Televizyonda hiçbir şey yoktu ve bu sinirimin daha çok bozulmasına sebep olmuştu.Sabah sabah nasıl sinirlenebildiğimi bende anlamamıştım.Galiba Batıkan malının beni "Ev yanıyor!!" diye bağırıp sarsarak uyandırmasından veya babamın kahvaltıya amcamı çağırmasından kaynaklanıyordu.Amcam beni sevmezdi ve tesadüfe bakın ki bende ondan nefret ederdim..
"Bir kanalda durur musun artık?" dedi Batıkan.
"Bor konoldo doror moson ortook?"
Yüzünü buruşturup dizüstü bilgisayarını açtı.Bende Scooby Doo'da karar kılıp onu izlemeye başladım.
"Anneannemler geliyormuş."
"Onnoonnomlor goloyormoş."
"Yeter artık tamam özür dilerim,büyüklük bende kalsın.."
"Büyüklük?"
"Ah tabii sen bilmiyor olabilirsin,Başak'cım."
"Bebeğim,senin altını değiştirmiş bir insan var karşında.Islak mendillerle poponu sildim,kaç kez ayağımda sallayıp mama yedirdim haberin var mı?" dedim ve ona öpücük yolladım.Neyse ki amcam yoktu da dalga geçmemişti benimle.Öpücük atan kızlardan ve dudak büzen kızlardan nefret ederdi çünkü.
Batıkan yine yüzünü buruşturup bilgisayar oyununu oynamaya devam etti.Bende kahvaltıdan kalkalı yarım saat olmamasına rağmen acıktığımı farkedip buzdolabından meyveli yoğurt alıp yemeye başladım.O sırada zil çaldı.Babam yukarıdan:
"Kapıya bakın!" deyince Batıkan'la aynı anda:
"Ben bakarım!" diye bağırıp kapıyı açmak için koşturmaya başladık.Ben öndeyken bir anda Batıkan gaza bastı ve kapıyı açtı.Ben kapının arkasında kaldığım için kimin geldiğini göremiyordum.
"Kime bakmıştınız?"
"Ben..Başak için geldim."
Bu Enes'in sesiydi! Batıkan tam bana dönmüştü ki elimle ağzını kapattım.
"Şu anda yokum.Beş dakikaya gelirim!" dedim ve kapıyı kapatıp odama fırladım.Saçlarımı tarayıp topladım ve rezil Happy Tree Friends karakterleriyle süslü pijamalarımı çıkartıp Batıkan'dan arakladığım mavi tişörtü ve gri dar pantolonumu giydim.Hızlı bir şekilde aşağı indim ve kapının önüne geçtim.
"Huh! Şimdi hazırım." dedim ve kapıyı açtım.Enes bizim evin duvarına yaslanmıştı,benim geldiğimi görünce tek kaşını kaldırıp kafasını kaldırdı,alnı kırışmıştı ve aman ALLAHIM! Ne kadar tatlı göründüğünün farkında mıydı acaba?
Hızlı adımlarla yanına vardım.Tekrar bakışlarını yere yöneltti ve cebinden bir şey çıkartıp bana baktı.
"Ağaç evdeyken..Bir şey unutmuşsun."
"Ne unutmuşum?"
Avcunu açıp gösterdi.Bir kolyeydi ve üstünde G harfi vardı.
"Acaba hangi sevgilinin.."
"Bu benim değil." dedim.Benim değilse ve onun da değilse kimdindi?
"Senin değil mi?" dedi gözleri kocaman olurken.
"Belki ağaç eve götürdüğün diğer kızlardan biridir." dedim ve sinirle arkamı dönüp eve yürümeye başladım.Bana yetişip elimi tuttu.Elimin tutulmasından nefret ederdim ve şu ana kadar kimse -sevgili anlamında kimse- elimi tutmamıştı.Hızla elimi çektim.
"Bir dakika kıskandın sen?" dedi ve gülmeye başladı.Bu beni denemek için miydi yani?
"Hayır,buraya gelip tüm kızları oraya götürdüğünü ve onlardan biri olduğumu sandım.Yani sapık olduğunu düşünmüştüm." dedim kollarımı göğsümde birleştirerek.Kaşlarımı havaya kaldırıp Enes'ten cevap ister gibi bir bakış attım.Evet güzel kıvırmıştım. "Peki sen neden beni denemeye kalkıştın??"
"Pekala kabul ediyorum,hakkımda düşüncelerini senin ağzından duyamadığım için böyle bir şey yaptım."
"Çocuk gibisin." dedim kaşlarımı çatarak. "Adam akıllı sorsaydın."
"Sanki cevap verecektin.İyi o halde soruyorum,benden hoşlanıyor musun?"
"H-ha?"
Kahkaha attı.
"Sakinleş şakaydı,dün için de özür dilerim.Beni ektiğini sanmıştım."
"Eksem neden geri arayayım?"
"Ne bileyim,sinirlenmiştim işte.Neyse,aradaki buzları erittiğimize göre köşedeki kafeye gidelim mi?"
"Batıkan'a söyleyeyim."
"Ne gerek var ya boş ver."
"Hıı sonra gidip babama 'Sevgilisiyle buluşmaya gitti.' desin değil mi? Olmaz."
"Desin." dedi gülerek.xxx
"Adamlar..Bir değişik."
"Evet ama kadınlardan güzel dans ediyorlar." dedim seslice gülerek.
"Hay Yarabbim şunlara bak ya.Kapat şunu." dedi gülerek.
Ona,tıklanma rekoru kıran topuklu ayakkabıyla dans eden erkeklerin videosunu göstermiştim.Kulağa değişik geliyor ama adamlar hakkını veriyor açıkçası.Enes'i de bir an öyle düşününce kahkaha atmaya başladım.
"Ne gülüyorsun ya?" dedi kahkaham uzun süre sönmeyince.
"Seni bir an..Hahahah."
Gülmekten karnımı tutuyordum.Normalde kahkaha atan bir insan olmamama rağmen ne çok gülmüştüm.
"Beni bir an ne? Ya Başak!"
"Seni,hahaha! Bu şekilde dans ederken düşündüm de hahahahhah!"
Enes saçımdan tutup yukarı çekti.
"Aaah saçım! Ya bıraksana saçımı,yaa acıyor!"
"Biraz önce ne dedin sen,tekrarla bakalım." dedi sinirliden çok keyifli bir sesle.
"Seni böyle dans ederken düşünd- Aah,şaka yaptım,cidden şakaydı."
"Aferin." dedi saçımı bırakırken.
Ona kötü kötü bakıp tiramisuya gömüldüm.
"Aslında yanına gelmemin başka bir nedeni vardı." dedi.
"Nöydö?"
"Ağzındakini bitir önce." dedi gülerek.Dediği gibi bitirip bir daha sordum.
"Neydi?"
"Şey..Biliyorsun tatil bitmek üzere ve okul başlayacak."
"Yani?"
"Okulum burada değil ve evim de öyle.."
Çatalı elimde bırakıp suratımı asarak Enes'e baktım.
"Gidiyor musun yani?"
"Evet,yarın."
"Yarın mı?!" Söylediğini hazmetmeye çalışırken gözlerim isteğim dışında dolmaya başlamıştı.Ben küçükken kuzenim tatil için gelip,tatil bittiğinde geri döneceği zaman Aylin'le arkasından salya sümük ağlardık.Bu özelliğimi hiç kaybetmeden bu zamana kadar getirmiştim.
"Hey,ağlama sakın." dedi.Yerinden kalkıp yanıma oturdu ve bana sarıldı.Bu bana ilk sarılışıydı ve oldukça heyecanlanmıştım.
"Gitmesen olmaz mı ya?" dedim ağlamam şiddetlenirken. "Niye alıştırdın kendine!?"
Daha sıkı sarıldı ve cevap vermedi.Bir an omuzlarının sarsıldığını hissettim,o da mı ağlıyordu?
Kendimi geri çekip Enes'in yüzüne baktım.Gözleri dolmuştu.Dudaklarımı büzüp ona yavru köpek bakışı attım.
