water

295 26 265
                                    

ʚ181222ɞ

"Şu anda seni gebertmediğim için ölene kadar Ateş Prensi'ne minnettar olmalısın, zavallı köpekçik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Şu anda seni gebertmediğim için ölene kadar Ateş Prensi'ne minnettar olmalısın, zavallı köpekçik."

Bileklerimin etrafını saran kelepçelerden kurtulduğumda üzerimden bir yük kalkmıştı sanki. Biraz öncesine kadar ağır metal parçalar, zincirlerin de yükünü sırtlanıyor ve acısını derimden çıkartıyordu.

"Ancak henüz kurtulmuş sayılmazsın." Ensemdeki saçlardan tutup başımı geri yatırdı, ani acıyla yüzümü buruşturdum.

"Birazdan Ateş Prensi'nin huzuruna çıkacaksın ve neden olduğun bu karışıklığı açıklayacaksın."

Elini çekse dahi hem fazla sert davrandığı için hem de güçlerini üzerimde kullandığından kafa derim cayır cayır yanıyordu. Eşit şartlar altında olsaydık onu tam şu an önümde diz çöktürür ve kellesini uçurur, sonra da akşam yemeği niyetine o çok sevdiği köpeklere verirdim.

Alaycı gülümsemem dudaklarımda peydahlanırken korkmuyor oluşum hepsini kudurtuyordu. Dilerseler Kral'ı getirsinler karşıma, bana ellerini dahi süremezdi.

"Tanrım, şu ifadeye bak. Acizliğine katlanamıyorum, tek yapabileceğin aptal aptal gülebilmek."

Bıçağını kınından çıkardı, elmacık kemiklerimin üzerine uzunca bir çizik attı. Sıcak kan yanağımdan çeneme doğru süzülürken çok geçmeden yaram kendini iyileştirmişti.

Şaşkınca bana bakan gözleri silkelenip kendine gelmeye çalıştı, diğer askerleri bir el işareti yaptı. "Taht odasına çıkartın onu."

Kollarıma dolanan eller diz çöktüğüm yerden kaldırdı beni, yorgun bedenimi önemsemeden hızla dışarı çıkarttılar. Yüksek tavanlı koridorlar kırmızı ve turuncu renklere boyanmıştı, sonsuza kadar yürüsem de asla sonu gelmeyecek gibi geliyordu.

Üstelik benim için fazla sıcaktı, terlerin sırtımdan aktığını hissedebiliyordum. İğrenç bir yerdi burası, insanı güzelliğiyle büyülerken öldürüyordu.

Duvarlarda bir klasik olan gelmiş geçmiş tüm kral ve kraliçelerin tablosunu koyma geleneği anlaşılan hala devam ettiriliyordu. Hepsinin de kızıl saçları ve simsiyah gözleri vardı, korkunç gözüküyorlardı.

Aynı saraylarının içi gibi zehirli bir çekicilikleri vardı, ya da çekici bir iticilikleri. Gözlerinde samimiyetin zerresi bulunmuyordu sanki.

Motiflerle süslenmiş devasa kapı önümde açıldığında avuçlarımın içine tırnaklarımı batırdım. Koca salon beni şaşırtmayan bir şekilde şatafatlıydı, sadelikten hoşlanan beni irrite ediyordu.

Birkaç basamak yukarda duran tahta kurulmuş ve rahat bir şekilde kitap okuyan bedenin yüzü görünmüyordu.

"Dizlerinin üzerine çök!" Omuzlarımdan bastırılıp zorla yere çöktürüldüm, benden daha yukarda kalan gözlere bakmak için başımı kaldırdığımda ağzıma gelen lafların her birini yuttum.

play with water ↬hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin