bavullarını alıp havaalanından çıktı. İşte o anda aklına dank etmişti. İlk önce nereye gidecekti? Arkadaşlarına nasıl ulaşacaktı? Bunları heyecandan hesaba katmamıştı. "Plagg, bir şeyi unuttum. Ben Paris'e geldikten sonra ne yapacağımı düşünmedim."

"Aferin sana. Neyse, yapacak bir şey yok. Başa gelen çekilir. Düşün bir şeyler."

Genç adam valizlerini bir otele bıraktıktan sonra gezip bir kafede oturmaya karar kıldı.

Gittiği kafenin ortamı ahşap temalıydı. İlham vereceğine inandığı hoş bir ortam vardı. Küçük bir yerdi, bir masaya oturup bir bardak sıcak çikolata sipariş etti.

Etrafına bakarken yeşil gözlerine tanıdık bir sima çarptı. Çok dikkatli bakınca bu bayanın kim olduğunu anlaması uzun sürmedi. Zarif kalem tutuşu ile çizim yapıyordu. Giydiği siyah kapüşonlu tişörtün şapkasını kafasına çekti. Altın sarısı saçlarıyla beraber gözlerinin tamamı kapanmıştı. Kendi masasından kalkıp bardağı ile beraber genç kızın oturduğu masaya ilerledi. Kızın karşısındaki sandalyeyi çekip hiçbir şey yokmuşçasına oturdu. Marinette kim olduğunu bilmediği bu adamın masasına gelmesinden rahatsız olmuştu. Mırıltı ile "Beyefendi?" dedi.

"Çok güzel çiziyorsunuz, lütfen devam edin." Adrien gördüğü tasarımlardan etkilenmediğini inkar edemezdi. "Teşekkürler..." diyerek çizimine tereddütle devam etti gece saçlı kız. Bir yandan da gözlerini ayırmadan daha yüzünü bile görmediği bu adamı dikizlerken bir şey fark etti: Onu izlediğini. Hayır, çizimi değil, Marinette'i izliyordu ve genç kızın bundan hoşnut olduğu söylenemezdi.

Yoğun geçen birkaç dakikanın ardından "Marinette." dedi sarışın genç. Genç kız bu adamın adını biliyor olmasına şaşırdı. En sonunda sinirlerine hakim olamayıp "Sen sapık mısın ya?" diyerek sinirini çıkardı.

Adrien bu sözlere karşılık kahkahasını sundu. Genç kız derin bir nefes alıp fısıltıyla "Bakın, adımı nereden biliyorsunuz bilmiyorum ama rica ederim ki lütfen kalkıp kendi masanıza gidin." dedi. "Yoksa bağıracağım."

"Bence bağırmamalısın güzellik. Adını da..." kapüşonu indirirken "sınıf arkadaşım olduğun için biliyorum, Mari."

&&&

Hepinize merhabalar. İlk kitabımı yayınladım. Beğendiyseniz oy verip yorum yapar mısınız? Kalemim hakkında ne düşünüyorsunuz? Eksik bir şey var mı?

Wattpad'teki ilk kitabıdır. Hatalarım varsa mazur görün. Bir sonraki bölüm biraz daha uzun olabilir.

Desteklerinizi bekliyorum^^

-MiraculousHikayeleri, 2022

⍟ 𝑲𝒂𝒅𝒆𝒓 𝑨𝒈̆𝜾 ⍟  ✈︎ 𝙼𝚒𝚛𝚊𝚌𝚞𝚕𝚘𝚞𝚜Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin