7

91 8 9
                                    

Draco'nun ağzından:

Gözümün önünde öldüğünü görmek titrememe sebep oluyordu. Maddie'yi böyle görmek iğrençti. Ne var ki yapabileceğimden emindim.

"Nerede o!"

"Potter öldü!"

Bana baktı. Elinin gevşediğini hissettiğim gibi kendimi kollarından kurtardım ve hızla koşmaya başladım. Sonunda istediğim koridora çıkınca içimden yalvarmaya başladım.

"Lütfen..."

Biraz ilerimde beliren kapıyla içim rahatlamıştı. Kendimi içeri attım ve kapı anında kapandı.

İhtiyaç odası.

"Hadi neredesin?"

Bir köşedeki ambalajı elime aldım. Üzerimden çıkan eşyalardı bunlar. Maddie , hemşire ona verince bir kenara fırlatmıştı ama bunun içindeki şey yüzünden nerelere kadar gidip Bellatrix'le savaştığımı bilmiyordu. Evet Bellatrix'le düello yapmak için Dieogon yoluna kadar gidecek halim yoktu değil mi?

Ambalajın içinden bir taş çıkardım. Çatlaktı ve kırık bir beyaz tonundaydı. İçerisinden hafif ama görülür bir mor ışık geliyordu. Asamı aradım. Siktir asam? Hayır burdan çıkarsam yapamazdım.

"Tamamdır Draco , eğer bunu yapamazsan Potter da bitanecik kelebeğim de sonsuza kadar ölür."

Ayağa kalktım. Derin bir nefes aldım. Tanrı benimle olsun.

Odadan çıktığım gibi koşmaya başladım. Revire geldiğimde içime kaynar sular indi. Potter neredeydi?

"İKİ DAKİKA OLDUĞUNUZ YERDE DURSANIZ! CESEDİ BİLE YERİNDE DURAMIYOR TANRIM!"

Sinirle revirden çıkıyordum ki Hermione ile çarpışıp az kalsın yere kapaklanıyorduk. Nefes nefeseydi ve aradığı şeyi bulmuş gibi davranıyordu.

"Maddie- Maddie'nin odasında,  Potter."

Uçarak merdivenleri çıktım ve odaya geldim. Şişman Kadın şifreyi sorunca deliye döndüm.

"HOGWARTS YOK OLUYOR ŞAKA MI YAPIYORSUN!"

"Tanrı sizinle olsun."

Portre açıldı. Ayaklarım kendiliğinden koşuyor gibiydi ve üzerimdeki yorgunluğu hissetmeyecek kadar meşguldüm.

Ve oradaydı. Taşı üzerine yerleştirdim.

"vie arrière"

Taştan çıkan yoğun ışık üzerine gözlerimi kapadım.

"Başardık mı?" Dedi tok bir ses.

"Ah Merlin..."

Tuttum ve sıkı sıkı sarıldım. Potter'ı gördüğüme ilk defa bu kadar mutluydum.

"Neredeler?"

"Bir bilsem."

Ortak salonu geçtik ve büyük salona adımlar kalmıştı.

Köşeyi dönünce gördüğüm kişi karşısında ne yapmam gerektiğini kestiremedim.

"Mattheo?"

Derin bir iç çekti. Bir şey demeden salona hızla girdi. Arkasından girince gördüklerim birazdan kafayı yememe sebep olacaktı. Bütün Hogwarts savaşırken Bellatrix sırtındaki Maddie'yle salondan çıkıyordu. Buradan geçmemiz imkansızdı.

"Gelin bir yol biliyorum." Dedi Mattheo. Ona ne kadar güvenmeliydik bilmiyordum ama başka bir şansımız olduğu söylenemezdi.

"Onu dinlemek zorunda mıyız?" Dedi Harry sessizce.

SILENCE 2 : THE CURSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin