[4]

110 18 26
                                    

Yorum, yorum, yorum, yorum!!!



"Sen ne zamandan beri Uğur Böceği ile ilgileniyorsun?" dedi Adrien yüzündeki gülümsemesini soldurmadan. Bir yandan yola bakıyordu. "Çocuk, senin adına söylüyorum. Ben buraya gelir gelmez kuş olur uçarsın diye düşündüm." dedi peynir kutusunun içinden döne döne debelenirken.

"Sadece doğru zamanı bekliyorum. Kara Kedi'nin pat diye ortaya çıkması çok tuhaf olurdu. Hem..." muzırca gülümseyip devam etti. "Geldiğimden beri onu takip ediyorum. Çoğunlukla geceleri ortaya çıkıyor ve çok kalmıyor. Ayrıca sürekli North Parnnes veya Eiffél'de oturuyor." Kimsenin duymayacağı şekilde "Bizim yerimizde..." dedi. O kadar kısık söylemişti ki kendisi bile zor duymuştu. "Artık ona aynı gözle bakmıyorum hem."

Plagg tam bir şey söyleyecekti ki Adrien'ın telefonu çaldı. Kulaklığını tek eliyle kulağına taktı. "Efendim?"

"Bay Agreste, aynı defilede yer alıyoruz ve hiç söylemiyorsunuz." dedi Marinette telefonun diğer ucundan. Önüne gelen perçemi kulağının arkasına sokup devam etti: "Ne kadar da ayıp!"

"Marinette? Ne defilesi?" diye sordu Adrien tek kaşını kaldırıp sorgularcasına. "Adrien! Cidden İnternet'e hiç bakmadın mı? Sana şimdi bir link göndereceğim. Detaylıca bak."

"Tamam, bakarım ama şimdi araba kullanıyorum."

"Tamam Agreste, sonra görüşürüz!"

Adrien cevap bile veremeden Marinette telefon görüşmesini sonlandırıp kapatmıştı. Bu sürede de spor salonuna çoktan gelmişti. Arabayı uygun bir yere park edip arka koltuktan iki spor çantasını aldı. Aslında biri yetiyordu ama Plagg ile gidince bir çanta da peynir götürmek zorundaydı! Soyunma odalarına gidip üstünü değiştirirken Plagg de yanındaydı. "Adrien! Sana kaç kere üstünü benim yanımda değiştirme dedim?!" diye azarladı onu. Pantolonunu indirirken küçük kwami hızla arkasını döndü. Adrien eşofmanını giydikten sonra "Dönebilirsin," dedi. "Aptal!" dedi kaslı vücudu süzerken.

"Plagg, ben senin için bu iğrenç şeyleri taşıyorsam sen de bana katlanacaksın. Burada işler böyle." Kıkırdayıp soyunma kabininin içindeki sandalyeye oturdu. Telefonunu açıp Marinette'den gelen mesaja tıkladı. Açtığında karşısına bir link çıktı. Sayfayı açıp bahsettiği defile hakkındaki makaleyi okumaya başladı. Okurken gözlerinin içini öfke doldurdu. Kaşları çatlamıştı. Bunu fark eden Plagg, minik partilerinde tuttuğu peyniri bir kenara bırakıp sarışına döndü. "Adrien ne oldu?"

"Sana da okuyayım anlarsın." deyip okumaya başladı: University of Paris kampüsü, Moda Tasarım öğrencileri kendilerini kanıtlamak adına profesyonel tasarımcılara, model ve mankenlerin taşıyacağı tasarımlarını hayata geçireceklerdir. Ayrıca jüri tarafından da değerlendirme alacaktır. Model ve Manken Listesi'nde yer alan erkek ve kadın mankenler;
Rayn Grey, Peter Often, Adrien Agreste, Serena Saga, Eleanor Vikram ve Gauri Alaka'dır."

"Ne var bunda Adrien? Alt tarafı defileymiş..

"Devamında ne var bak. Jüri Üyeleri ise iş ortakları Gabriel Agreste, Audrey Bourgéois ve Ashaa Patrick'tir.

"Gabriel Agreste!" dedi iğrendiğini belirtircesine. "Aman ne harika! Keşke kabul etmeden teklifi bir gözden getirseydim."

"Sinirlenme Adrien, boş ver onu! Artık senin üzerinde hiçbir hükmü yok!"

Adrien gerilmişti. O adamın ismini duymak çıldırması için yeterli bir sebepti. Paris'e geldiğinden beri onu görmemek için uğraşıyordu. Derin bir nefes aldı. "Haklısın ve Marinette hakkında da çok güzel şeyler söylenmiş: Marinette Dupain Cheng, 21 yaşında genç tasarımcılardan biridir. 15 yaşında ilk defilesini Gabriel Agreste'in özel olarak seçtiği melon şapka ile yapmış, Adrien Agreste ise büyük bir asaletle taşımıştır."

"Bakıyorum da arkadaşın için pek sevindin." dedi iğneleyici bir tonda. Adrien buna anlam veremese de üzerine kısa kollu tişörtünü geçirip kabinden çıktı. Eşyalarını ve Plagg'i dolaba kilitleyip koşu bandına çıktı.

Terli terli spor salonundan çıkıp duş bölümüne gitti. Terini attırıp üstünü giyindi. Arabasına bindi eve gitmeden önce bir telefonuna baktı. Çocuklardan 2 arama 7 mesaj vardı fakat şimdi mesajla uğraşmak istemediğinden direkt olarak eve gitti. Kapıyı çaldığında mavi saçlı çocuk açtı. "Sonunda teşrif ettiniz Bay Agreste." Luka Adrien'ı içeri alıp kapıyı kapatırken "Herkes burada, aradık ulaşamadık. O telefon niye-" koridordan içeri girerken Adrien'ın başı ağrımaya başlamıştı. "Spordaydım! Telefonu dolaba kilitlemiştim." Genç adam oturma odasına girdiğinde herkese göz gezdirip selam verdi ve kendini odanın diğer köşesinde duran tekli armut koltuğa attı.

"Ne konuşuyorsunuz bakalım?" diye sordu Adrien ellerini ensesinde bir birleştirirken.

Saat ilerlemiş geç olmaya başlamıştı. Alya erkenden kalkmış Chloé ve Marinette gitmek için hazırlanıyordu. Adrien ayaklanıp sordu. "Kızlar!" diye seslendi. "Siz nasıl geldiniz?"

"Chloé ile birlikte geldik." diye yanıt verdi gece saçlı kız.

"Tamam o zaman Mari, sen benimle geliyorsun. Chloé de kendi gidiyor." deyip kızın omzuna kolunu attı. "Adrien, gerek yok biz gideriz."

"Bahane yok, hem seninle konuşmamız lazım." Marinette bunu duyunca bir tuhaf oldu. Başını salladı ve hep birlikte evden çıktılar. Adrien ve Marinette arabaya yerleştikten sonra "Ne konuşacaksın?" diye sordu Marinette.

"Defileyle ilgili. Senin tasarımın olan erkek tasarımlarından var mı?" Genç kız başıyla onayladı. "Güzel. Çünkü ben taşımak istiyorum."

Adrien eve girdiğinde Nino ve Luka ona sırıtışla bakıyorlardı. Adrien 'ne var' dercesine bakıyordu. "Eee Agreste ne yaptınız?"

Adrien kendini koltuğa atarken tek kaşını kaldırmıştı sorgularcasına. "Ne?"

Luka, yandan bir sırıtışla "Siz... Marinette ile olmadınız mı?" diye sordu. Nino da arkadan eliyle 'tamam (👍)' işaretini yapıyordu. Genç adam hızla yerinden kalktı. "Siz çıldırmış olmalısınız. Marinette ile iş hakkında konuştuk." dedi. "Sadece iş!" Arkasını dönüp oturma odasının kapısına yöneldi. Elini kolona koyup başını yarım çevirdi. Göz ucuyla arkadaşlarına bakarken "Onunla bir ilişkim olacaksa bu da arkadaşlık olur." diyerek odasına yöneldi.

Bu onu sinirlendirmişti. Ne demek sevgili? O ve Marinette mi? Kulağa çılgınca geliyordu. Adrien yatağında, tavana doğru döndü. İki eliyle yüzünü avuçları arasına aldı. "Tanrım," diye söylendi kendi kendine. "Bu nasıl bir saçmalıktır!" Genç adam geleceğinden habersizce yeşilleriyle tavana baktı. Her zaman baş ucunda duran, annesi Emilie Agreste'e ait olan fotoğraf çerçevesini eline aldı. Sessiz bir şekilde çerçeveyi öptü ve "İyi geceler anne..." diye fısıldadı.

Uhm, herkese selam! Uzun bir süredir yoktum, biliyorum. Ancak hayatımın yoğunluğu ve depresif dönemim sağ olsun beni zorladı. Sizlere kısa bir bölümle geldiğim için üzgünüm ancak bu bölümden sonra bir şeylerin yerine oturmaya başlayacağını ve adrenalini hissedeceğimiz bölümler olacak diyebilirim.

Umarım sevmişsinizdir.

Düşüncelerinizi bekliyorum.

Sizi çok seven ve öpen <33

-Serena




⍟ 𝑲𝒂𝒅𝒆𝒓 𝑨𝒈̆𝜾 ⍟  ✈︎ 𝙼𝚒𝚛𝚊𝚌𝚞𝚕𝚘𝚞𝚜Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin