Bol bol satır arası yorum yapmanız rica olunur! Yorumlarınızı heyecanla bekliyorum. İyi okumalar dilerim<333
Genç kız gözlerine inanamıyordu. Karşısında parlayan yeşil gözler duruyordu. Eli titredi, kurşun kalemi ince parmaklarının arasından kaydı. Kocaman açılmış mavi gözleri şaşkınlıktan dilini yutmasını sağlamıştı. "Adrien..." Oturduğu yerden kalkarken sarışın genç de refleksle kalkmış ve birbirlerine sarılmışlardı. Marinette, hiç olmadığı kadar sıkı sarıldı ona. Bu kucak dolusu sarılma iyi geliyordu gece saçlı kıza. İçten bir sarılma kırık kalpleri, yaraları onarmak için mükemmel bir ilaçtı. Hafif hareketlerle ayrıldılar. "Sen... ne zaman geldin?"
Genç adam gülümseyerek eski yerini alırken "Bu öğlen uçaktan indim." dedi. Adrien olan biteni anlatmaya başlarken, Marinette'in telefonu çaldı. "Açmazsam olmaz..." deyip açtı. "Efendim, bebeğim?"
"..."
"Tamam."
"..."
"Tatlım, şu anda yanımda bir arkadaşım var. Sonra görüşürüz." deyip telefonu kapattı. Adrien'a dönüp, "Affedersin, açmazsam başımın etini yiyecekti." dedi. Gülümsedi "Chloé'ydi."
"Chloé mi? Ama siz lisedeyken... birbirinizi yerdiniz." Genç çocuk şaşkınlığını gizleyememişti. Birbirine düşman, iki en yakın arkadaşı anlaşıyordu. "Eee... Bir şeyler değişti. Sen gittikten sonra Chloé toparlanamadı. Ben de açıkçası üzüldüm, anlaşamasak da birbirimize destek olmaya karar vererek ittifak kurduk. Sonra birbirimizi tanıdıkça arkadaş olduk."
"Hep sizin arkadaş olacağınızı hayal etmişimdir. Ama bu kadar etkileyeceğinizi düşünmedim."
"Aptalsın. Bir şeyi merak ediyorum, siz ne zaman arkadaş oldunuz?"
"Bebek bezi." deyip gülümsedi Adrien. "Birlikte çamurda bile oynadık."
Marinette kıkırdadı.
✯
Yemek yedikleri kafeden çıkarken Marinette Adrien'a döndü. "Diğerlerine burada olduğunu nasıl söyleyeceksin? Güzel bir karşılama ve fırça yiyeceğinden eminim."
"Haklı olabilirsin ama bir fikrim de var," yandan bir sırıtışla. Marinette ellerini beline koyup parmak ucuna yükseldi ama boyu yine de kısa kaldı. "Neymiş fikrin?"
"Bence ilk Eyfel'e gitmeli ve bizimkileri görüntülü ararsın ve sürpriz!" Adrien'ın 'bizimkiler' diye kastettiği kişiler; Alya, Nino, Luka ve Chloé'ydi. Marinette kafedeyken söz etmişti.
"Çok eğlenceli olacak. Akşam da buluşuruz." Şu anda Eiffél'e yakın oldukları için yürümeye kadar verdiler. Gün batımına karşı yürüyorlardı. Adrien özlemişti buraları ve kuleye yaklaştıklarında yıldızlar çıkmış ay ışığı tüm parıltısıyla doğmuştu. Etrafta sokak lambaları ve ay dışında görkemle parıldayan Eiffél Kulesi vardı. Zamanında gecenin bir vakti, Paris gecelerinde, ay ışığı altında az koşturmamıştı. Gökyüzüne dikti yeşil gözlerini. Aklına partneri, bir zamanlar yanıp tutuştuğu kız geldi.
Uğur Böceği...
Onu görmek için heyecanlıydı. Sadece doğru zamanı bekliyordu. Gökyüzüne dalıp gitmişti Adrien. Onun dikkatini dağıtan kulaklarını dolduran Marinette'in sesiydi. "Adrien geldik. Nereye dalıp gittin?"
"Hiç, peki, sen hazır mısın?"
Marinette telefonunu açtı ve Mesajlar'dan görüntülü grup aramasını başlattı. Birer birer açılan görüntülerle genç kız bir selam verdi. Diğerleri de havadan sudan iki çift laf ettikten sonra Marinette, "Hadi bir yerlerde buluşalım," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
⍟ 𝑲𝒂𝒅𝒆𝒓 𝑨𝒈̆𝜾 ⍟ ✈︎ 𝙼𝚒𝚛𝚊𝚌𝚞𝚕𝚘𝚞𝚜
FanfictionHer şey bir şemsiye ile başlamıştı. Onun arkasına saklanmışlardı. Farkında olmadan birbirlerine söz vermişlerdi, bir gün maskelerin ardında buluşacaklarına dair. Çünkü bir Japon inacancına göre; yağmurlu bir günde, bir erkek, bir kıza şemsiyesini uz...