Akşam Yemeği

63 0 0
                                    

"Şaka yapıyorsun değil mi?"
"Hayııır, hepsi teek teek gerçek." dedim sevinç çığlıklarımın arasında.
"Ne şanslısın." dedi Aylin şaşkınca.
"Teşekkürleeeer." dedim hafifçe eğilerek.
Aylin,Rüzgar,Betüş ve ben sabah sabah pizzacıya gelmiştik ve onlara Enes'le yaşadığım günü anlatmıştım.
"Uzun zamandır bu kadar mutlu olmamıştım."
Rüzgar olumsuz anlamda sesler çıkardı.
"Seni boğduğumda suni teneffüs yapmadığımı öğrenince de bu kadar sevinmiştin." dedi.Dudağımı tedirgince ısırıp Aylin'e döndüm.Aşırı kıskanç biriydi ve Rüzgar bunu bir türlü anlayamıyordu.
"Rüzgar!" dedi Aylin uyarır gibi.
"Ne var?" dedi Rüzgar baygınca.
Aylin sinirle yerinden kalkınca bende kalktım ve o çıkışa doğru giderken kolundan tutup durdurdum.
"Bırak Rüzg-" derken beni gördü ve daha çok sinirlendi. "Durdurmaya bile gelmiyor.Harika!" dedi ve kolunu ani bir hareketle ellerimden kurtardı ve pizzacıdan çıktı.
Sinirle Rüzgar'ın yanına gittim.
"Ne yaptığını gördün mü? Sevgilinin yanında niye salak salak konuşuyorsun?"
"Of yeter be,onu yapma Rüzgar,şunu deme Rüzgar,oraya gitme Rüzgar,bununla konuşma Rüzgar.Size ne ya?"
"Ne bok yersen ye." dedim onun aksine daha sakin bir şekilde ve yerime oturdum.Aylin Rüzgar'a kızmıştı ama bana da öyle davranmaması gerekmiyordu.Bu aralar zaten bana karşı oldukça kabaydı,o yüzden peşinden gitmeyecektim.
Sessiz sessiz otururken pizzalarımız geldi.Betüş bu ortamı düzeltmek amacıyla:
"Bütün konuştuğun çocuklar tipsizdi,durdun durdun turnayı gözünden vurdun." dedi.
"Eh 20 yaşına girdim sayılır,daha mı bekleseydim." dedim. "Ayrıca ben tipe bakmıyorum senin gibi."
"İşte tek farkımız da burada.Ben tipe bakarım." dedi açık bir şekilde, burnumu işaret ve orta parmağı arasına alıp sıkarak.
Hızla eline vurunca Rüzgar güldü.
"Sen hiç gülme,hala sinirliyim." dedim.İnadında daha da güldü.
"Gerizekalı." diye mırıldandım sonra Betüş'e döndüm.
"Ayrıca tipe baktığını sözlüne söyleyeceğim." dedim ama umursamazca omuz silkti.
Bir kaç dakika sonra da garson geldi.
"Artık seçebildiniz mi?"
Yanımıza 3 kez gelmişti ama biz hala karar vermediğimizi söyleyip onu yollamıştık."Seçtik." dedi Rüzgar.
Menülerimizi söyleyip beklemeye başladık.Geldiğinde pizzaya resmen saldırdım,ayrıca Betüş'le Rüzgar'ın patateslerine ve pizzalarındaki mısırlara da saldırmıştım.İkisi de elime vurup beni bozguna uğratmışlardı.Ben onlardan çok önce bitirdiğim için telefonumu alıp Enes'e nasıl olduğuyla ilgili mesaj attım.Aslında bugün evine,İzmir'e dönmesi gerekiyordu ama akşam içeceğine evden arakladığım uyku hapını attığım için sabah kalkamamıştı ve bileti yanmıştı.Ben zorla gittiğini ve gitmek istemediğini sanarken buna üzülmüştü.Ama sonrasında annesinin üzüleceğini ve o yüzden üzüldüğünü açıklamıştı.Düşünceli şeey!
"Ne salak salak sırıtıyotsun?" dedi Rüzgar.
"Sana ne be!" diye çirkefleştim. "Hadi yediyseniz kalkalım.Tekne turuna gitme ihtimalim var."
"Sen git." dedi Betüş.
"İyi,Enes'le falan takılırım." dedim Betüş'e nispet eder gibi.Sözlüsü evine geri dönmüştü çünkü.
Bana kötü kötü bakınca hızlanıp pizzacıdan çıktım ve Enes'i aradım.Hala mesaj atmamıştı.
"Eneeeeeeees." diye bağırdım telefonu açınca.
"Başaaaaaak." dedi o da.
"Naber?" diye sordum eve doğru ilerlerken.
"Annemle konuşuyorduk biraz önce."
"Ne dedi?"
"Bu yaz burada kalmak için ikna ettim ama oldukça kırıldı.Bende bir ay dedim orta noktada buluştuk." dedi. "Annem üzülünce içim acıyor."
Sesi çocuk gibi çıkmıştı.
"Oy oy oy,yesinler minik Enes'i."
"Dalga geçme bak ciddi de olabilirim istersem."
"Olma olma tamam.Ben tekne turuna gideceğim de,sen de gelir misin?"
"Biraz önce Aylin mesaj attı Playstation oynar mıyız diye.Morali bozuk gibiydi kabul ettim bende."
Sinirlenmiştim.
"Sorun yok ben eve geldim görüşürüz." dedim suratına kapatarak ve mesaj atmasını bekledim.
Ama bugün Rüzgar malının yaptığı gibi kılını bile kıpırdatıp mesaj atmadı beyefendi.
Telefonumdan müzik listemi başlattım ve duşa girdim.Şampuana uzanırken terlikler kaydı ve dizlerimin üstüne düştüm.Acıyla dizime baktığımda sağ dizimin kanadığını gördüm.Bugünlük sakarlıklarımın başlangıcına layık olduğunu belirtmek amaçlı eğilip -zorla- dizimi öptüm.Canım acısa da ayağa kalktım ve duşumu bitirip dizime kat kat peçete sarıp bornozumu giyip odama girdim.
Normalde bir gün siyah bir gün renkli giyerdim ama artık hep siyah giyiniyordum.Siyah güzeldi.
Yine siyah üstünde DC karakterleri olan -Süperman,Flash,Batman- bir erkek tişörtü giydim.Altıma da beyaz yırtık dar bir kot geçirip saçlarımı ıslak halde at kuyruğu yaptım ve telefonumu da elime alıp aşağı indim.Babamı aradım ama ortalıkta yoktu.Bende koltuğa ters bir şekilde oturup kafamı sarkıttım ve babamın numarasını tuşlayıp açmasını beklemeye başladım.
"Alo?"
"Nerdesin babooğ"
"Mağazaya uğradım çalışanları teftiş etmek için."
"Hee anladım.İyi çalışıyorlar mı bari?"
"Bir sorun yok."
"Hee anladım."
"Niye aradın beni?" diye sordu sıkılarak. "Ne söyleyeceğini unuttun değil mi? Kafanı salla biraz beynine kan gitsin."
Tuttuğum nefesimi üfleyip onu onaylayan mırıltılar çıkardım.
"Ters oturuyorum zaten.Eğer kan hücrelerim yer çekimine yenik düşerse kan gidecek."
"İyi,hatırlayınca ara." dedi.
"Dur iki dakika daha konuşursak hatırlarım." dedim bende ama beni dinlemeyip suratıma kapattı.Cidden ne söyleyecektim ben ona?
Tamı tamına yirmi iki dakika boyunca ters bir şekilde oturmaya devam ettiğim halde hala hatırlayamamıştım.
O sırada biri arayınca babam sanıp telefonu açtım ama babam değildi.
"Ne var Rüzgar?"
"Ne bu aksi haller?" diye sordu.
"İşim vardı,ne söyleyeceksen söyle."
"Ne işi?"
"Düşünüyordum." dedim.
"Bende tekne turun var sandım.Yoksa gel denize girelim diyecektim.Acayip sıkıldım."
"HATIRLADIM!" diye bağırdığım an zıpladığım için düşüp başımı yere çarptım.
"AAHH! Yeter ya,bi' balkondan atlarım oram buram yaralanır,bi' Batıkanla dövüşürüz,bi'düşerim,bi' bıçakla kendimi keserim..Yeter ya yeter sakarlıklarımın da yaralarımın da.."
Sövmelerim bitince telefonu düşürdüğüm yerden aldım.
"Lan cevap versene ne oluyor?! İyi misin cevap versene!"
"İyi değilim ama alıştım artık." dedim başımı ovalarken.
"Ne oldu? Neyi hatırladın,o ses neydi,neye alıştın?"
"Boş ver.Babamı arayayım da bi' sorayım tur var mıymış diye.Yoksa gelirim."
"İyi." dedi.
Bende babama sonunda hatırladığım için bir kaç göbek attığım soruyu sordum:
"Tekne turu var mı?"
Olmadığını söyleyince tekrar yukarı çıkıp içime mayomu giydim.Altımaysa kotum yerine şortumu geçirip havlumu da çantama atıp deniz kenarına gittim.Rüzgar'ı görünce yanına ilerledim.
"Naber kankiş?" dedim sırıtarak.
"Sende insanların hoşuna gitmeyen şeyleri söyleme gibi bir huy var,gırtlağından tutup aha şu denizde boğasım geliyor."
Susup yanına oturdum.
"Başkaları gelecek mi?"
"Evet,Nil ve Cenk gelecek birazdan."
"Tamam.Peki Aylin'le konuştun mu?"
"Aradım ama telefonu senin piç sevgilin açtı."
"Birincisi piç sensin,ikincisi biz Enes'le sevgili değiliz,üçüncüsü..O TELEFONU NEDEN ENES AÇIYOR!?"
"Heh ben de seninkine kısmen benzeyen bir tepki verdim işte.Bana ne dedi biliyor musun? 'Sana ne?' "
"Biliyor musun ikisi de piç." dedim Aylin ve Enes için.
Rüzgar beni taklit edip:
"Birincisi Aylin piç değil.." deyip durunca güldüm.Devamını getirememişti.
"Neyse." dedi.
"Aylin'den hoşlandığını sanıyordum."
"Kızın yüzü fiziği falan tam istediğim gibi ama tavırları hoş değil.Ben eğlenceli kız severim bu çok atarlı."
"Atarlıdır ama eğlencelidir." dedim.
"Hıı kesin." dedi kız gibi. "Ben denize giriyorum sen de ne yaparsan yap."
Onun peşine takılıp bende denize girdim ama deniz tuzlu olduğu için yaralı dizimi yakmaya başlamıştı.Koşarak -koşmaya çalışarak- denizden çıkıp şezlonga uzandım.

Sterliçya AdasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin