Jimin'in anlatımıyla.
Saçlarımı kurulayarak banyodan çıktım. Bu bu gün aldığım üçüncü duştu. Gerçekten ne zaman kendime geleceğim? Yaşadığım şoku ne zaman atlatabileceğim? Bütün bu küskünlük ne zaman sona erecek? Kendime ne zaman güveneceğim? Ne zaman cesaretimi toplayacağım?Bu soruların bir sonu olmalıydı ama düşündükçe daha da yenileri ekleniyordu. Kafam artık gerçekten dolmuştu. Saatlerce ders çalışmak bile unutturamıyordu bana hislerimi. Test çözerken bir bakıyorum başımı kitaba gömmüşüm öylece duruyorum. Bunun bir sonu olmalıydı, ya da artık kendim bir son yaratmalıydım.
Üzerime bol, turuncu, kalın ve yumuşak kazağımı giydim. Malum havalar soğumuştu artık. Altımada en sevdiğim beyaz puantiyeli siyah pijamamı giydim. Ayaklarımada kalın beyaz çoraplarımdan birini geçirdim. Bu kombin tamda 'Tek oturuşta iki sezon dizi bitireceğim.' kombiniydi ama ben ders çalışacaktım tabiiki.
Artık bir yerden başlama zamanıydı. Yuvarlak gözlüklerimi burun kemiğine oturtup beyaz, temiz masama oturdum. Matematik defterimi çıkardım çekmecemden ve hemen kafa dağıtmak için çalışmaya başlamam gerekti.
Kalemimi kalem kutusundan çıkardığım anda zilin çaldığını duydum. Bu saatte kimin ne işi olurdu burada? Her halde her cumartesi günü evleri dulaşıp kurabiye satan küçük kızdır. Bu gün benim evime gelmemişti zaten.
Sandalyeden kalkmak için sandalyeyi geriye ittim ve koşar adımlarla kapıyı açıp dış kapıya yöneldim. Yavaşça kapıyı araladım.
"Selam Jimin!"
"Yoongi! Sen?"Karşımdaki saçı başı dağılmış olan bedene baktım. Garip görünüyordu.
"Senin burada ne işin var?"
Sesimi biraz yükselterek konuşmuştum. Şaşkınlığım her halimden belli oluyordu. Sersemlemiş tavrıyla etrafına baktı.
"Nee, benim burda ne işim var sa...hidenn."
"Bana bak, sarhoş musun sen yoksa?"Eğilip yüzüme baktı. Gerçekten saçları dağılmıştı, bu soğukta tişört giymişti ve dudakları olduğundan daha pembe görünüyordu.
"Ne sarhoşu be? Sarhoş fa-"
Cümlesinin devamını getirecekken hıçkırdı.
"Sarhoş falan değilim ben. İçeri gelebilir miyim?"
Onu sarhoşken eve almak ne kadar doğru bilmiyordum ama hava çok soğuktu ve gerçekten ona üzülmüştüm. Cevap vermeden benden destek almak için eğilip kollarımdan tuttu. Belirgince yutkundum.
"Nasıl geldin sen buraya?"
"Bilmem ki nerde-n biliyim."Üstüme düşmemek için bana tutunuyordu. Düşeceği sırada adımımı geriye attım. Kollarımdan tutmaya ve yüzüme doğru eğilmeye devam ediyordu.
"Biri mi getirdi seni buraya?"
"Hay..ıırr beni kimse getimediiii. Jungkook bana 'sakın benim seni buraya getirdiğimi Jimine söyleme.' dedi kusura bakma söyleyeme-mm."İstemsizce kıkırdadım. Bu saf hâli cidden hem komik hem garip görünüyordu.
"Gerçekten iğrenç biri jun...kok."
'kok' hesecesini söylerken dudaklarını öne doğru büzmüştü ve burnuma gelen nefesindeki alkol kokusunu ciğerlerime işlemişti.
Kollarından kurtulup düşmemesi için bu sefer ben onun kolundan tuttum. Onu salonumdaki koltuğa oturtup dış kapıyı kapatmaya gittim. Adımlarımı olduğunca hızlı atarak Yoongi'nin yanına döndüm. Köşe koltuğumun yumuşaklığına kapılmış, çocuk gibi üzerinde zıplıyordu.
Birden beklenmedik bir hareket sergileyip ayağa kalktı.
"Komşulaaaaaaaaar! beni duyuyor musunuz?"
Birden bağırmaya başlamıştı. İyikide bu ev müstakil bir evdi yoksa baya azar işitebilirdim. Daha fazla bağırmasına engel olmak adına beş parmağım ve avcumla beraber ağzını kapattım. Gözlerini bana çevirdi. Bileğimden tutup elimi ağzından çekti.
"Güzelim n'aptığını sanıyorsun?"
Sorusunu sorduğu anda hıçkırdı ve beş kere öksürdü. Birden koşarak benim odama doğru ilerledi. Onu tutamadan geçip gitti. Hemen peşinden gittim.
"Ben bu odayı hatırlıyorum."
Cümle kurarken bir yandanda esniyordu.
"Hatırlarsın tabii. Benim evimde kalmıştın ya."
Arkası dönüktü. Omzunun üstünden bana bir bakış attı ve sonra masanın üzerinde duran günlüğüme baktı.
"Aaaaaaaa! Ay-"
Tekrar hıçkırmıştı. Cümlesine devam etti.
"Ay çok bağırıyorum ya. Amaaan. Ben bu defteride hatırlıyorum."
Sanki hafızasını kaybetmiş gibi davranması da ayrı bir ironiydi. Sandalyeyi çekip oturdu ve defteri eline aldı. Defteri ters tuttuğunun farkında değildi.
"Burad-a Hoseok falan yazıyordu onlar duruyor mu acabaa-a?"
Sayfaları çeviriyordu. Benim günlüğümü mü okumuştu öncesinde? Nasıl böyle bir şey yapabilirdi? Elinden hemen defterimi aldım ve masanın üzerine bıraktım. Yaptığım hareketle tekrar ayağa kalkmaya yeltendi ama omzundan tutup sandalyeye yeniden oturttum. Masadan destek alarak suratına doğru biraz yaklaştım.
"Sen benim günlüğümü mü okudun?"
Sarhoşken yalan söyleyemezdi her halde, sonuçta şuan aklı yerinde değildi.
"Napim ben senin günlğünü yaa-a ben sadece bir tane kelime görmüştüm Hoseok yazıyordu. Sende açık bırakmasay-dın."
Hıçkırıyordu kelimelerin arasında. Okumaması iyi bir şeydi. En azından benim yaptığım saygısızlığı o da yapmamıştı...
Tekrardan ayağa kalkıp oturma odasına koştu ve koltuğa oturdu. Yanına yanına gidip bende yanına oturdum.
"Evin cidden çok güzel. Se-ni andırıyor."
Dudaklarımı birbirine bastırdım ve parmaklarımla oynamaya başladım, aynı zamanda da bakışlarımı parmaklarıma kitlemiştim. Bana baktığını hissedebiliyordum. Ona bakacak cesareti bulduğumda göz göze geldik. Birden bana doğru yavaş yavaş yaklaşmaya başladı. Sırtımı koltuğa yaslayana kadar bana yaklaştı.
"Yoongi sarhoşsun."
Beni aldırmadan yüzüme yaklaşmaya başladı.
"Yoongi beni rahatsız ediyorsun farkında mısın?"
Gözlerini bir anda belertti. Kendini biraz geri çekti.
"Rahatsız mı? Ö-özür dile-rim."
Bu hâli bana biraz tatlı gelmeye başlamıştı.
"Pijamaların çok güzelmiş."
Dedi ve sırıttı bir an. Bende kıkırdamama engel olamadım. Kazağıma dokundu.
"Kazağın çok yumuşak."
Dedi ve kedi gibi göğüsüme başını koydu. Yanağını kazağıma iki kere sürttü. Kollarınıda belime doladı. Bense ne yapacağımı bilemez haldeydim. O hoşlandığım çocuktu ve bana sarhoşken böyle davranması çok tuhaftı. Onunda beni sevdiğini biliyordum. Ve sanırım o sarhoşken yapmak istediği şeyi yapmıştı. Bana sarılmak.
Sağ elimle kolunu kavradım ve sol elimlede saçlarını okşamaya başladım. Okşarken bir yandanda acaba ayıkkende aynı şeyleri yapar mıydı? Yoksa bu sadece sarhoş olduğu için ya da beni farklı biri sandığı için olabilir miydi? Ama beni sevdiğini haftalar önce öğrenmiştim. Yani bu gerçekten onun gerçek duygularıydı...
"Jimin~ah ş-eftali gibi çok güzel ko-kuyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrong Love | Yoonmin
FanfictionMin Yoongi ile tanışmak isteyen Jeon Jungkook, bir gün ona gizli bir hesaptan mesaj atar fakat Min Yoongi onu farklı biri sanıp fazla iyi davranır. Jeon Jungkook ise Min Yoongi'nin sevgisini kazanmak adına farklı bir yöntem izlemeye karar verir. Tex...