-Felix-
Arınmanın bitmesine son 45 dakika:15 dakika süren yolun ardından eski bir gecekondunun önünde durmuştuk. Hâlâ buraya neden geldiğimizi anlamamıştım. Hyunjin arabanın camından eve uzun baktı. Bu evde eski anılarının geçtiğini anlamıştım, iyi mi kötü mü orası belli değildi.
Hyunjin kafasını evden ayırıp bana çevirdi. Anlamsız bakışlarımı görünce hafifçe sırıttı.
"Burası benim küçüklüğümü geçirdiğim ev."
Kafamı küçük eski eve çevirdim. "Peki neden intikam almak için buraya geldik?"
Hyunjin gülen yüzü bir anda düşmüştü. Cevap vermeden arabadan indi, derin bir iç çekip arkasından bende arabadan indim.
Evin kapısına geldiğimizde, Hyunjin cebinden bir anahtar çıkardı ve kapıyı açtı. İçerisi aynı dışı gibi yıkık döküktü. İçeriye girip etrafa bakındım, o sırada Hyunjin kapıyı kitlemekle meşguldü.
Sadece 4 tane odası olan bu evin en büyük odasına yani salonuna gitmiştik. Yaşlı bir adam koltukta uyuyordu.
"Bu adam kim?" Anlamsız şekilde sormuştum.
"Babam." Bana bakmadan yanıtlamıştı Hyunjin.
Anlamsız bakışlarım şaşkın bakışlara dönüşmüştü.
"Yani sen babandan mı intikam alacaksın?"
Hyunjin kafasını olumlu bir şekilde sallamıştı.
Adamın yanına ilerlemiştik. Hyunjin, babasının kulağına eğilip sinsice sırıtmıştı.
"Ben geldim baba, aslan oğlun."
Adam gözlerini açıp önce bana sonra Hyunjin'e bakmıştı. Hyunjin'i gördüğüne pek sevinmiş değildi. Yerinden doğrulup yorgun gözlerle tekrar oğluna baktı.
"Ne işin var burda?" Konuşmasından sinirli olduğu anlaşılıyordu.
Hyunjin ayağa kalkıp koltuğa oturdu, benim de oturmam için işaret etti. Boş bulduğum tekli koltuğa oturdum.
"Seni görmeye geldim, sevinmedin mi?"
"Beni bu sefillik içinde bırakıp giden birini görünce nasıl sevinmemi beklersin?"
Hyunjin arkasına yaslanıp bacak bacak üstüne attı. Babası bu hâlini görünce sinir verici bir şekilde gülümsemişti.
"Bakıyorum da paraya para demiyorsun."
Hyunjin bu lafın üstüne büyük bir kahkaha atıp doğruldu. Kafasını babasıyla aynı hizaya getirip cevapladı.
"Bu evden gittikten sonra çok Zengin oldum biliyo musun?!" Geriye çekilip devam etti. "Seni sefil hâlde bırakıp giden oğlun birazdan seni bu sefil hayattan kurtarıcak."
Babasının yüzünde küçük bir tebessüm oluşmuştu. Sanırım Hyunjin'in ona para vereceğini düşünüyordu.
İstemsizce gözüm saatte katmıştı. Arınmanın bitmesine yarım saatten az bir süre kalmıştı. Hyunjin'in elini çabuk tutması gerekiyordu eğer süre bittiğinde birini öldürürse işlediği suçtan dolayı hapse girebilirdi.
Hyunjin de sürenin azaldığını anlamış olacaktı ki hızla elini beline götürüp silahına sarıldı. Silahı babasına doğrulttu.
"Birazdan senden annem ve ablamın intikamını alacağım." Gözyaşları çoktan yanaklarına ulaşmıştı.
Hyunjin'in babası, ablasından sonra annesini de öldürmüştü. Sırf acı çeksin diye Hyunjin'i öldürmemiş, ona işkenceler yapmıştı. Hyunjin de bunun üzerine o evden kaçıp Minho, Jisung ve Ryujin ile tanışmıştı. Ryujin onun öz kız kardeşi değildi, uzun süre birlikte vakit geçirdikleri için abi-kardeş gibi olmuşlardı. Aynı şekilde Minho ve Jisung ile de.