selamm. ozlediniz mi benii
sey siz akilli insanlarsiniz anlarsınız diye dusunuyorum ama yine de soyleyeyim. uzun bir time skiple basladim bolume. kafaniz karismasin diye soylemek istedimm. neredeyse 4-5 ay gecti cogu seyin ustunden iyi okumalaarr
>.<
Elindeki dondurmayla bakışan Jeongin yanında sahili izleyen kusursuz gence baktı. Hava ılıktı ve hafif esen rüzgar huzur veriyordu. Dalgaların sesi, bir de sevdiği yakışıklının yanında olmak daha da rahatlatıcıydı.
Mart ayının ortalarıydı ve şaşırtıcı bir şekilde ilkbahar kendini erken gösteriyordu ve rüzgarın sesinden başka ses duyulmuyordu. Bu da konuşmayı başlatan birinin olması gerektiğini açıklıyordu.
Hyunjin derin bir nefes aldı. İlk adımı atmaktan zarar gelmezdi.
"Dondurman eriyecek, bitirsene."
Jeongin başını kusursuz çocuğa çevirdi. Hiçbir şey diyesi yoktu. Aslında vardı, hem de çok. Ama söyleyecek cesareti hiçbir zaman kendinde bulamamıştı.
"Bitirmek istemiyorum çöpe atsam olmaz mı?"
"Ben atarım."
Hyunjin ayağa kalkıp kayalıkların üstünden geçtikten sonra taş yoldaki bir çöpe eriyen dondurmayı atmıştı.
Jeongin arkasına dönüp onu izlerken içinden son şansını değerlendirmek için hazırlık yapıyordu. Hyunjin oturup eline birkaç çakıl taşı alıp çoktan denize atmaya başlamıştı bile.
3 ay önce annesi ile tanışmışlardı ve her şey çok güzel gitmişti. Hatta Jeongin hislerini Hyunjin'e tam olarak açacaktı fakat cesaret edememişti. Bu nedenle iki hafta boyunca pişmanlık duygusu onu mahvetmişti. Hyunjin ondan hoşlandığını zaten biliyordu ama Jeongin yüz yüzeyken açılmak istiyordu.
Evet, bugün açılmazsan bir daha hiç açılamazsın.
Gözlerini kapadı ve ilk defa kendinden emin bir şekilde karşısına oturan gence baktı.
"Hyunjin."
"Efendim?"
"Sana bir şey söylemem gerek."
Cümleye böyle mi başlanıyordu ki? Nereden bilsin çocuk, heyecandan şaşırdı.
"Bugün ayın yirmisi. Yirmi mart."
"Evet."
"Ne evet? Off... Bugün senin doğum günün ve ben sana hediyeni vermek istiyorum. Aslında bu hediyenin güzel ya da kötü olduğuna sen karar vereceksin..."
"Az önce verdin ya hediyemi Jeongin? Bak takıyorum hatta çok beğendim."
Hyunjin boynundaki minik detayları olan kolyeyi salladığında Jeongin göz devirdi. Cümleye devam etmesi gerektiği için söylediğini duymazdan geldi.
"Sen aslında her şeyi biliyorsun ama bunu söylemek her seferinde çok zor. Şansımı bir kez daha denemek istiyorum sadece ve daha önce hiç bu kadar zor durumda hissetmemiştim..."
Hyunjin oturduğu kaya parçasında doğruldu. Elindeki minik taşları kenara koydu ve tüm dikkatini Jeongin'e verdi. Kötü bir haber alacak gibi hissediyordu çünkü.
"Seni seviyorum. Hayır sakın 'ben de seni' falan deme. Seni arkadaş olarak değil, diğer yarım olarak seviyorum. Benim için o kadar önemli ve özelsin ki seni herkesten korumak istiyorum. Sana aşığım demek daha doğru olur sanırım... Hyunjin... Bunları zaten biliyorsun, biliyorum ama... Bunu sana son kez söylemek istedim. Cevabın 'hayır' ise sana bir daha ulaşmayacağıma emin olabilirsin..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paper rings, hyunin
FanfictionHyunjin : Agalar biri benim sırama kağıttan yüzük bırakmış amına //texting