[5]

101 13 41
                                    

Selam. Hazır olun, bu bölümde ufacık çıtırından bir LadyNoir sahnesi var ancak beklentilerinizi hiç karşılamayabilir. Eğer hayal kırıklığı yaratırsam özür dilerim. Yorumlarınızı ve oylarını bekliyorum. Önceki bölümde sadece 2 kişi yorum yapmıştı. Ben yazma enerjimi sizin verdiğiniz enerjiden alıyorum. Umarım anlar ve gereğini yaparsınız.

İyi okumalar dilerim<3333

Marinette ağzına tek bir lokmada soktuğu kruvasanı yarım yamalak çiğnerken geç kaldığının da bilincindeydi. Bugün Kahramanlar Günü'ydü. Tüm gece Uğur Böceği olarak çalışmıştı. Marinette, bu yıl yetim çocukları ziyaret edip ufak tefek hediyeler götürecekti. Bir süredir bunun için para birikimi yapmaya çalışıyordu ve başarmıştı. Evden çıktığında duvarlara konser afişleri, Uğur Böceği fotoğrafları asılı duruyordu ve dahası... 

Saat öğlen iki civarındaydı. Oraya varmıştı. Çocuklara hediyelerini vermişti. Aralarında 3-4 yaşında bir erkek çocuğu vardı. Sessizce bir ağacın arkasından bakıyordu onlara. Gece saçlı kızın gözüne ilişti. Çocuğun yanına gidip onu boyuna gelebilmek için diz çöktü. "Sen neden katılmıyorsun ufaklık?"

"Çünkü beni istemezler." Bunu sessiz, fısıltılı bir sesle söylemişti. 

"Hayır, sen de gel ve bize katıl. Oyun oynayacağız birazdan."

"Oyun da ne?" Marinette duyduğuyla şaşırdı. Bir çocuk nasıl olurdu da oyunu bilmezdi, oyun bir çocuğun doğasında var olan bir şeydi.

Küçük çocuğu kucağına alıp gözetmenleri olan orta yaşlı adamın yanına gitti. "Bay Rich konuşabilir miyiz?" Genç kız çocuğu yere bırakıp arkadaşlarının yanına gitmesini, kendisinin de geri geleceğini söyledi. Bay Rich'te Marinette'in ne diyeceği ile ilgilenmişti. Mavi gözlerinde ciddiyet vardı. İşaret parmağıyla göstererek "Şu kahverengi saçlı çocuk hakkında bilgi alabilir miyim?"

"O çocuk mu?" dedi adam şaşkınlığını gizleyemeyerek. Marinette'in derin bakışlarına karşın birkaç bir şey söyledi. "O çocuğun adı Jack Patrol."

"Jack Patrol mu? Tanıdık gibi."

"Annesiyle babası Paris'in en büyük cinayet suçlularıydı. Geçtiğimiz haftalarda Uğur Böceği ve askerlerimiz tarafından bizzat yakalandılar." Marinette hatırlamıştı. Gözünde olaylar canlandı. Anlık dalgınlıktan sonra adamı dinlemeye devam etti. "Tüm mal varlıkları ve çocukları devlet gözetimine alındı."

"Siz bu çocuklarla böyle mi ilgileniyorsunuz!? Onların şefkat ve sıcaklığa ihtiyacı var. Hangi çocuk oyunu bilmez?"

"Ama bizimle konuşmuyordu."

"Benimle konuştu. Eğer doğru bir yaklaşımda bulunursanız problem kalmaz!" Sinirle adamın yanından ayrıldı. 30 yaşındaki adam kendisinden yaşça küçük olan bu kızdan büyük bir ders almıştı. Çünkü yüzü kırmızı ile harmanlamıştı.

᯽✫᯽

Akşam oluyordu. Adrien iyi niyetini yerine getirmişti. Şimdiyse planını hayata geçiriyordu. Tekrar onun karşısına çıkma planı...

Genç adam Eiffél Kulesi'ne bakıyordu. Yaptığı hesaplamalar doğruysa eğer Uğur Böceği tam olarak şimdi gökyüzünden geçmeliydi ki geçti. Adrien "Uğur Böceği!" diye seslendi ve onun dikkatini çekti. "Adrien Agreste. Seni tekrar görmek güzel, bir sorun mu var?" Adrien'ın onu bu kadar yakından yıllar sonra ilk görüşüydü. "Ah!" eli ensesine gitti. "Şey Eiffél'de bir problem var gibi görünüyor." Uğur Böceği'nin kaşları çatıldı. Oraya baktığında tepede ışıklar vardı ama basit şehir ışıklarından değildi. Başını sallayıp yukarı gitti. Yaklaştıkça görüntü netleşiyor gibiydi. "Kim, neden bugünü sabote etmeye çalışsın ki?" diye söylendi kendi kendine.

