Markus kolundan tuttuğu gibi çekiştirmeye başladı sanırım az önce olanları o da fark etmişti bu olmaz olamaz diyordu buna izin vermem sen benimsin benim beni tuttuğu gibi çadıra koydun sonra da bir direğe bağladı seni asla vermem burada dur iki at bulup geleceğim buradan olabildiğince uzağa gideceğiz benim bir şey dememe bakmadan çıkıp gitti bense o anın etkisinden yeni yeni çıkmıştım arkasından bağırıp Marcus beni bırak diye bağırdım
Bir yandan hiç bitmeyen kurt ulumaları bir yandan şekil değiştirenlerin uğultusu ne yapacağımı şaşırmıştım
Aklım hala o yemyeşil göz değdi kafamda sesler duyuyordum seni kurtaracağım bekle beni diyordu
Çok geçmeden Markus geldi elimi açıp tuttu ve gidiyoruz dedi ben de tereddütsüz hayır diyerek elimi çektim ben gelmiyorum diye bağırdım Markus yüzüme baktı ciddi olduğumu o da biliyordu
Alice benimle geliyorsun buradan gideceğiz kimsenin bizi bulamayacağı bir yere sen de benimle geliyorsun ben yine hayır seninle hiçbir yere gelmiyorum ölürüm daha iyi
ben ona o bana öfkeyle bakıyordu
Onu mu istiyorsun al fayı seni Benim kadar seveceğine Emin misin Alice sonra sesini daha yumuşatıp hadi sevgilim gidelim buradan elini bana uzattı
Bense hançerimi ona doğru uzattım seninle hiçbir yere gelmiyorum
Markus öfkeden delirmek üzereydi normalde kahverenginde olan gözleri öfkeden kırmızı olmuştu esmer teni sinirden titriyordu siyah saçları dağılmıştı hafif kirli sakalı ve bıyığı sinirden titreyen dudağını bastırmaktan morarmıştı adeta boyu ve bedeni benden büyük olduğu için nasıl gideceğimi bilmiyordum
İlk defa onu bu kadar inceliyordum aslına bakarsanız dalgınlığımı fark etmişti Markus �şte o an fırsat bilip elimdeki hançeri almaya çalışınca elindeki hançer sağa sola savuruyordum işte tam o an bıçağı çevirip almak bir hamle ile kendimi hesapladım daha ne olduğunu anlamamıştı ki bir daha çıkarıp bir daha batırdım bir daha çıkaracaktım ama o kadar canım yandı ki söylediğim son söz seninle olacağıma ölürüm daha iyi ve acıyla oturdum
Aragon: onu hissetmiştim onu ararken her yerde sonunda bulmuştum ve şu an hiçbir şeyi ara konu durdurmaya yetmiyordu çılgına dönmüştü işte benim küçük mucizem tam ona kavuşacakken şekil değiştirenlerden biri beni tutunca ona doğru baktım onu götürüyordu biri o an öfkem hat sefa'ya çıktı kimsenin onu almasına izin veremezdim sürüme seslendim
Kraliçemi bana getirin diye
benimle gelen kurtlar çoktan onlar da şekil değiştirmiş şekil değiştirenlerle savaşıyordu böyle giderse kraliçemden daha uzak kalacaktım diğer kurtlara seslendim
Buraya hızla geldiler her yer birbirine giriyordu adeta ama o an kraliçem ölmeyi istiyordu bunu hissediyordum ona seslendim
seni kurtaracağım diye ama ona ulaşmak zamanımı alacaktı
Önüme kim çıktıysa onu parçaladım içimdeki kurt o kokuya ulaşmak için adeta çıldırıyordu
Ve işte o an sanki kalbime bir hançer saplandı zihnimde ona bir şey olduğunu hissettim acısı 2 darbede daha fazla oldu onun acısını hissedebiliyordum var gücümle uludum bu bir haykırıştı adeta
Hemen kokunun geldiği tarafa yöneldim eğer gitmezsem kraliçe mi mucizemi sonsuza kadar kaybedeceğimi hissediyordum acısını hissedebiliyordum kalp atışı yavaşlıyordu sanki bekle beni kraliçem sana geliyorum
Markus'ta şaşırmıştı ne yapacağını bilmiyordu bunu beklemiyordu Alice 'ye tuttuğu gibi yatağa uzattı
Alice sen ne yaptın ölmek mi istedin ölmene asla izin vermeyeceğim duydun mu beni asla bekle beni hemen döneceğim deyip gitmişti
![](https://img.wattpad.com/cover/326291208-288-k899870.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mühür gerçek mucize
Loup-garoubu hikayeyi yiniden yazmak güzel olucak bazı eklemeler şartı lütfen okumadan geçmeyin oy kullanmadan geçmeyin