SOLMUŞ ÇİÇEKLER

20 3 27
                                    

"Bazen insan öyle özlenir ki; özlenen bile yokluğundan utanır." AZİZ NESİN

🎬

Loş, sıcak bir yerde gibi hissediyordum kendimi. Nerede olduğumu bilmiyordum, bedenim bir yerde uzanıyordu. Tahmin etmek de, çok zor değildi aslında.

Ya bir koltukta, ya yatakta ya da bir yerde. Gözlerim kapalıydı fakat soyut olarak anlayabiliyor, hissedebiliyordum. Olduğum yerde çatırtı sesleri geliyordu. Galiba ısınmak için yanan bir soba ya da bir şömineydi.

En sonunda, sesler duydum. Ayak sesleriydi, birisi galiba yanıma geliyordu. Adım sesleri baya yanıma yaklaşmıştı ve o adımlar durdu ve seslerde kesildi.

Birden başımın üstüne bir el konuldu, o el saçımı okşamaya başladı. Bir süre sonra da, başımın üstüne bir ağırlık çöktü ve saçlarıma bir nefes üflendi, galiba başımın üstünde birisinin çenesi vardı.

Kendimde değildim, bir şeyler mırıldanıyordum. Sarhoş olmuştum büyük ihtimalle ama sonra ne oldu pek hatırlayamıyordum. Boğazımı yakan acı bir tat vardı.

Aklıma bir şarkı sözü geldi ve mırıldanmaya başladım: "Sandım, affederdi zaman. Olmazda kaldım, ne olur gel."

Şarkıya daha da devam edecekken, başımdaki kişi şarkıyı devam ettirdi. "Harbim tuzaklarda biter, ne dinlesem geçer hepsi geçer." Ve o an, bazı şeyler anladım. Başımdaki kişi, bir adamdı. Ama bir tepki veremedim, kimdi, neciydi bilmiyordum. Sadece şarkıya devam etmek istedim.

"Dediler de halin beter," dediğimde, yine şarkıyı devam ettirdi. "Çıkmazda yolum, ne olur gel," diye fısıldadı. Yüzümü birden somurttum, sonra yine eski yüz ifademi aldı. Ayağa kalkıp, kendime gelmek istesem de kıpırdayamıyordum. En sonunda, biraz kendime geldim ve gözlerimi açtım. Zor olsa da başarmıştım. Karşımdaki genç adama baktım.

Gördüğüm şeyle yutkunup, gözlerimi kapattım ve tekrardan gözlerimi açtım. Oydu.

Birden sinirle, ellerimle onu yanımdan ittim. "Senin, benim yanımda ne işin var?" dedim sinirle. Olduğum yataktan fırlayıp, sinirle göğsüne vurmaya başladım.

"Yanımda ne işi var senin! Yanımda olmayı hak edecek, son insan bile değilsin! Allah seni kahretsin!" Hâlâ göğsüne vuruyordum.

"Altun, dur. Dur yalvarırım," dedi, bileklerimi nazikçe tutarak.

"Bırak!" diye bağırdığımda, gözlerini kapattı. Kaan'dı karşımdaki, eski sevgilimdi. Ona, canımı verecek kadar çok seviyordum. O da beni, fakat ben öyle zannediyormuşum.

"Altun, dinlemeden, etmeden önyargılı olma. Dinle bir," dediğinde sözünü kestim bağırarak.

"Ya ben seni ne dinleyeceğim! Sen, dinlenmeyi bile hak etmiyorsun ki," dedim fısıldayarak. Kaşlarını çatarak, bana bakmaya devam etti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 03 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SOLMUŞ ÇİÇEKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin