Yorum sınırı: 100
İkili olan biten her şeyi Jungkook'a tam anlamıyla anlatmış şimdi de ondan cevap bekliyorlardı. Jungkook Jimin'i baştan aşağı süzdü. Jimin'in başı eğik olduğu için Jimin bunu göremedi ama Lisa her şeyi görüyordu. Kendisine göre ufak biriydi Jimin. Bunu aralarındaki üç yaşa bağlamak istemedi Jungkook. Aralarındaki fark hoşuna gitmişti.
"Pekala size yardım edeceğim." Diyerek kararını açıkladığında Jimin anında başını kaldırdı. Kabul edeceğini düşünmemişti. Jungkook Lisa'ya döndü. "Sen gidebilirsin. Biz de yapacaklarımızı düşünürüz." Lisa anında kaşlarını çattı. "Sen beni kovuyor musun?" Jungkook tek kaşını kaldırdı. "Tam olarak öyle yapıyorum. Başka sorun yoksa hadi." Dediğinde Lisa oflayarak çantasını aldı ve "Civcivime dikkat et." Diyerek masadan kalktı.
Jungkook ona kızarmış yanaklarıyla bakan bedene karşı gülümsedi. "Aramızda üç yaş olduğunu biliyorsun değil mi?" Jimin başını salladı. "Yaş sorun değil." Jungkook düşündü. Bu oyun için mi sorun değildi yoksa normalde de mi olmazdı diye merak etti.
"Bana onun bir fotoğrafını gösterir misin? Onu gördüğümde ona göre davranmalıyım." Dediğinde Jimin "Ah doğru göstereyim." Diyerek cebinden telefonunu çıkardı. O telefonunda Yoongi'nin fotoğrafını bulmaya çalışırken Jungkook sandalyesinden kalktı ve yanına geçip telefonuna eğildi. Jimin onun güzel kokusunu çok net alıyordu. Ferahlatıcı bir kokusu vardı.
Açtığı fotoğrafı onun görmesi için ekran parlaklığını açarak gösterdi. Jungkook bir süre fotoğrafı inceledi. "Tamamdır." Diyerek geri çekildiğinde Jimin telefonu kilitleyip masaya koydu. "Şey... bana biraz kendinden bahseder misin?" Jungkook güldü. "Elbette. Lisa'nın kuzeniyim zaten biliyorsun. Şirketim var ve orada çalışıyorum." Jimin gözlerini açarak "Bu yaşta şirket sahibi misin?" Diye sordu şaşkınlıkla. Neticede hala gençti karşısındaki adam. "Evet. İstediğim hayatı yaşamam için para gerekiyordu ve bende şirket açtım. Bir gün seni de götürebilirim." Jimin gülümseyerek başını salladı.
"O yüzden Lisa sana bir şey yapamayacaklarını söyledi." Jungkook dikleşip gururla "Bana bir şey yapmak biraz sıkar." Dediğinde Jimin kendini tutamayıp güldü.
"Peki ben soruyorum o zaman bu sefer. Ne okuyorsun?" Jimin mutlulukla "İngilizce öğretmenliği." Diye yanıtladığında Jungkook güldü. "İngilizcem iyidir. Bir sorun olursa yardımcı olurum. O zaman diğer sorum. Sınırlarını bilmeliyim. Öpüşmek gibi şeyler senin için sorun mu yoksa tam tersine zaten yapmam mı gerekiyor?" Jimin birkaç dakika dondu. Jungkook hala gözlerinin içine bakarken bir cevap aradı kendinde.
"Dudaktan olmasa?" Diye çekingen bir şekilde konuştu. Jungkook gülümseyerek başını salladı. Öpülecek yer çoktu sonuçta. Jimin saate baktı. "Benim okula gitmem gerekiyor. Geç kalacağım." Diyerek ayağa kalktığında Jungkook onu kolundan tuttu. "Ben bırakacağım. Bundan sonra bırakıp alma işi bende. Unutma biz sevgiliyiz." Dediğinde Jimin gözlerini kırpıştırdı ve başını salladı.
Jungkook kahvesinden son bir yudum aldı büyükçe. Ayağa kalktı ve "Gidelim sarışın." Dedi.
Arabaya geldiklerinde Jimin hayranlıkla önündeki siyah spor arabaya baktı. "Vay be." Dedi beğenisini saklayamadan. Jungkook güldü ve kapısını açarken "Hadi bin." Dedi. Jimin sakince arabaya bindiğinde kapıyı kapattı.
Kendi de yerleştiğinde navigasyona okulu girdi ve daha fazla beklemeden arabayı çalıştırdı. "Ah sen sonuçta tanınan birisin ve benimle görünmen bir sorun olmaz mı?" Jungkook omuz silkti. "İnan umrumda değil. Ağzı olan konuşuyor zaten." Dediğinde Jimin verilen cevaptan tatmin olmuştu.
Üniversiteye vardıklarında herkes şaşkınlıkla arabaya bakıyor kimin geldiğini merakla bekliyorlardı. Öyle ki Yoongi bile meraklanmıştı. O da diğer herkes gibi arabaya bakıyordu. Arabadan inen bedenlerle herkes daha büyük bir şaşkınlığa yükseldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fake Boyfriend - Jikook
FanfictionJimin kendisine takıntılı olan Yoongi'den kurtulmak için Lisa'nın kuzeni ile anlaşır ve onu erkek arkadaşı olarak tanıtır.