air

261 31 61
                                    

ʚ6123ɞ

Aşağılara indikçe daha da derinlere açılan ve bitmek bilmeyen merdivenlerden inerken önümdeki kişiyi takip etmekten başka bir şey yapamıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aşağılara indikçe daha da derinlere açılan ve bitmek bilmeyen merdivenlerden inerken önümdeki kişiyi takip etmekten başka bir şey yapamıyordum.

Yukarıdaki kırmızı duvarların aksine masmavi olan ve üzeri buz tutmuş duvarlara değen parmak uçlarım, o bunaltıcı sıcaklardan sonra kendimi bir nebze olsun iyi hissettirmişti. Ateş Krallığı'nın altında neden koca bir buzhane olduğuysa bir muammaydı.

Kızıl saçlar her hareketinde hacimle hareket ederken aklım dağılıyor, çok değil, sadece birkaç dakika önceki halimiz aklıma geliyordu. Dudaklarıma değen dolgun dudaklarını hala tenimde hissedebiliyordum, verdiği karıncalanma etkisi asla geçmiyor ve bir zehir gibi her yerime arsızca yayılıyordu.

Normal olmadığını biliyordum, sevmediğim hatta düşmanım olan birinden böylesine öpücük bile sayılmayan bir buseyle bu denli etkilenecek değildim. Başka bir iş vardı içinde, emindim.

Kehribar gözler bana döndüğünde karanlıklaşmaya başlayan ortamda elinde oluşturduğu ateş parçası sayesinde parladı, mavilerime yansıyan görüntüsü yutkunmama sebep oldu.

"Geldik." dedi az önce orada olmadığına yemin edebileceğim kapıyı açıp içeri girmemi işaret ederken, körü körüne güvenmiyordum ona ancak şu durumda itiraz etmenin oluru yoktu.

Adımımı içeri attığım anda arkadan girip kapıyı birkaç kez kilitledi, kapı kendiliğinden kaybolurken kaşlarımı çattım. Etraf bir sürü kitaplık ve kitapla doluydu, ayrıca ortada bir çalışma masası, üzerinde de tonla parşömen kağıdı ve iksir vardı. Kenardaki kazan daha önceden kullandığını belli edercesine izler taşıyor, ortamı aydınlatan kandiller buranın bir Ateş'e ait olduğunu belli ediyordu.

Her soyun kendine has aydınlatma yöntemleri vardı; Su Krallığı aydınlatma için kristalleri kullanırdı, topraklar elektriği tercih ederken Hava Krallığı'na daha önce hiçbir element insanı gidemediğinden bu konu hakkında bilgi yoktu.

"Ne bunlar?" Burnuma güzel kokular gelmiyordu.

"Tüm dünyayı ateşe vermeme yardım edecek oyuncaklarım."

Tüm dünyayı ateşe vermek, bu sözler dilinden dökülürken bir kez bile tereddüt etmemişti. İsteği sahiden de yıkım mı getirmekti, kurulu düzeni bozarak kendi kurallarına göre yeniden inşa mı etmekti tartışılırdı. Ucu bana, halkıma dokunmadığı sürece umurumda değildi. Ama bunun aptallık olduğunu biliyordum, çünkü onun isteklerinin küçük bir alanla sınırlı kalmayacağı barizdi.

"Beni buraya çocukça planlarını anlatmak için mi getirdin?" Merakımı baskılamak adına gözlerimi devirdim, soru yağmuruna tutulması an meselesiydi. Duvara yaslı olan kitaplıklardan en uzunca olanına yaklaşıp gelişigüzel dizilmiş olan kitapları incelemeye başladım. İrislerini üzerimde hissedebiliyordum, bakışlarının ağırlığı daha önce tatmadığım türdendi.

play with water ↬hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin