2. Bölüm

9 1 0
                                    

1 Gün Önce

Günün ilk ışıkları açık kalmış perdeden dolayı Emrick'in odasına dolmakla meşguldü. Gözüne vuran bu ışıklar Emrick'in ağız dolusu küfür ederek kalkmasına neden olmuştu. Gözlerini ovar ovmaz ilk iş komodinin üzerindeki Luna'nın portresine bakmak oldu. Bu portreyi Conroy çizmiş olmalıydı çünkü onun haricinde genç avcılardan onu tanıyan yoktu ve bu kadar güzel çizimi o yapabilirdi.

Elindeki resimi yatağa fırlatıp hızlıca üzerini giymeye başladı. İlkbahar gelmiş olsa da hala havalar biraz soğuktu bu yüzden kürkünü omzuna attı. Kılıcını da takıp resmi katlayarak cebine koydu. Daha fazla bilgi için bara gitmeli, planı için ihtiyacı olduğu arkadaşını bulmalıydı.

Dışarı çıktığında insanlar yine her zamanki gibi dolaşıyor, çocuklar oyun oynuyordu. Ona hayranlıkla bakan bir çocuğa göz kırparak yoluna devam etti. Her erkek çocuğu büyüyünce avcı olmayı isterdi o yüzden bu bakışlarını tanıyordu.

Meydana geldiğinde Rosa önünü kesti. Bu kız bazen diğer avcılar ile takılmaya gittiği ve orada "takıldığı" bir kızdı. Sarı saçları ve ela gözleri vardı.

"Emrick ne zamandır uğramıyorsun özledim seni. Bu gece gelsene."

Emrick gülümseyip duraksadı ve yanına iki adımda ulaştı. Çenesine dokunup gözlerine baktı.

"Bir süre olmayacağım aslında neden olmasın. Akşam gelebiliriz sizin mekana hazırlık yapın."

Daha fazla dinlemeden bara doğru yürümeye başladı. İçeri girdiğinde tek tük insan vardı arkadaşları yukarıda olmalıydı. Hiç vakit kaybetmeden yukarı çıkınca kahkaha seslerini duydu.

"So-sonra... Sonra bu salak kıza bakacağım diye.... Anlatamayacağım!"

"Gülme de anlat şunu! Gerizekalılar bir kızı ayarlayamadınız. Emrick dostum gel otur. Dün de göremedik seni o toplantıdan sonra. Her şey yolunda mı?"

Emrick sadece başıyla onayladı.

"Hazırlanın akşam bizim kızlara gideceğiz. Biraz stres atalım."

Herkesin gülmesi ve sohbete devam ederken Albert Emrick'in söylemek istediği bir şey olduğunu anlamıştı. Albert Emrick'in en iyi arkadaşıydı. Buraya aynı zamanlarda gelmiş, aynı zamanlarda avcı olmuşlardı. Pek çok avda birlikte bulunmuşlardı. Albert Emrick'in tam tersine kumral ve açık tenliydi. Daha eğlenceli biriydi Emrick'e göre ve daha heyecanlıydı bu da onları tamamlıyordu.

"Benimle gel Albert seninle bir şey konuşmak istiyorum. Yardımına ihtiyacım var. Bu arada, Conroy nerede?"

"Buralarda belki kütüphaneye gitmiştir. Ne oldu ne konuşacağız?"

Emrick'in başıyla işareti sonrası yandaki odaya geçtiler. Albert merakla onu izliyordu.

"Dün seçtiğim cadı, Luna. Onun canını ben alacağım ama hakkında bazı bilgiler edindim. Ölüleri canlandırıyormuş mesela özel yeteneği buymuş bu yüzden ölümsüzmüş. Onu öldürecek tek şey aşık olduğu kişinin onu öldürmesiymiş."

Albert hangisine şaşıracağını bilmiyor, sadece dikkatle dinliyordu. Tepki veremez haldeydi.

"Bana aşık olacak! Kasabadakilerin bana ilgisi ortada. Kadınları etkileme konusunda iyiyim onu da etkileyebilirim. Ama bu konuda senin yardımına ihtiyacım var çünkü biraz tehlikeli bir plan kurdum."

ÖLÜMSÜZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin