thunderbolt

197 25 10
                                    

ʚ30323ɞ

On sekiz gün

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

On sekiz gün.

Tam on sekiz gündür bu sarayda kalıyordum, o günün gecesinde yaşanan çekimin ardından ikimiz de hiçbir şey olmamış gibi davranıyorduk. Aklımdan bir anıyı silebilsem kesinlikle bu, o olurdu. Unutmak istiyordum, verdiği sıcaklığı unutmak ve böyle hissettirdiği için başta ondan sonra da kendimden nefret ediyordum.

Hyunjin hiç aksatmadan akşamları yanıma geliyordu, saat sekizi biraz geçerken. Gelişini onun bana verdiği cep saatinden kontrol ediyor, geciktiği dakikaları sayıyordum çünkü yalnızlıktan kafayı yemek üzereydim.

Lakin her ne kadar bu hislerimi yalnız kalışıma versem de yorgun bir şekilde yanıma yatışını ve gündüz yaptığı işleri anlatışını seviyordum ama sevmemem gerektiğini de biliyordum.

O gecenin konusunu açmayışı içime su serpiyordu -ki komik çünkü bunu bir Ateş yapıyordu.

Sıkıldığımı bildiğinden bana yeni kitaplar getiriyor, resim malzemeleri alıyor ve daha da ileri giderek minicik, dünya tatlısı bir köpeği yalnız kaldığım için bana emanet ediyordu.

Emanet diyorum çünkü Kkami onun köpeğiymiş aslında, saraydan kimseye yanaşmamasına rağmen dibimden ayrılmıyordu. Tabii ilk üç günlük tanışma sürecimizde küçük dişleri tarafından sayısız kez ısırılmış olmam ayrı meseleydi.

"Ruh eşi bağını kopartmak hakkında bir şeyler bulamadın mı hala?" dedim, "Normal yollarla ayırmanın bir yolu yokmuş. Kara büyü bilen bir arkadaşıma gideceğim yarın, belki ondan bir şeyler çıkar." diye cevapladı.

"Umarım, evimi ve güneşe karışan yağmurda ıslanmayı özledim." Duyduğum yoğun özlem hissiyle titrek bir nefes aldım.

Eli çenesinde gezindi, bu kadar düşünmesini gerektirecek ne dediğimi merak ettim. "Evine henüz gidemezsin ama istersen seni yağmura götürebilirim."

Yüzündeki hafif gülümseme bana bulaştı, gizlemek için kafamı yana çevirip yanaklarımın içini ısırdım. "Bunun mümkün olmadığını ikimiz de biliyoruz, bana boş ümitler verme lütfen."

"Neymiş mümkün olmayan?" diyerek tek kaşını kaldırdı.

"Burası Ateş Krallığı, asırlardır yağmur veya kar yağdığı görülmemiş bir yer. Ayrıca saraydan dışarı çıktığım an askerlerin bir mahkum olarak veliaht prens ile görülürsem anında kral ve kraliçeye yetiştireceklerini sen kendi ağzınla söylemiştin. İtiraf et, iyilik yapacağım bahanesiyle öldürteceksin beni."

Son cümlem saf alay içeriyordu ve o da bunu seçebilecek kadar zekiydi, yine beni bozmayıp küçük oyunumu devam ettirdi. "Hm hm, öldürteceğim seni. Çünkü salağım ben, bilmiyorum aldığın her fiziksel yaranın aynısından edindiğimi."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 09, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

play with water ↬hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin