Cidden uzun zamandır bu kadar güzel uyumamıştım. Kaç senedir takıntılarım yüzünden duş almadan ve tuvalete gitmeden uyuyamazdım. Ama uyumuştum işte.Gözlerimi açıp göğsünde uyuduğum adama baktım. Uyurken çok güzel. Gözlerini kırpıştırıp uyandı."Günaydın."
"Günaydın. Duş almak ister misin?"
"Çok iyi olur başım çatlıyor."
Chan için banyoya bir havlu ve kıyafet bırakıp çişimi yaptım. Salona uğrayıp bizimkileri uyandırdım. Biz gittikten sonra içmeye devam etmişler anlaşılan. Onlar uyanmaya çalışırken mutfağa geçip kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Çayı demlerken arkamda bi sıcaklık hissettim. Omzuma bir öpücük kondurdu.
"Çok güzel gözüküyor eline sağlık."
"Hadi yardım et de hızlıca yiyelim. Acıktım."
Masayı beraber hazırlayıp sandalyeye oturdum. Herkes geldiğinde yemeye başladım.
"Başım çatlıyor ya belim de ağrıyor koltukta uyuyakalmışım."
"Ben size dedim misafir odasına gidin diye."
"Hyunjin valla kalkacak halim yoktu. Aman neyse eve gidince dinlenirim."
Herkes kahvaltısını bitirince beraber masayı ve salonu topladık. Bizimkiler gidince tekrar Chanla baş başa kaldık. Zaten pazar olduğu için evde yatmayı planlıyordum. İkimiz de salondaki koltuğa oturduk. Daha doğrusu onun üstüne doğru uzandım. İkimiz de böyle şeylere şaşırmıyoruz. O temasa ihtiyacım olduğunu bilip izin veriyor. Bense çekinmeden ona dokunuyorum. Tanışalı az bir zaman olsa da sanki beni ezelden beni tanır gibi bir hali var. Gerçi bu da benim işime gelir. Kendimi birilerine anlatmaktan yoruldum. Chanın da en sevdiğim özelliği bu zaten. Başkalarına bağırarak anlatsam da anlamayacakları şeyi sadece gözlerime bakıp anlıyor.
"Ee napsak?"
"Bir şeyler açabilir televizyondan izleriz zaten geç uyandık hiç kalkıp bir şey yapasım yok."
"Tamam o zaman sen seç."
Telvizyondan bir film seçip izlemeye başladık. Göğsünde nefes alıp verdikçe ben de inip kalkıyorum. Sanki annem beni kundakta sallıyormuş gibi bir his. Tekrar uykum geldi. Gözlerimi ne kadar diretsem de filmin sonuna doğru kendimi bıraktım. Uyandığımda film bitmiş , oynayan oyuncuların isimleri yavaş yavaş kayıyordu.
"Ne kadar uyudum?"
"Filmin en güzel yerini kaçıracak kadar. Ama çok olmadı en fazla bir yarım saat uyumuşsundur."
"Ah tamam o zaman."
Yerime biraz daha yayılıp mırıldandım. Koltuğun kenarına sıkışmışım. Yan döner pozisyonda birazım koltukta birazım Chanın üstünde. Chan bunu fırsat bilerek elini gögüs ucuma atıp piercingimi okşadı. En hassas yerim orası. Bilir gibi her seferinde oraya dokunuyor.
"Chan yapma."
"Hmm nedenmiş."
"Sonra azar seni sikerim felan uğraşmayalım şimdi."
Yüksek sesli bi kahkaha atıp yerimde yükselmeme sebep oldu. "Daha öpmedin bile beni ne ara sikeceksin?"
"Zamanı gelince. O yüzden uslu dur."
"Ben şimdi öpmeni istiyorum belki."
"Çok mu?"
"Çok."
Üstüne biraz eğilip dudaklarına dudaklarımı bastırdım. Piercingimi eliyle bastırmasıyla ağzına doğru inledim. Elimi inadına onun göbeğindeki piercinge attım. Her zaman bi savaş halindeyiz. İkimiz de kazanıp kazanmadığımızı bilmiyoruz. Altta kalmamak için dudağımı ısırarak çekiştirdi. Bu çocuk cidden uslanmaz. Yerimde dikleşip kucağına doğru kaydım. Dudaklarımı dudaklarına tekrar bastırıp dillerimizi işin içine katmadan geri çekildim.
"Senin dudağına da piercing yakışır."
"Onu yaptırır mıyım bilmiyorum. Biraz zahmetli."
"Memendeki değildi sanki hah."
"Haklısın."
Üstünden kalkıp ayak uçlarına oturdum. Dizlerimi kendime çekip sarıldım. Biraz daha havadan sudan konuşup evine gitti.
Ben de bu evde her zamanki gibi tek başıma kalmanın içime verdiği hisle baş başa kaldım.
Bu hissi cidden sevmiyorum. Beni biraz rahatlatıyor biraz da yalnız hissettiriyor. O yüzden asla bir seçim yapamıyorum. Şuan düşündüğüm o kadar çok şey var ki. Evin kirası, hastahanedeki gerizekalılar , okulların açılması, chan, ailem. Hepsi bir araya geldikçe nefesim daralmaya başladı. Bazen bu his hiç bir şey yokken olsa da arada sırada baş edemediğimde tekrar ortaya çıkıyor. 8 senedir bunun için tedavi görsem de asla geçmedi. Sadece eskisne nazaran azaldı. Bazen tekrar artıyor. Dediğim gibi asla belli olmuyor. En azindan eskisi gibi okulda kriz geçirmiyorum herkesin benim hakkımda konuşmasından nefret ediyorum. Hakkımda söylenen onca şey ne kadar umrumda olmasa da bir yerlerde canımı çok yaktığına eminim. Yoksa neden hala düşündükçe kalbim eziliyormuş gibi hissedeyim?Bu hisle daha fazla baş başa kalmamak için balkona çıktım. Hava karatmaya başlamış. Tam bu vakitler günün en sevdiğim vakti. Kendime bir çay yapıp sigaramı yaktım. Soğukta oturmayı seviyorum. Beni kendime getirme hissini de seviyorum. Yaz olduğu için çok da soğuk olmasa da hafif bir rüzgar içimi titremeye yetti. Sigaramdan bir fırt daha aldım , sadece biraz daha nefes almak olsun. Çayımı içerken paketimi yarıladığımı fark ettim. Yarın hastahaneye giderken bi paket daha almam lazım. Son bir hafta kaldı stajın bitmesine. Benim bitmeme de bir ay.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
28 / ChanChang
Fanfiction28 benim dışımda kimse için bir anlam ifade etmez. Rahatsız edici olaylar var hassas olanlar okumasın.