Aslında bu sabotaj değil, sürprizdi!

Kırmızı benekli kahraman yoyosunu beline takıp merdivenden çıkmaya başladı. Ağırdan aldığı adımlarla etrafı süzüyordu. Kulenin en tepesine ulaştığında yerde minik mumlar vardı. Sanki bir yol gibi ilerliyordu. Adımlarını attıkça gerçekten emek verilerek hazırlandığını anlamıştı. Burası biri içindi ve kızın hoşuna gitmişti. Paris manzarasına bir göz atıp gideceği sırada bir çift el mavilere karanlığa gömdürdü. "Sen de nesin?!" Hemen atak pozisyonuna geçecekti ki bir el belini sardı. Bu kızı sarhoş eden hareketlerden biriydi. Kulağının arkasında kısık sesle bir erkek sesi duydu. "Beni özledin mi Böceğim?"

Bu ses tanıdıktı.

Bu ses ona aitti.

Başkasına olamazdı.

Bu ses minik pisiciğindi.

"Kara Kedi..." dedi gözlerinin açılmasıyla. Genç kız arkasını döner dönmez sarı saçlı kahramanı gördü. Boynuna atıldı. "Seni çok özledim..." yanakları ıslanıyordu. Kara Kedi omzunda hissettiği ıslaklıkla daha da sıkı sarıldı. "Ağlama."

Saniyeler dakikaları kovaladı. Kız ayrıldığında tek gözündeki yaşı sildi. Daha sonra eskisinden daha çekici görünen Kara Kedi'yi incelemeye başladı. Kostümü ve kulakları yerinde duruyordu. Sadece deri kostümün bazı bölgelerine neon yeşili çizgiler gelmiş ve kasları belirginleşmişti. Uğur Böceği partnerini gözden geçirmeye, aynı yerleri baştan gözlemliyordu. Genç adam, kızın üstüne doğru biraz eğildi. "İşiniz bitti mi?"

Uğur Böceği kendisine seslenildiğini fark edince durumu düzeltmek adına "Sadece inceliyordum. Bayağı fark var sende."

"Bu iyi bir fark mı yoksa kötü mü?"

"Sence? Tabi ki iyi! Seni son gördüğüm o geceden sonra neler yaşadım biliyor musun?" Kara Kedi Uğur Böceği'nin yokluğuna bu kadar hassas yaklaşacağını düşünmemişti. Yanakları nemli olan kızı elinden tutup minderlerin üzerine oturttu. "Ağlama ama. Ben ağla diye mi karşına çıktım?" Yaptığı berbat espriye Uğur Böceği kıkırdadı.

"Teşekkür ederim, Kedi." diyerek söze başladı. "Geri geldiğin için. Deger verdiğim, sevdiğim her şeyi herkesi kaybettiğimi sanıyordum. Hayatımda sönen mumlar yeniden yanıyor."

Gülümsedi Kedi. "Seni özledim, Paris'i özledim, arkadaşlarımı özledim. Burası benim için çok özel."

"Paris'e yok olduğun süre zarfında hiç gelmedin mi?"

"Hayır."

"O zaman hoş geldin minik pisicik!" deyip ellerini havaya kaldırdı.

Kıkırdamalarla, gülümsemelerle, gözyaşlarıyla dolu bir gece geçirmeye başlamışlardı. Kara Kedi Uğur Böceği'ne sarı bir gül uzattı. Kız şaşkınlık ve tereddütsüzlükle gülü dikensiz bir yerinden tutarak eline alıp birkaç tur etrafında döndürdü. "Teşekkürler Kedicik."

Bu sadece basit bir gül değildi. Sarı gül arkadaşlık anlamına geliyordu. Genç kız şu zamana kadar parnterinden kırmızı veya bordo dışında başka renk gül almamıştı. Bunun sebebi; Uğur Böceği'nin Kara Kedi için çok değerli ancak sadece arkadaşı olduğu gerçeğiydi.

Düşüncelerinizi bekliyorum. Bir sonraki bölümde baya bir hareketlilik olacağını söyleyebilirim. Flashback gibisinden.

Daha çok şeyi ağzımdan kaçırmadan gidiyorum!

Çüüsss! Öpüldünüz<333

-Serena,2022

⍟ 𝑲𝒂𝒅𝒆𝒓 𝑨𝒈̆𝜾 ⍟  ✈︎ 𝙼𝚒𝚛𝚊𝚌𝚞𝚕𝚘𝚞𝚜Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin