-Ömer-
"Bir saniye geliyorum hemen." masadan kalkıp Yasemin'in yanına gittim. Sabahki konuyu ucundan yakalayabilmiştim zaten.
"Abi."
"Yasemin, annemler neyden bahsediyordu bu sabah?"
Biraz sıkıntıyla gözlerini kaçırdı. "Sana söyleyecektim aslında."
"Neyi söyleyecektin? Şunu doğru düzgün anlatsana." omzundan tutup yana çektim. "Gel şöyle oturalım." ders zili çalmak üzereydi aslında.
Karşısına oturup, masaya doğru eğildim. "Dinliyorum, anlat hadi."
"Aslında tam bir şey yok. Biliyorsun Buse yaz okuluna Cenevre'ye gidecek."
"Bilmiyorum Yasemin." dudaklarını büzüp, başını salladı. "Belki Burcu söylemiştir diye düşündüm."
"Yanlış düşünmüşsün. Buse ne alaka?"
"Abi işte yaz okulu için bana da gitmek isteyip istemediğimi sordular. Ama bak ben cevap vermedim. Uyumluluk sınavından sonra belki orada okulu bitirebilirmişim."
"Cenevre'de?" duyduklarımı tam algılayamıyordum. "Bu ne demek anlamadım?" sinirden kalbim kasılıyordu. "Abi, bir şey olduğu yok daha. Kızma tamam mı? Ben senle konuşmadan asla kabul etmem zaten. Biliyorsun değil mi?" elimle gözlerimi ovup, sakin kalmaya çalıştım. Masanın üstündeki koluna uzanıp, sıktım.
"Nereden çıkmış bu?"
"Benim geleceğim için daha iyi olabilirmiş. Ama," boğazım düğümlenmişti. Tek ailemdi. Geriye bir tek o kalmıştı. Ama yine de önemli olan,
"Ama sen benim her şeyimsin. Ailemsin. Sensiz gitmek istemiyorum. Abi,"
"Bana bak." kucağındaki gözlerini kaldırıp suratıma baktığında, içim iyice sızladı. Engel olmak istediğimden değil ama bunun altındaki fikri tahmin ettiğimden kafam atmıştı.
"Kızmadım canım tamam mı? Kızmadım. Ama bir anda duyunca." üzgün ifadesine bakıp, zorla gülümsemeye çalıştım.
"Sen istiyor musun peki? Yani yurt dışında okumak istiyor musun?" tek omzunu silkti. "Bilmiyorum." yüzümde bir cevap arar gibi beni dikkatle süzdü beni.
"Sence?" sıkıntılı bir nefes bırakıp, ellerini iki elimin arasına aldım. "Sen nasıl mutlu olacaksan. Ama bunu düzgünce konuşmamız lazım tamam mı?"
"Belki sen de üniversiteye gelirsin, beraber bakarız. Sonra yine konuşuruz ama sen de gelirsen eğer,"
Böyle bir şeyin asla olamayacağını doğrudan söyleyemezdim. Onun ailesi vardı. İyi kötü kardeşimi kıracak üzecek bir şey yapmazlardı. Ama ben. Gülümsedim. "Sonra konuşalım tamam mı baş belası?"
"Tamam abi."
"Beraber düşüneceğiz ve tek başına gitmeye karar versen de destekleyeceğimi biliyorsun değil mi?" hızla başını salladı. Gözleri parlıyordu.
"Zil çaldı. Ne yapıyorsunuz?"
"Hadi kalk. Çıkışta konuşuruz. Derse geç kalma."
"En sevdiğim abim sensin." deyip gülerek kalktı masadan. Arkasından bir süre sessizce baktım. Bunu bilerek yapıyorlarsa eğer ne yapacağımı bilmiyordum. Benden uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. Kafam patlamak üzereydi.
"Ömer?" kısık gözlerini üstüme dikmiş bir cevap vermemi bekliyordu. "Geliyorum." yüzümü ellerimin arasına alıp ofladım. Sonra da ayağa kalktım.