"Nooolur biraz daha kal lüüütfen."
"Annem biletimi almış,gelmem için oldukça dil döktü."
"Peki saat kaçta gideceksin?"
"Sabah sekiz gibi." dedi.İçimden 'Nah gönderirim seni.' deyip telefonumu çıkarttım.
"O zaman bir hatıra?" dedim.Olumlu anlamda kafasını salladı.Dörtlü fotoğrafı ayarlayıp hangi pozları vereceğimize karar verdik.İlkinde dil çıkaracaktık.İkincisinde Nurella bakışı atıp üçüncüsünde şaşırmış gibi yapıp elimizle birbirimizin ağzını kapatacaktık.Sonuncusunda ise acılı Emrah bakışı atacaktık.Ben çekmeye başladığımda ilk üç fotoğraf düzgün gitti ama son fotoğrafa gelince Enes yüzünü bana döndü.Heyecandan ne yapacağımı şaşırdığım sırada yanağımdan öptü ve fotoğraf çekildi.Ben utancımdan "Bu fotoğraf olmadı,bir kaç tane daha çekilelim." dedim.Aslında çok güzel olmuştu ama güzel diyemezdim ayrıca daha fazla fotoğraf çekilmek istiyordum.
Yaklaşık 60 tane daha çekildiğimiz zaman pes ettim.
"Aslında daha çekilirdim şarjım bitmeseydi." dedim.Gülümsedi.
"Artık kalkalım mı? Afedersin ama kalçam düzleşti oturmaktan." dedi.
Yerimden kalktığımda tiramisunun parasını ödemeye gitti.Bende peşinden koşturup onu geçtim ve parayı ben ödedim.Bu tip şeylerden hoşlanmazdım,sonuçta ben yemiştim öyle değil mi?
Bana kızacağını anladığım sırada lavabo bahanesiyle yanından ayrıldım.Aynaya baktığımda yine çığlık atacaktım ama ellerimle ağzımı kapatıp buna engel oldum.Bu aynadaki bensem biraz önceki fotoğraflardaki kimdi?
Oflayarak saçımı açtım ve bir daha yapmaya başladım.O sırada biri omzuma çarptı.Dönüp bana çarpan kıza baktım.Özür bile dilemeden koca dudağına kırmızı ruj sürmeye koyulmuştu.
"Bir özür hiç fena olmazdı." dedim.
"Özür dilemesi gereken sensin." dedi rujunun kapağını kapatırken. "Yolumda duruyordun."
"Senin yoluna duruyordum öyle mi? Üstünlük taslamak gibi olmasın ama adanın sahibinin kızıyım da biraz.Kimin yolundan bahsettiğine dikkat edersen sevinirim." dedim en sinir bozucu gülüşümle.
"Adaya sahip olabilirsin ama Enes'e olamayacaksın." dedi ve daha sinir bozucu bir gülüşle lavabodan çıktı.Bende peşinden cıkıp Enes'in yanına gittim ve tam bize bakarken Enes'in elini tuttum ve:
"Hadi gidelim artık canım." dedim ve kafeden çıktık.
"Bu ne içindi?"
"Şey.." dedim.
"Anlat lütfen.Bir şey olmuş anlaşılan.."
"Pekala..Bir kız gelip bana çarptı,yolumdan cekilmedin falan dedi.Bende senin yolun mu oluyormuş bu ada babamın oluyor dedim.O da bu adaya sahip olabilirsin ama Enes'e olamayacaksın dedi.Bende onu sinir etmek için şey yaptım.Ya-yani kötü bir amacım yoktu." dedim.
"Kim bu kız?" dedi bana dönüp.
"Dudaklarına silikon yaptırmış bir kız." dedim gözlerimi devirerek.
"Ha sen Gaye'den bahsediyorsun.."
"Gaye?" dedim hesap sorar gibi.
"Beni seven bir kız.Annesiyle teyzem arkadaştı.Bende burada teyzemin evinde kalıyorum ya,ara sıra gelirdi teyzemin evine.Ama ben pek hoşlanmıyorum ondan.Hoşlanmak derken,sevmiyorum yani."
"Peki." dedim.
"Şşt kızmadın değil mi?" dedi.
"Yoo niye kızayım?" dedim.
"Dediğin gibi olsun.Hadi yürü bakalım seni bir yere götürmek istiyorum.Bu son günümüzse güzel olmalı."
"Peki." dedim ve onu takip ettim.Bizim evin oralara yaklaştığımızda bir arabayı işaret edip: "Bin." dedi.
"Senin bu emir vermelerin bir gün beni öldürecek." dedim.
Güldü.
"Tarzım böyle bebeğim ne yapayım."
"Şşt hayırdır bebeğim falan?" dedim kahveden çıkmayan kıro amcalar gibi.Kapıyı açıp ön koltuğa bindim,o da dolanıp sürücü koltuğuna bindi ve sürmeye başladı.Beş dakika kadar sonra arabayı durdurdu.Kafamı kaldırıp dışarıya göz attım.Burayı daha önce hiç görmemiştim.Merakla etrafa göz attığımı görünce:
"Bir de Gaye'ye buranın sahibi olduğunu söylüyorsun.Cidden burayı bilmiyor musun?" dedi gülerek.Sinirle ona döndüm.
"Onu mu savunuyorsun bana? Git onu getir o zaman buraya." dedim kapıyı açıp inerken.Kolumdan tutup koltuğa geri oturttu.
"Saçma.." dedi "Böyle düşünmenin ne kadar saçma olduğunu bildiğini farzediyorum ve kızmıyorum."
Omuz silktim.
"Biliyor musun,tanıştığımızdaki kadar masum ve çocuksu gelmiyorsun gözüme.Yanlış anlama ama çocuksu hallerini seviyordum."
"Yarın gidiyorum ya,üzüldüğüm zamanlar ciddileşirim." dedi.
'Onun hakkında bir özellik daha.' diye düşündüm.
"İnelim mi?" dedi.Kafa sallayıp onu onayladım ve kapıyı açıp arabadan indim.Hemen yanıma geldi ve yanyana yürümeye başladık.
"Burayı nasıl buldun?" diye sordum etrafa göz gezdirirken.Çok güzeldi ve ben sesimdeki heyecanı gizleyememiştim.
"Beğendin galiba." dedi gülerek.Gülmesene salak çocuk,çok tatlı oluyorsun!
Kafa salladım ve "Evet." dedim.
Hala etrafa bakınıyordum.Uçurum gibi bir yerdi ama ürkütücü değildi.
"Daha buranın güzelliğini görmedin,gel." dedi ve kolumdan tutup uçuruma doğru çekti.Kayalıklar çok fazlaydı ve aralarından yeşilliklerle birlikte çiçekler çıkmıştı.Uçuruma yaklaştıkça vücudum adrenalin salgılamaya başladı.Yüksekten çok olmasa da korkardım.Enes'i tutup yavaşlattım.
"Yavaş biraz,korkuyorum." dedim.Elini omzuma koyup kendine çekti güven vermek ister gibi,ve başardı da.
Uçurumun sonuna gelince hiç beklemediğim bir manzarayla karşılaştım.Aşağıda küçük bir göl vardı ve kayalıklar bağımsızca etrafını sur gibi çevreleyerek kaplamıştı.Kayalıklar yeşile kaplanmıştı ve yukarıya doğru uzanan sarmaşıklar mükemmel bir görüntü oluşturuyordu.Kayalıkların yüksek kısımlarında bir tane kuş yuvası bile gördüğümü söyleyebilirdim.Göl de o kadar berrak ve güzeldi ki! İnsanın deniz kızı olası geliyordu,ya da deniz anası,ya da herhangi bir deniz canlısı..
Enes'in hiç beklemediği bir anda ona heyecanla sarıldım.
"Burası harika,mükemmel,bayıldııııım!"
"H-hey sakin ol." dedi o kendine has kısık sesiyle kahkaha atarken.İyice sıktım boğazını.
"Sen ne kadar inanılmaz birisin ya! Şu saatten sonra idolümsün."
"Birazdan boğularak ölecek olan bir i-dol." dedi sesi gittikçe kısılırken.Kollarımı biraz gevşettim ama ondan ayrılmak istemiyordum.
"Biraz daha kalalım böyle." dedim ama sonra dediğime pişman oldum.Yanlış anlamıştı büyük ihtimalle ama bunun için sonra ağıt yakardım.
Sonunda o da karşılık verip kollarıyla belimi sarınca heyecanlandım.
"İyi ki o kokteyli elinden almak için gelip sana çemkirmişim." dedim başımı omzuna yaslarken.
"İyi ki." dedi eliyle sırtımı okşayarak.
"Ama biliyor musun,bana kafa tutacağını sanmıştım.Kabalığıma kibarlığınla ders verdin." dedim ve sarılma faslını uzattığımı düşünüp kendimi geri çektim.Elleri boşta kaldı birkaç saniye.Sonra uçurumun kenarına yaklaşıp eliyle gelmemi işaret etti.Ufak adımlarla yanına vardım.Aynı anda ayaklarımızı sarkıtarak oturduk.
"Geçirdiğim en iyi yazı yaşattın,eğer kabalık yapmasaydın tanışamayacaktık." dedi. "Sana son günümüz olduğu için sana bir şeyler söylemek istiyorum."
"Ben de." dedim.
"Sen başla."
"Hayır önce sen söyledin sen başla."
"Lütfeen,bayanlar önden."
"Bu kez kabalık yapmayıp söz hakkını sana ver-" derken Enes'in telefonu çalmaya başladı.Oflayarak telefonu açtı.
-"Efendim?"
-"Yüzsüzlük yapma."
-"Sevgilimleyim ve rahatsız ediyorsun."
Son cümlesine içten içe mezdeke oynarken tekefonu kulağından çekip ben konuşmaya başladım.
"Gaye misin ne haltsan,Enes'ten uzak ol.Ben senin gibi her dakika makyaj tazeleyen,tırnağı kırılınca ağlamaya başlayan,sevdiği çocuğu elde etmek için kıçını başını açan,erkekten erkeğe koşan bir kız değilim.Haliyle tırnağımın kırılmasını önemsemeden seni dövüp o güzel saçlarının her telini eline verebilirim."
"Sen! Sen ne hakla benimle böyle konuşursun?!"
"Sevgilimin verdiği hakla," dedim. "Rahatsız etme bizi."
"Yarın gidiyor ve rahatsız olacak olan kişi sensin.Seni yaz aşkı gibi görüyor ve gittiğinde siz de biteceksiniz.Aptal masallarında sana bol şanslar,çünkü şansa oldukça ihtiyacın olacak.Aptal." dedi.
Telefonu suratına kapattım,şu an onu dinleyecek havamda değildim.Telefonu da kapatıp ona verdim.
"Onu kafana takma lütfen.." dedi. "Neyse hadi kalk ayağa." dedi.Dediği gibi yapıp ayağa kalktım ve elimle arkamdaki tozları temizledim.
"Üstünü çıkar." dedi ardından.
"Ne?!"
Gözleri kocaman oldu.
"Göle atlamak için demiştim."
"Ama içimde bikinim yok ki." dedim utanarak.O tepkiyi vermemeliydim.
"Peki o halde,kıyafetlerimizle atlarız." dedi.Umursamadan olumlu anlamda kafamı salladım.Elimi tuttu.Hoşlanmasam da bende sıktım elini.
"Atlamamızın bir şartı var." dedi.
"Neymiş o."
"İkimiz de atlarken bir itirafta bulunacağız tamam mıdır?"
"Tamamdır." dedim gülerek.Burnumu sıktı.
"Hadi o zaman,3 2 1.. Atla!!"
Kendimizi aşağı bırakırken aynı anda bağırdık:
"SENDEN HOŞLANIYORUM!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sterliçya Adası
Teen FictionAdanın sahibi iki kardeş,adayı satın almak isteyen bir çocuk ve git gide artan taraflar..Peki ya bu savaşı kim kazanacak?