Ömer - italik
Atakan - bold
Geri kalanlar - düz stil***
-Atakan-
"Ayı mısın oğlum! Ağzını kapat."
"Kes."
Kollarımı başımın arkasından geriye uzatarak, bir güzel esnedim. Sırtım kopuyordu. Sabahın köründeki antrenmanda koç resmen ebemizi sikmişti. Herifin insanlıktan nasip almadığını biliyordum da, bu kadar da olmazdı be. Daha dönemin başındaydık. Maçlara en az beş hafta vardı. Bir de şu geceden kalma halime bir çözüm bulmam lazımdı.
"Çıkışta Serçe limanına gidiyoruz." başımı olumlu manada salladım. Eylül ortasındaydık. Hava enfesti hala. En azından turist kalabalığı pek olmazdı bu dönemde.
"Herkes geliyor mu?" arkama yaslanıp ayaklarımı ileri doğru uzattım.
Öndeki Rıza dallamasının ayaklarına çarpınca zıplayarak arkasına döndü."Önüne bak." El hareketiyle dönmesini işaret edince itiraz etmeden yaptı dediğimi. Bacaklarım sığmıyordu Allah'ın cezası daracık yere. Put gibi de oturamazdım ya.
"Konuştum, kızlar da geliyor." muzip sesiyle gülümsedim. Bu dallama iyi adamdı ama abazalığına bir çare bulmazsa beni bile sikebilirdi sonunda.
İnsanın kuzeni dağa taşa hallenmeye başlayınca iş başa düşmüştü tabii. Bu da hayatımın en bok hatası olmuştu. Bizimkilere sorsalar hayatım safi hatadan ibaretti, orası ayrı. Ama bence yaptığım en büyük mallık bu am salağa Burcu'yu ayarlamak olmuştu. Kızın bana yazdığının farkındaydım. Ama tipim değildi. Allem etmiş kallem etmiş sonunda buna yapmıştım. İki hafta sonra terk edilmiş, şimdi de hedefindeki tüm dişilere fütursuzca yazıyordu hayvan herif.
"Burcular falan hep tamam. Hatta Yasemin de geliyormuş." dedi otuz iki diş sırıtarak.
Yasemin alt sınıflardandı. Tatlı kızdı. Bir kaç kere denk gelmiştik. Burcu'nun kardeşiyle aynı sınıfta olduğu için kantinde aynı masada oturmuşluğumuz vardı.
"Saçmalama lan. Kendine mukayyet olmazsan, kızın abisi seni siker, karışmam."
Düşünür gibi, ön tarafa döndü. Sonra yine sırıtarak kafasını salladı. "Valla sikebilir de sikmeyebilir de Atocum. Çocuğu tam çözemedim ben ama veletlerle işim olmaz."
Abisini tanıdığımdan değil. İki kere falan çocuğun tekinin bizim masaya gelip sinirli bir korumacılıkla kızı masadan kaldırdığına şahit olmuştum. Birileri de abisi olduğunu söylemişti. Tek malumatım buydu.
"Atonu sikerim Nuri." sinirle yüzü bozuldu. Ona Nuri dememden nefret ediyordu. İki isim koymuşlardı teyzemler buna. Biri dedemin ismi Nuri, diğeri de ölen amcasının adı Gürbüz. Güro diye tanıtıyordu kendini.
Az sonra hocaların zili çalınca gürültü de azalmaya başladı. Masanın üstünde yayılarak kollarımı uzatıp, çenemi üstüne dayadım. Biraz uyuyacaktım. Sessiz olmalarını söylesem ayıp olur muydu acaba? Ulan ne bok yemeye okula gelmiştim ki? Oflayarak gözlerimi yumdum.
Ne kadar süre geçmişti bilmiyorum. Hocanın uzaktan gelen sesi ve geveledikleri arasında gözlerim aralandı. Saatlerce uyumuşum gibi sersemlemiştim. Arkama yaslanıp esnerken, tahtadaki hocanın zırvalıklarını dinleyen sınıfın üstünde dolandı gözlerim. Yanımdaki mal da uyukluyordu. Resmen gözleri açık bir şekilde uyumak gibi bir yeteneği vardı. Gülmemek için kedimi zor tuttum. Ormana bırakılsa kendi habitatını kurmak için çok zamana ihtiyacı olmazdı kesin.