Duvarlara çarpan gülme sesleri yavaş yavaş boğuk çığlıklara dönüşüyordu.
Bir bardak düştü, kırıldı,cam parçaları etrafa dağıldı.Bu bir sondu. Bitmişti. Nasıl sorusu yoktu,neden sorusu yoktu sadece son vardı.Anlamsız sonlardandı. Ne olmuştu? Neden olmuştu? Bu kadar olamazdı, değil mi?İzmir'in izbe bir sokağında küçük bir gecekondu da, duvarlara çarpan acı çığlıklar eşliğinde genç bir kız çocuğu, küçük bedeninde bir hayat taşıyordu. Yanında annesinden başka kimse yok.
Bu utanç verici manzaraya kimse tanık olmak istemiyor, herkes yavaşça uzaklaşıyor.Kime nasıl söylerlerdi on yedi yaşındaki bir genç kızın doğum sancısı yüzünden kıvrandığını...Küçük bir bebeğin ağlayışı duyuldu.
Yeryüzünü kaplayan yağmur birikintileri ,kaçışan insanlar,yitik bedenler,ölü ruhlar,sessiz serzenişler ve küçük bir bebek.Ne kadar da uyumsuzdu bu dünya ya.
Yaşlı kadın, çarşaflara sardığı küçük bedenle Izmir'in çetrefilli sokaklarında seri adımlarla ilerliyordu. Küçük bedeni bırakmak için bir yer arıyordu.
Bakışları sokağın köşesinde olan çöp konteynırına deydi, seri bir şekilde konteynıra doğru adımladı.
Bir an durdu, düşündü; doğru muydu bu yaptığı? Ama çöp zihininde dönüp dolaşan tek bir cümle vardı. O da bu küçük bedenin kara bir leke olmasından başka bir şey değildi.
Küçük bedeni yere bıraktı. Ve seri adımlarla uzaklaştı.Küçücük yaşında terk edilmişti.Kimse görmüyordu küçük bebeği.
O an zihinler de bir cümle belirdi;küçük bebeği annesi ve babası görmezden gelmişti neden bir başkası görsün ki?Bugün kimsesizler matemine biri daha katılmıştı.Acı içinde kıvranan ruhlar her hareketlerinde taştan bedenlere çarpıyor, daha çok acı çekiyordu ve yavaş yavaş ölüyor. Hayat buldukları bedenler mezarlara dönüşüyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bedenden Mezarlıklar
Teen Fiction"Anne yapmak istemiyorum! Canım yanıyor" diyen genç kız, acı içinde kıvrandı. "Bağırma! Birileri duyucak." Genç kız, annesinin ikâzlarını duymuyordu bile, şuan tek derdi hissettiği acıydı."Bebek geliyor!" O gün bir bebek sesi duyuldu,zihinlere kazı...