ʚ201222ɞ
Bazı anlar vardır, ne ara içine düştüğünüzü bile anlayamadan yutuverir sizi. İçine çeker, nefessiz bırakır ve siz ölene kadar aynısını yapmaya devam eder.
Şu anda benim nefes alamayıp boğuluşumun sebebiyse karşımda genişçe oturan ve kendini tanrı zanneden prensti.
"Dalga mı geçiyorsun benimle?"
Ne hakla beni yanında tutabileceğini düşünüyordu bilmiyordum ama gerekirse intihar eder ve onun boyunduruğu altına girmezdim.
"Oldukça ciddiyim, sadece birkaç şey daha eklemem gerekiyor."
"Ha yani dahası var?" Altını kazıdıkça bulacağım şeyler bir vahşetin resmiydi.
"Elbette dahası var. Dediğim gibi ölmen hiçbir şeyi değiştirmeyeceği için boşuna karşı çıkma, olan sana olur. Bir süre yanımda kal, ortalık sakinleşince bir şekilde seni ülkeden güvenle çıkartırım. Kazan-kazan gibi düşün."
Asla o kadar masum isteklerinin olduğunu düşünmüyordum, acıyı tatlı gibi göstermeye çalışıyordu. "Ben burada bir çıkarımı göremedim ve her dediğine öylece tamam mı dememi bekliyorsun?"
"Başka seçeneğin yok, ayrıca kimliğini gizli tutacağıma söz veriyorum. Kimse gerçekte kim olduğunu bilmeyecek."
Senin gibi bir ateş insanına kendimi bırakacağıma Medusa'nın gözlerine bakmayı tercih ederim. "Reddediyorum, teşekkürler."
Yeterince saçmalıklarını dinlemiştim, artık ondan uzaklaşmam gerekiyordu. Ancak tehlike çanları kulağımda çalmaya başlamış, kalbim olacakların bilinciyle hızlanmıştı.
Zaman yavaşladı, hızlanan kalbimin atışları bile sekteye uğradı. Ateş Prensi'nin sıcak nefesini boynumda hissettim, ne ara arkama geçtiğini dahi görememiştim.
Karnıma giren sancıyla gözlerim irileşirken ne yaptığına bakmak için bakışlarımı aşağıya çevirdiğimde kıyafetlerimi ıslatıp kana bulayan hançere lanet ettim, acıyla inlediğimde nedeni çözemediğim bir şekilde onun da karnını tutup yere çöktüğünü gördüm.
Benim yaralarım çocukluğumdan beri olağan üstü bir hızla iyileştiğinden karnımdaki yarığın da kendini eski haline döndürmesi saniyeler sürmüştü. Ancak aynı şey Ateş Prensi için geçerli değildi.
Oturduğu yerde karnını sarmalayan ellerini çözdüm. Deri kıyafeti kaldırdığımda karşılaştığım manzara nefesimin içime kaçmasına sebep oldu.
Az önce bende açılan yaranın tıpatıp aynısı onun tenini süslüyordu. Kanı saçlarının rengiyle aynıydı, parmak uçlarım açık yaranın üzerinde keşfe çıkarken gözlerim kısıldı.
"Aynı anda kendini de bıçaklamış olamazsın, değil mi?"
"Sikeyim, sence öyle olmuş gibi mi duruyor?" Ağzından dökülenler yılan tıslaması ile benzerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
play with water ↬hyunlix
Fanfiction"felix ile oynamak, işte benim en büyük eğlencem." |enemies to lovers, minific| 🔖81222, Perşembe'