2.1

1.9K 65 20
                                    

Telefon çalıyordu. Biri beni arıyordu. Ne kadar basit bir görüntü değil mi? Ama benim için değildi çünkü arayan Mirza Komutandı.

Açsaydım anlatırdım ve hoş şeyler olmazdı bence. Açmasaydım daha çok kızardı ama anlatmaktan yırtardım, belki de yırtamazdım.

Ben kendi kendime düşünürken arama sonlanmıştı. Tam paçayı yırttım diye düşünürken bir bildirim sesi geldi. Mesaj Mirza'dandı.

"Bir daha arayacağım bu sefer aç yoksa tüm ihtimalleri deneyip Elif'i ararım. Nasıl olsa sadece son rakamı farklıymış numaralarımızın."

Hasss... Çok ve boş konuşmamın sonucu buydu işte. Ben söylemesem nereden bilebilirdi ki bu adam son rakamın farklı olduğunu.

Telefon tekrar çaldı. Açmak istiyordum sonuçta ilk defa sesini duyacaktım ama halimi hatırımı sormak için aramıyordu ki.

Daha fazla uzatmadan aramayı açtım.

"Belis?"  Sesi çok iyiymiş, maşallah maşallah.

"Komutan?"

"Anlatır mısın ben başka yollarla öğreneyim mi?" Konuya girmeden önce halimi hatırımı sorsaydın hani hoş olurdu ama sen bilirsin.

"Tamam anlatırım ama sakin ol ya. Fevri davranmaya gerek yok"

"Tamam sakinim sen anlat"

"Bak şimdi iki üç aydır falan fakülteden bir çocuk sürekli benimle partiye gitmek istiyordu ya da kendisine bir şans vermemi istiyordu."

"Ee" sesi sert çıkmıştı sanki ya da ben uyduruyordum.

"Sabah biraz ileri gitti-

"İleri gitti!?" Bir anda bağırınca korkmuştum. Bağırmadı kükredi mübarek. Abarttım kabul. Çok bağırmadı ama aniden bağırınca korkmuştum.

"Ya bağırmasana bir anda aklım çıktı"

"Özür dilerim. Tamam bağırmıyorum. Ne kadar ileri gitti söyler misin?"

"Ben fakültenin kafesinden çıkmıştım ve tektim. Baktım karşıdan geliyor. Görmezden geldim. Ama görmüş beni o. Yanıma geldi bir kere daha sordu ben de sakin bir şekilde terslemeden reddettim."

"Gitti sonra değil mi ama?"

"Yok. Ben yanından geçtim gidicem işte. Kolumda bir el hissettim. Napıyorsun sen dememe kalmadan çekiştirmeye başladı beni kuytu bir yere"

"Hiç bir şey yapamadığını söyle lütfen bana"

"E herhalde. Dedim bu kuytuda ben bunu döverim. Bana hesap sormaya başladı işte nasıl reddedersin beni falan geveledi"

"Hadsiz köpek"

"Dimi hadsiz köpek işte. Eli rahat durmayınca daldım bende ona" Dilimi kesmek istedim tam o an. Söyleme işte dimi dövdüm de geç.

"Ne demek eli rahat durmadı Belis?" Sesi bu sefer benim hayalim olamayacak kadar sertti.

"Bir şey olmadı diyorum. "

"Şerefsize bak. Biz ağırdan alalım aman diyelim sözlerimizden korkalım elin piçi gelsin eli rahat durmasın. O eli kırarım en müsait yerine montalarım"

Ne dedi o? Ben yanlış anlamış olamam değil mi?

"Niye direkt dalmadın Belis? Ya bir şey olsaydı?" Sorusuyla düşüncelerimden uzaklaştım.

"Sadece başımın yanmasını istemedim. Direkt dalsaydım çocuk nüfuslu biri başım yanardı."

"Belis Allah aşkına senden değerli mi? Ya başına bir şey gelseydi?"

"Gelemez ya sakin. Ben dövdüm onu sen merak etme" Çocuk teselli ediyormuş gibi hissediyordum.

"Sen bana çocuğun adını soyadını söylesene bir"

"Gerek yok ya"

"Belis, söyle dedim"

"Selim Koroğlu" Benim Mirza'ya karşı direnme sürem de ancak bu kadardı işte.

"Şimdi benim kapatmam lazım. Bir daha bir şey yapmaya çalışırsa bana söylüyorsun hemen. Gerçi artık yemez ama neyse."

"O ne demek? Mirza bir şey yapma başın yanar lütfen Mi-

"Ararım ben seni bir daha. Hadi görüşürüz ufaklık"

Ve telefon kapandı.



Hehe an itibariyle ikisi de kendilerini frenlemeyecekler artık

Asker Yâri-Texting(askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin