Ariana Grande - 7 Rings
"Miley, şarj aletini ödünç ala bilir miyim?" diye bağırdı yukarı kattan Emma.
"Tabii ki!"
"Teşekkürleerr!"
Buz dolabından iki tane meyveli yoğrut çıkardım. Çekemecelerin birinden kaşık aldım ve kendi yoğurdumu açtım. Çilekli her zaman en iyisiydi.
Elimdeki meyveli yoğur paketleriyle yatak odama geçtim. Emma yatakta uzanmış ve tavanı izliyordu.
"Ne düşünüyorsun?" diyerek yanına atladım.
"Ah, dalmışım öyle. Elindekiler ne?" diyerek elimdeki kapalı yoğurt pakrtini işeret etti.
"Sana getirdim. Törenden önce hafif şeyler daha iyi oluyor hep. Açsan bir şeyler hazırlayayım?"
"Ya, yok otur. Gerek yok. Teşekkür ederim."
"Bir şey değil." Acaba sorsa mıydım?
"Emma?"
"Evet?" Elindeki kaşık havada kalmıştı.
"Neden kaç gündür aramalarımı yanıtlamıyorsun, bir yerlere kayb oluyorsun? Emma neler oluyor?"
Gözlerimin içine buğulu gözlerle bakıyordu. Sıkıca sarıldım ona. Omzumun ıslandığını fark etdiğimde ağladığını anladım.
"Miley, seni çok seviyorum. Böyle düşünmen çok hoş." O zaman neden omuzumda hıçkırarak ağlıyorsun, Emma?
"Sorun yok. Şşşt...geçti."
Omzumdan ayrıldı. Komidinin üzerindeki peçete paketini ona uzattım ve göz yaşlarını sildi.
"Çok özür dilerim. Böyle bir günde seninde keyfini bozdum. Beni merak etme. Ben, ben sadece zor bir dönemden geçiyorum. Bu yüzden bir az zamana ihtiyacım var."
"Bunu anlaya biliyorum ama sakın unutma ben hep yanındayım."
"Teşekkür ederim." Sesi titriyordu.
Kapı çaldı. Emma'ya bir daha sıkıca sarıldım ve yanağına öpücük kondurdum. Kapıyı açmaya gittim. Elbiseler gelmişti. Görevlinin gösterdiği yere imzamı atım ve yukarı çıktım.
Emma daha iyiydi. Beni gördü ve gülümsedi.
"Gelen elbiseler mi?"
"Evet!"
"Seninkinin rengi ne?"
"Tabii ki beyaaz"
"Başa türlü düşünemiyorum zaten." Diyip kıkırdadı.
Saatin nasıl geçtiğini anlamamışdık resmen. Makyaj ekibi gelmişti, elbiselerimiz giyilmek için hazır hale getirilmişti.
Emmayla sohbete o kadar dalmıştım ve Emma söylemese çaldığından haberimin bile olmayacağı telefonumun zil sesini şimdi duyuyordum. Telefonumu almak için salona geçtim. Arayan annemdi.
"'Merhaba, bebeyim."
"Selam anne."
"Canım benim, kısa konuşmam gerek, Çünkü baban bekliyor. Aşkım, babanın işleri gelmemize engel oluyor şirkette soygun olmuş. Sakın telaş yapma. Her şey yolduna şu an. Yaralanan yok.Baban şimdi oraya gidecek. Bu yüzden etkinliğe katılamayacağız. İnan orada olmayı çok isterdik. Unutma, kalbimiz hep seninle."
"Anne ciddi misin?! Ne demek soygun olmuş?! Neden şimdi söylüyorsun?! Neyi çalmışlar?!
"Sakin ol, kızım. Zarar çok büyük değilmiş ama babanın orada olması şart biliyorsun. Çok üzgünüz orada olamayacağımız için."