Fifteen | Guest

2.9K 131 57
                                    

Rosé

Masada oluşan garip sessizlikle Lisa'ya döndüm. Sırıtıyordu, masada yabancı birinin olması mı hoşuna gitmişti? Jennie ile göz göze gelirken bana o çocuğun kim olduğunu sordu fakat bilmiyorum diye dudağımı büzdüm.

"Kızlar bu Bambam. Komşumuz olur kendisi. Küçüklükten beri arkadaşız ama gel gör ki bugün Kore'ye uçuş bileti aldı ve şuan masamızda. Demişken, seni hangi rüzgar attı buraya?" Soruya şaşırmış olacak ki hepimize göz gezdirdi.

"Aslında uzun zamandır ziyaret etmeyi düşünüyordum."

"Neden? Zaten seninle Tayland'a yeteri kadar vakit geçirdiğimi düşünüyorum?" Beklemediği anlaşılan yüz ifadesiyle bir süre donakaldı.

Anlamadığım konu şuydu: Lisa ona neden kaba davranıyordu ki?

"Lili bırakta kahvaltı yapsın, sabahtan beri soru yağmuruna tutmaktan çocuk bir şey yiyemedi. Siz yiyin!" Dedi Jisoo son cümlesinde Bambam'a dönerek. Lisa ise bu duruma göz devirmişti.

Ortamın ciddiliğinden herkes suskunken Lisa ise sadece yemeğiyle oynuyordu, bir şeyler düşündüğü belliydi. Neler dönüyordu hiçbir fikrim yoktu. Lisa'ya sormam gerekiyordu.

"Ee annem bir şey dedi mi, bilirsin?" Dedi Bambam adlı çocuğa doğru.

"Hayır, demedi."

"Demek demedi? Yalan söylüyorsun Bambam. Buraya tatil için gezmediğin apaçık. Annemin derdi ne söyle!" Elini masaya hafifçe vurdu.

"İnsan misafirine böyle mi davranır Manobal? Şımarık bir veletsin, haddini aşıyorsun. Madem merak ediyorsun, annene sorsana? Bana senden daha çok güvendiği kesin!" Ayağa kalktığında Lisa arkasından bağırmaya başladı.

"Ölmek mi istiyorsun! Siktir git lan evimden!" O ise hiç umursamışa benzemiyordu.

Herkes odalarına çekildiğinde Lisa'ya döndüm. "Neler oluyor Lisa? Neden kavga ettiniz ki?"

"İşsiz annem, evime benden daha çok sevdiği elin çocuğunu ajanlık olarak gönderiyor. Piç kurusunu evden de gönderemiyorum! Tanrım!" Bakışlarımı yere çektim. Annesiyle araları kötü olmalıydı.

Acaba neden Bambam'i göndermişti? Neler döndüğünü sormak istiyordum ama Lisa şuanda çok sinirli görünüyordu ki onu sıkıp kavga çıkarmakta istemiyordum.

Kapıya doğru ilerledim. "Nereye gidiyorsun?" Kapıyı açtım ve aralık yerinden Lisa'ya baktım.

"Bahçeye çıkacağım. Hava almak istiyorum." Tam kapıyı kapatacağım sırada konuşmaya devam etti.

"Dur, dinle Rosé. Samimi gibi biri gözükebilir ama ona dikkat et. Gerekirse konuşma!" Başımı salladım ve kapıyı kapattım. Konuşmamı istemeyecek kadar ne yaşamıştı çok merak ediyordum.

Merdivenlerden aşağı indim ve mutfaktan geçip arka bahçeye çıktım. Banka oturdum ve etrafı izlemeye başladım. Şuan çok sıkılıyordum çünkü evde bir sessizlik çökmüştü. Normalde bugünkü planımıza göre hep beraber sinemaya gidecektik ama ertelenmek zorunda kalmıştı.

"Ne düşünüyorsun?" Duyduğum erkek sesiyle o tarafa döndüm. Bambam ellerini cebine sokmuş sırtını duvara dayayıp bana bakıyordu.

"Hiç." Dedim. Buradan gitmek istiyordum. Ondan pekte hoşlanmamıştım. Gerçi bu zamana kadar erkeklerin hiçbirine katlanamamıştım. Hepsi umursamaz, gıcık, alaycı, rahat tiplerdi benim karşılaştığıma göre.

"Hadi ama. Neler döndüğünü merak ediyorsun ve bunu anlamaya çalışıyorsun. Haksız mıyım?" Başımı salladım.

"Evet. Ama bunu Lisa'dan öğreneceğim."

"Vay, Lisa'ya bu kadar güvendiğini bilmiyordum. Onun gibi bir kıza nasıl güvenebildin?" Kaşımı çattım. Onu anlayamıyordum.

"Ne demek istiyorsun?"

"Lisa'nın nesi oluyorsun?" Tam cevap verecekken içeriye Lisa'nın girmesiyle ona döndük.

"Sevgilimi rahatsız etme." Tek kaşını kaldırdı.

"Vay demek kızlarla ilgileniyorsun ha."

"Bu seni ilgilendirmez."

"Bu beni ilgilendirir Manobal." Göz devirdi. "Boğazım kurudu. Rosé, içecek bir şeyler var mı?" Lisa bana bakmıyordu. Nefes vererek ayağa kalktım.

Mutfağa doğru ilerledim ve kapıyı kapattım fakat iyi kapatamadığımdan dolayı azıcık aralanmıştı.

Buzdolabına doğru ilerledim ve içine bakmaya başladım. Gördüğüm Sprite ile 2 tane aldım ve bahçeye doğru ilerlemeye başladım. Duyduğum konuşmalarla yavaşladım.

"Hala ona söylemedin mi? Annen Rosé'yi fark ederse ülkeden dahi attırır onu." Duyduklarımla az daha yaklaştım. Onları dinliyor gibi olmak istemiyordum ama aralarında geçenleri bilmek istiyordum.

"Of, biliyorum lanet olsun!"

"Er ya da geç o kızdan ayrılmak zorundasın Lalisa."

"Hiç yardımcı olmuyorsun!"

"Ona gerçeği ben anlatarak yardımcı olabilirim, nasıl?"

"Hayır! Buna hazır değilim. Neden başka bir yolu yok ki bunun!" Duyduklarım beni şaşırtıyordu. Ne demek istiyorlardı hala kavrayamamıştım. Ne gerçeğinden bahsediyorlardı bunlar?

"Evlendiğimiz gün mü ona söylemeyi planlıyorsun yoksa?"

Duyduklarımla şok geçirirken elimdeki içecekler yere düşmüştü ve yuvarlanmasıyla kapı görünebileceğim bir şekilde açılmıştı. Gözler üzerimdeyken sadece Lisa'ya baktım.

Gözlerim dolmuştu. Demek beni aldatıyordu. Bütün saflık bendeydi! Ona inanmıştım, onu sevmiştim, ona güvenmiştim ama hepsi yalandı!

Keşke sağır olsaydım o an. Keşke duymasaydım. Keşke bugün sinemaya gitseydik ve bende film yerine Lisa'yı izleseydim. Keşke o herif gelmeseydi. Keşke gerçekleri biraz daha geç öğrenseydim. Keşke fazla meraklı olmasaydım!

"Rosé..." Gözlerimden akan yaşla hızlıca mutfaktan ayrıldım. Dış kapıyı açtığım gibi koşarak evden uzaklaştım. Arkamdan adımım seslenildiğini duyuyordum ama arkama bakamadım. Bahanesini duymak istemedim.

O kadar beklemiştim onu ben. Aylarımı onun için harcamıştım ama karşılığı buydu. Lisa bana ihanet etmişti! İnanamıyordum hala! Hala idrak edemiyordum! Neden? Duygularımla oynayıp beni kullanmak bu kadar mı hoştu!

Bu sefer koşmaya başladım. Onun sesini duymayacağım kadar hızlı, beni bulamayacağı kadar farklı yollardan gittim. Şimdi nereye gideceğimi bilmiyordum.

İğrenç yorumlar yapmayın lütfen, yoksa silmek ve engellemek zorunda kalırım!

𝕂𝕚𝕤𝕤 𝕄𝕖 𝕄𝕠𝕣𝕖 დ 𝐶ℎ𝑎𝑒𝑙𝑖𝑠𝑎 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin